Siyasi ihtiyaçlar ifade özgürlüğünün önüne geçiyor Siyasi ihtiyaçlar ifade özgürlüğünün önüne geçiyor

Avrupa Merkez Bankası'nın yaklaşık beş yıl aradan sonra ilk faiz indirimi Haziran 2024'te başladığından beri durum oldukça hassas bir hal aldı. O zamanlar bazıları, ABD ekonomisinin mevcut durumu göz önüne alındığında, yüksek faiz oranlarını sürdürmenin risklerinin ve baskılarının tahmin edilmesinin zorlaşacağını tahmin ediyordu. 35 trilyon dolarlık borç, faiz indirimlerini kaçınılmaz ve sürekli hale getirerek çığ gibi büyümeye devam edecekti.

Bu nedenle, 18'indeki faiz indirimi şaşırtıcı değildi. Bu sefer, Federal Rezerv, referans faiz oranı için hedef aralığını 50 baz puan düşürerek %4,75-%5'e düşürdüğünü duyurdu. Bu, Mart 2020'den bu yana ilk faiz indirimi anlamına geliyor.

Fed, son dört yılda faiz oranlarını toplamda 11 kez artırarak, referans faiz oranını %0-%0,25'ten %5,25-%5,5'e çıkardı. Ancak, bu faiz indirimi küresel ekonomi için iyiye işaret değil. Öncelikle, ABD ekonomisinin dünya ekonomisinde önemli bir rol oynadığı ve performansının küresel ekonomik eğilimleri doğrudan etkilediği yadsınamaz. Tarihsel olarak, hemen hemen her faiz indirimi döngüsü ABD'de bir durgunlukla çakışmıştır. 1970'lerdeki petrol krizinden, 1980'lerdeki tasarruf ve kredi krizine, yüzyılın başındaki internet balonundan, 2008 küresel mali krizine ve 2019'daki COVID-19 salgınına kadar, Fed'in her büyük faiz indirimi ekonomik zayıflık ve durgunlukla yakından ilişkilendirilmiştir. Bu yüzden faiz indirimleri bazen "ekonomik zayıflığın bir işareti" olarak görülüyor; Fed genellikle sadece ekonomik sorunlar ortaya çıktığında faiz indirimine başvuruyor ve daha gevşek para politikasıyla toparlanmayı teşvik etmeye çalışıyor.

İkincisi, ABD daha önce kendi çıkarlarını maksimize etmek için para politikasıyla (örneğin faiz oranlarını yükseltmek veya düşürmek) iç ve dış ekonomik koşullarını ayarlamış olsa da, bu sefer farklı. Küresel jeopolitik faktörlerden ve Çin gibi ülkelerin dolar hegemonyasına karşı güçlü direnişinden etkilenen, dört yıl boyunca sürdürülen son faiz artırımları beklenen verimli sonuçları vermedi. Bu faiz indirimi daha çok isteksiz bir geri çekilme gibi görünüyor, çünkü çoğu kişi Fed'in Avrupa Merkez Bankası'nın Haziran ayında faizleri düşürmesini bekliyordu.

Üçüncüsü, yüksek borç seviyeleri ve çalkantılı bir iç siyasi ortam olumsuz faktörlerdir. Sonuçta, 35 trilyon doları geri ödemek kolay değildir ve bu rakam artmaya devam edecektir. Bu arada, ülke oldukça gergin bir seçim ortamıyla meşguldür. Bu nedenle, ABD'de faiz indirimi koşulları altında enflasyon yüksek kalabilir, işletmeler ve bireyler için borçlanma maliyeti artabilir ve ekonomik büyüme yavaşlayabilir. Bu sorunlar hem iç hem de uluslararası piyasalarda türbülansa yol açabilir ve daha sonra ABD'nin küresel ekonomideki konumunu etkileyebilir.

Sonuç olarak, bu faiz indirimi beklenmedik değildi ve kesinlikle son olmayacak. Bu kararın etkileri ve yankıları henüz görülmedi.

Kaynak: TELE1