Faruk Eren: Kim Orhan Erinç’in, Musa Kart’ın Kemalistliğini sorgulayabilir…

Yayın tarihi: 20 Şubat 2019 Çarşamba 1:29 pm - Güncelleme: 20 Şubat 2019 Çarşamba 1:32 pm

Tele1’de ‘Türkiye’nin Seçimi 2019’ programında Serpil Savumlu’nun konuğu olan eski Cumhuriyet Yazı İşleri Müdürü ve DİSK Basın-İş Genel Başkanı gazeteci Faruk Eren, İstinaf Mahkemesi’nin hukuksuz Cumhuriyet davası kararı sonucu Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara, Önder Çelik, Güray Öz, Bülent Utku ve Emre İper kalan cezalarının infazı için yeniden cezaevine girecek olmasını değerlendirdi.

Eski Cumhuriyet Yazı İşleri Müdürü ve DİSK Basın-İş Genel Başkanı gazeteci Faruk Eren, Tele1’de ‘Türkiye’nin Seçimi 2019’ programında Serpil Savumlu’nun konuğu oldu. İstinafın hukuksuz Cumhuriyet davası kararı sonucu gazetecilerin yeniden cezaevine girecek olmasını “Cumhuriyet davası tarihe geçmiş davalardan biri” olarak yorumladı.

Eren, özetle şunları söyledi:

CUMHURİYET DAVASI

“Kendi adıma şaşırdım, bozulur diye de düşünüyordum. Çünkü, Cumhuriyet davası insanların gazeteden, evlerinden toplandığı gün bile skandaldı. Esas bu skandalın büyüklüğü iddianamenin ortaya çıktığı gündü.  Arkadaşlarımızın her birinin sözleri hukuk tarihine geçti. Seçimden önce onaylanacağını düşünmüyordum açıkçası,  onaylanacağını da düşünmüyordum. Şimdi arkadaşlarımızı cezaevine yollayacağız. Hukuktaki garabetin bir örneği bu.

5 yılın üzerinde ceza alan Akın Atalay, Orhan Erinç, Murat Sabuncu,  Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin,  Ahmet Şık ve Ahmet Kemal Aydoğdu gibi arkadaşlarımızın dosyaları Yargıtay’da. Yargıtay bozarsa bile avukatlar diyor ki, ‘dava yeniden görebilir ama bu arkadaşlarımız yine de yatacaktır’. Çünkü, istinaf onayladı ve artık bu bir karar.

‘SEÇİMDEN ÖNCE BİR KUŞKU YARATIYOR’

Yaşananların seçimden önce olması bize bir kuşku yarattığını söyleyen Faruk Eren, “Dün HDP Eş Genel Başkanı Temelli hakkında soruşturma başlatıldı, aynı gün Cumhuriyet davası istinafta onaylandı. Belki bizim bilmediğimiz başka davalar görüldü. Seçim öncesi iktidar gerilimden besleniyor. Bir günde bunların olması acaba elle gerilim yükseltilecek mi? kuşkusu uyandırdı bende.

‘İKTİDARIN ELE GEÇİRDİĞİ MEDYA DEĞERSİZLEŞİYOR’

Medyanın yüzde 95’ine yakınının iktidarın elinde olduğunu söyleyen Eren, ele geçirilen her medya değersizleştiğini söyledi.DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, şöyle devam etti:

“Bunu gazete trajlarında görebiliyoruz. Bu trajlar gerçek değil, şişiriliyor. Bakın Vatan gazetesini aldı, merkez medyanın etkili gazetesi olmuştu ve geçenlerde Vatan’ı kapattı. Onlarca meslektaşımız işsiz kaldı. Dün sosyal medyada dolaşıyordu. Milliyet internete dönüyor diye. Bakın Abdi İpekçi’nin gazetesini bu hale getirdiler.

‘ÇOK KANAL, TEK SES’

Biri burası bir iki kanal dışında çok kanal var ama tek ses var. Anlı şanlı o haber kanalları bir tane HDP vekili çıkarmıyorlar  ama hepsi HDP’yi konuşuyor. Onun için gerçek gazetecilere baskıyı sürdürüyorlar. Hapis cezları ve çok ağır para cezalarına çarptırılıyor gazeteciler. Bu sadece gazetecilere değil halkın haber alma hakkına karşı yapılıyor. Gazeteciler hala daha gerçeği topluma anlatmaya çalışıyorlar ve bu çok cesur bir şey.

‘HDP VE İYİ PARTİ GRUP TOPLANTILARINI YAYINLAMIYORLAR’

31 Mart yerel seçimleri adil olabilecek mi ? sorusunu yanıtlayan Eren, Sadece önümüzdeki yerel seçimlerde değil son seçimlerin hiç birinin adil olduğunu söyleyemeyiz. Tek sesli, muhalefete neredeyse hiç yer vermeyen bir medya var. İki tane partinin grup toplantılarını yayınlamıyorlar. Biri HDP biri de İyi Parti. Bu bile medyanın ne durumda olduğunu gösterir. Bir trajikomik örnek de başkanlık seçiminde yaşandı. Eşit söz hakkına TRT uymadı. Adaylardan biri Demirtaş’tı. Cezaevine gidildi, çekim yapıldı ama şimdi YouTube’dan kaldırdı TRT. Ama Erdoğan’ın,Yıldırım’ın konuşmaları yer alıyor, onlara ses çıkarmıyor. Buna rağmen muhalefet inanılmaz bir oy alıyor. Buna rağmen alıyor… Bu da düşünülmesi gereken bir durum iktidar da düşünüyor bence.

‘AYŞE DÜZKAN İYİ BİR GAZETECİ, FEMİNİST, ÇEVİRMEN, FİLİSTİN DOSTU’

Eren, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Türkiye en çok gazetecinin tutuklu olduğu bir ülke ve sayısız açılan dava var. Geçtiğimiz günlerde halk sağlığıyla ilgili raporu yayınladığı için bilim insanı Bülent Şık hapis istemiyle yargılanıyor. Bir arkadaşımız o gün kim yargılanıyor listesinin fotoğrafını çekip bana attı. Ben de yargılanıyormuşum. Avukatımı aradım doğruladı, 50 bin lira ceza almışım. Bir iktidar yetkilisine ödemem gereken. Hakkımda kaç dava var bilmiyorum.  İktidar diyor ki ‘içeride gazeteci yok’. Ahmet Şık, daha önce emniyetteki cemaat yapılanmasına ilişkin kitap hazırlıyordu ve büyük  operasyonla tutuklandı. Sadece o değil, Nedim Şener, Barış Terkoğlu…

Erdoğan, bu kitap için ‘bomba kadar tehlikelidir’ dedi. Cemaatle araları bozuldu ‘bu davalar kumpas’ dediler.. İktidar, terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne yardım gibi tuhaf madde ile yargılıyor. Birçok gazeteci var yargılanan bunlardan biri de Ayşe Düzkan, iyi bir gazeteci, iyi bir feminist iyi bir çevirmen, filistin halkıyla çok sıcak ilişkisi olan biridir. Aynı zamanda sendikamızın yönetim kurulu üyesi.

Ayşe Düzkan, 1 günlüğüne Özgür Gündem’le dayanışmak için Genel Yayın Yönetmeni oldu ve şimdi tutuklandı. Biz Ayşe’ye bir veda yemeği yaptık gazeteciler, feministler, dostları, Filistinli arkadaşları. Sanki Ayşe’nin doğum günü ama içeriye yollamak için yaptık sonra Ayşe yine tutuklanmadı. Ama Ayşe’yi kendi ellerimizle cezavine yolladık. Şimdi aynı süreci Cumhuriyet davasındaki arkadaşlarımzı için yaşayacağız. Bu acıklı bir durum.

‘ARKADAŞLARIMIZ ALEYHİNDE İFADE VERENLER GAZETE YÖNETİMİNDE’

“Cumhuriyet davası tarihe geçmiş davalardan biri. ‘Pideci parkeci’iddanemesi olarak geçti. Arkadaşlarımız FETÖ’cü olmakla suçlandı ve delil olarak sundukları mesela; bir arkadaşımız birini aramış aradığı kişi de Bylock varmış. Aradığı kişi pideci… Akın Atalay evine parke döşetmiş, parkeciye para yollamış parkecinin oğlunda Bylcok varmış. Asıl sorun ama gazetenin yayın politikası…

‘KİM BANA LİBERAL DİYEBİLİR, BİZİM TARİHİMİZ ORTADA…’

Koşa koşa dosyalarla arkadaşlarımız aleyhinde ifade vermeye gitti. Bu kişi şu anda Cumhuriyetin başında olan Alev Coşkun. Saray’a isimsiz mektup gönderildi dava süresinde. Bu mektubunda kimin tarafından gönderildiği ortaya çıktı. Bu davanın tanıkları gazetenin yönetiminde şu anda. Üstelik şöyle bir yalanda söylediler ‘liberaller ayıklandı, kemalistler geldi’
Kim Orhan Erinç’in, Musa Kart’ın kemalistliğini sorgulayabilir ve kim bana liberal diyebilir.
Ki liberal olmak da suç değildir bir tavırdır. Bu durum gülünçtür bizim tarihimiz ortada hiçbir zaman gizlemedi bizler gazeteciyiz ve sosyalisttiz…

‘KİMSE TİMSAH GÖZAYAŞI DÖKMESİN’

80 yaşındaki arkdaşlarımız uzun süre cezaevine gönderilecek. Birileri timsah gözyaşı dökmesin, birileri bu sonuca büyük katkı sağladı. Bu değirmene büyük su taşıdı.

Meslektaşlarımız burada yaşamayaz hale geldi. Bir kısmı doğrudan ölüm tehdidi aldılar bir kısmıda burada işlerini yapamaz duruma geldiler. Giden arkadaşlarımızın ailelerini bile cezalandırdılar. Onların görüşmelerini engellediler, pasaportlarını iptal ettiler.