Bakan Koca’dan sokağa çıkma kısıtlamasına ilişkin açıklama

Yayın tarihi: 28 Mayıs 2020 Perşembe 12:17 am - Güncelleme: 28 Mayıs 2020 Perşembe 12:45 am

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 20 yaş altı ve 65 yaş üstü yurttaşlara yönelik uygulanan sokağa çıkma yasağı hakkında açıklama yaptı. Koca, “Koronavirüsle mücadelenin ikinci dönemindeyiz” dedi.

Türkiye’de koronavirüsten can kaybı 4 bin 397 oldu

Koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında Ramazan Bayramı boyunca ilan edilen sokağa çıkma yasağı bugün sona erdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 20 yaş altı ve 65 yaş üstü için sokağa çıkma kısıtlamasının devam ettiğini hatırlatarak, “Dün gece itibarıyla sokağa çıkma kısıtı kalktı. Bu uygulama şu an için 20 yaş ve altı ile 65 yaş ve üstü büyüklerimizi içeremiyor. Kısa bir zaman içinde bu yaş gruplarıyla ilgili yeni bir düzenleme yapılacak ve kamuoyuyla paylaşılacak. Gündemde olan birçok seçenek var” dedi

“Koronavirüsle mücadelenin ikinci dönemindeyiz. Riskin devam ettiği dönemdeyiz. Bu dönemin hayat tarzı kontrollü sosyal hayattır” diyen Koca,  İkinci dalga olasılığına karşı gücümüz, uygulayacağımız tedbirlerdir. Birkaç ay öncesinin normal düşüncesine, saat 24.00’te sokağa çıkma kısıtının kaldırılmasıyla kapılmak, isabetli bir düşünce değildir” açıklamasında bulundu.

‘PEK ÇOK ÜLKEDE DURUM CİDDİYETİNİ KORUYOR’

Bakan Koca, dünyanın Covid-19’la mücadelede 5 ayı geride bıraktığına dikkat çekerek, “Pek çok ülkede durum ciddiyetini koruyor. Bizim başarımız, toplumun her katmanının mücadeleye katılımından, tedbirde sağlanan birliktelikten kaynaklanıyor. Bunun aynı şekilde devam edeceğini, yeni fedakârlıklar gerektirecek şartların oluşmayacağını ümit ediyoruz. Yüksek bir ihtimal olmasa da, eğer risk şartları tekrar oluşacak olursa, yapılacak şey konusunda deneyimliyiz. Fakat buna izin vermemek elimizdedir. Riski, tek dalgada önlemek mümkündür. İkinci dalga olasılığına karşı gücümüz, uygulayacağımız tedbirlerdir’’ ifadelerini kullandı.

‘MASKE BİR TEDBİRDİR AMA TEK BAŞINA ZAYIF BİR TEDBİRDİR’

Koca, sokağa çıkma serbestliğinin geldiği ilk günde Türkiye’nin pek çok ilinden aldıkları haberlere göre, gündelik hayatın tedbirlere tam bir uyumla başlamadığını belirterek, “Oysa salgında evimizde geçirdiğimiz günlerin tecrübesi, tedbirlere uyumun daha yüksek olmasını gerektirirdi. Koronavirüsle mücadelenin ikinci dönemindeyiz. Riskin devam ettiği, ortadan kalkmadığı dönemdeyiz. Bu dönemin hayat tarzı, ısrarla vurguladığımız gibi, Kontrollü Sosyal Hayattır. Kontrollü Sosyal Hayat, gündelik özgürlüklerimizden fazlaca bir taviz istemiyor. Bizi riskten koruyacak davranışları zorlanarak değil, benimseyerek yapmalıyız. Evden dışarı çıkıldığında virüse karşı güvende olmanın 2 koşulu var. Pandemi ile mücadelede nefes aldığımız, serbestçe sokağa çıkmaya başladığımız günlerde iki tedbir önemlidir. Biri, maskeyi kıyafetin adeta parçası kabul etmektir. Maske, ağızı, burunu açıkta bırakmayacak şekilde kullanılmalıdır. Virüsün solunum yoluyla geçtiği kesin bilgidir. Fakat sadece bizim maske takmamız yetmez. Başkalarını da bizim gibi maske kullanmaya teşvik etmeli, gerektiğinde uyarabilmeliyiz. Riski, alınacak tedbirlerin karşılıklı olmasıyla yenebiliriz. Kontrollü Sosyal Hayatın ilk gereği, maskedir. Sosyal Mesafe kuralı ise, Kontrollü Sosyal hayatın bir diğer gereğidir. İki kişi, eğer aralarına 1,5 metre mesafe bırakmazsa, mesafe azaldığı oranda virüsün bulaşma riski artmaktadır. Maske bir tedbirdir, ama tek başına zayıf bir tedbirdir. İki tedbir, birbirini tamamlamalıdır. Bu 2 tedbirle birlikte el hijyeni riske karşı önemli bir koruyucudur. Virüsün dış ortamda bir süre canlı kalabildiği, ağıza ve buruna dokunma durumunda ise el aracılığıyla solunum yolunda enfeksiyona yol açtığı bilinmektedir” dedi.