Evvelki bölümde rüyalı hülyalı bir kamuoyu yoklaması yapan senaristler, Hacı Abdullah Bey Amca’ya zıpır aşığı Alev’in yüzüklerini taktırdıktan sonra bombayı patlatmaya karar verdiler. Veee tüm ideolojilerden tüm ekonomik sosyal sınıflardan azade olarak dünyanın bütün alt orta, üst orta sınıfa mensup İslamcı, laik, teist, ateist, antagonist kadınları birleşti. Pespembe bir yürek olup Pembe Hanım’ın acısını paylaştılar. “Boyun devrilmesin Abdullah Bey, saçından sakalından utan” nidaları ekran karşısında yankılandı. Fakat vicdansız senaristler yine en avam cümleyi Pembe Hanım’a kurdurttu: Gönlün kaydıysa hevesini alaydın. Pembe Hanım buna razı. Zira aile ilelebet yaşamalı. Pembe Hanım’ın ve Pembe Hanımlar’ın asli görevi budur. Dediğimiz gibi tüm ideolojilerden ve sosyo-ekonomik düzeylerin üzerinde istenen ve beklenen budur.
Şimdi aşko-kuşko Alev ve Apo Bey, Kızılcık Şerbeti'nin kadınlarının gömdüğü savaş baltalarını çıkarttıracak gibi. Artık zalim kaynana mağdur gelin geyiği yeniden dönecek. Kıvılcım için gerçekten yorum yok.
Gelelim Nursema’ya. Şimdilik sistemin ehlileştirmekte zorlandığı tek karakter olarak dizide bir yerlerde gizleniyor. Bakalım yine bir çığlık atıp kadınlar üzerinden dönen bu şerbetli absürt geyiği, ayakları üzerine oturtup kadınların erkek egemen dünyada neler yaşadığını hatırlatabilecek mi?
Yoksa Özgü Namal’ın yeni dizisi Kızıl Goncalar’a mı kesilecek en ağır ceza? Zira malumların Kızılcık Şerbeti’nden kurtulduk diye sevinirken, evladını tarikat sarmalı içinden kurtarmaya çalışan bir annenin öyküsüyle ‘öteki gündem’ ekrana geldi.
Hasılı sevgili Alev ve Apo, aşk her şeyi affetmez. Kızılcık Şerbeti’ni bu kadar sulandıran dizi yapımcılarını da seyirci affetmez. Gelişmeleri izleyeceğiz. Tabii bu arada umarım Kızıl Goncalar’a sahip çıkabiliriz…