Egehan Erkün - TELE1
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılının son faiz kararını 26 Aralık Perşembe günü açıklayacak.
Piyasalarda, gözler kritik karara çevrilirken TCMB'nin piyasa katılımcılarıyla yaptığı son ankette 'faiz indirimi' beklentisi öne çıkmıştı.
Ekonomistler de bu beklentiyi desteklerken, Ekonomist Evren Devrim Zelyut, Merkez Bankası'nın kararına ve Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Tele1.com.tr'ye konuşan Zelyut, faizin en az 2 puan indirilmesi gerektiğini söyledi.
Zelyut, faizin indirilmemesi durumunda ise, Türk şirketlerinin yüzde 30'unun iflas tehdidiyle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekerek, "Şirketler bahara kadar iflas eder. Faizi indirmek istemeyenler tefecilerin yandaşlarıdır" görüşünü paylaştı.
"TÜRKİYE BİR AMERİKA, BİR AVRUPA DEĞİL"
Merkez Bankası'nın 26 Aralık Perşembe günü açıklayacağı faiz kararı öncesinde ekonomiye ilişkin görüşlerini paylaşan Zelyut, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Merkez Bankası'nın faiz kararı, Türkiye'de enflasyonun neden olduğu ile ilişkili. Türkiye, bir ABD değil. Türkiye bir Avrupa ülkesi değil. Amerika ve Avrupa'da enflasyonun köküne baktığınız zaman, parasal bir olgu görüyoruz. Genellikle yüzde 70, yüzde 80 parasal bir olgudur. Ya para miktarı çok artmıştır, bir kriz yaşanmıştır; 2001, 2008 krizlerinde olduğu gibi FED para miktarını artırmıştır. Buna bağlı olarak para miktarı artınca, haliyle her hanenin cebine para soktuğunuz zaman ne oluyor? Talep artıyor, harcamalar artıyor. Bugün bizim akademisyenlerimizin, uzmanlarımızın ıskaladığı nokta şu: Zannediyorlar ki Türkiye Amerika gibi; bir arz, bir üretim problemi yok, tamamen Merkez Bankası fazla para basmış, ya da faizler yeterli seviyede değil, biz o yüzden enflasyonu düşüremiyoruz. Ya da buna çözüm için 'Ne yapalım? Biz faizleri yukarıda tutalım' diyorlar. Doğrudur. Faizi artırdığınız zaman enflasyonun ana temeli olan talebi dizginleyebiliyorsunuz. Ama bir farkımız var. O da şu: Türkiye'de üretim yok. Türkiye, et üretemiyor, süt üretemiyor, konu üretemiyor. Üstüne 10 milyon boğaz getiriyor. Bunların talebi de patlıyor ve arz yetersizliğine bağlı olarak, fiyatlar yukarı çıkıyor. Faizlerin kasıtlı olarak enflasyonun altına indirilmesi de talebi patlatıyor."
"SEBZE ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE 5-6 KAT ZAMLANIYOR"
Üreticinin ürettiği ürünlerin fiyatının, tüketiciye ulaşana kadar 5-6 kat arttığını belirten Zelyut, "Nasıl çözeceğiz bunu? Üretemiyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin her ay açıkladığı raporu var. Söylediklerimin kanıtı. Nedir? Siz üreticiden, tüketiciye sebze, biber, limonunu götürürken 6 kat zam yiyor. Üreticiden tüketiciye... Bakıyorum mazot fiyatı artmış mı, artmamış. İşçilik fiyatı, asgari ücret artmış mı, artmamış. Dolar artmış mı, artmamış. Peki efendi sen bu zammı neden yapıyorsun. 5-6 kat... O zaman geldiğim nokta şu: Türkiye'de enflasyonun nedeni evet parasal bir olgu. Para miktarını çok fazla artırdınız. Para miktarının Batılı ülkelerde olduğu gibi hızlı yükselmesi enflasyonu artırıyor. Bunu parayı çekip çözeyim dediğinizde, olmuyor. Çünkü mal üretemiyorum. Demek ki biber, domates üretemiyorum, ne oluyor arzdan yana sıkıntım var" değerlendirmesini yaptı.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNDE DENETLEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ KAYBOLDU"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ekonomideki olumsuz etkilerine de değinen Zelyut, şöyle konuştu:
"Üçüncü sebep, başıbozukluk. Yani Cumhurbaşkanlığı sistemiyle parlamenter sistemin klasik denetleme yükümlülükleri kayboldu. Ne demek bu? Ben küçükken pazarda zabıtalar gezerdi. Limonun fiyatını bir anda 150 lira gördüğü zaman, o esnafa okkalı bir ceza yazardı. O da korkusundan o limonlara zam yapamazdı. Üreticiden tüketiciye fiyatlar 5-6 kat artıyor çünkü Cumhurbaşkanlığı sisteminde gerekli kurumlarda denetim yükümlülüğü kayboldu. Parlamenter sistemde bu yoktu. Burada fiyatlama mekanizması dediğimiz, üreticiden tüketiciye akan mekanizmada büyük arızalar var."
"SADECE FAİZ ARTIRARAK ENFLASYON DÜŞMEZ"
Türkiye'de yaşayan sığınmacıların ekonomik olarak büyük bir yük olduğunu ifade eden Zelyut, artan talebe karşılık arzın gerildiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
"Dördüncüsü ise şu: 10 milyon göçmen vardı. Yok 3-4 milyonmuş. Sırf İstanbul'un Bahçelievler ilçesinde bile 2 ila 2,5 milyon yaşayan insan var. Bu insanlar, yemek yiyor, konut talep ediyor. E o zaman sen mevcut stokun üstüne 10 milyon adam koymuşsun, o fiyat yerinde kalır mı? Talep artıyor ama arz geriliyor. Arzda problemlerimiz var. Bu 4 gerekçe, Türkiye'de enflasyonun sebebi. Sadece faiz artırarak, o faizin artırılma sebebi de talebi sıfırlamak. Faiz bir maliyet çünkü. Enflasyon düşer mi? Düşmez. Böyle bir durum ne yazık ki yok."
"JET SOSYETE SERVETİN YÜZDE 80'İNİ TÜKETİYOR"
Türkiye'nin yüzde 10'una karşılık gelen grubun, ülke servetinin yüzde 70 ila 80'inini tükettiğini vurgulayan Zelyut, "Türkiye'deki yüzde 10'luk 'jet sosyete', yani gelir piramidinin en üstündekiler, yaratılan servetin yüzde 70 ila 80'ini tüketiyor. Faizi 50 yapmak enflasyonu düşürür mü? Bu adamların alım gücünü kısar mı? Kısmaz. Çünkü adamın cebinden milyarlar akıyor. Hata şu: Bizim Merkez Bankacılarımız, evet faiz artırdı doların önünü aldı. Ama hata da şu: Doları kontrol etmek için faiz artırdın ama talebi kontrol edemezsin bu gelir dağılımında. Doları kontrol ettiğinde de milyarlarca lira dışarıya faiz ödedin. Faizin artırılmasının amacı şu: Zaman kazanırsınız. Oysa faizin artırılma amacı piyasada yapısal reformlar dediğimiz, tarım ve sanayide üretimi artıracak işler yapılması" ifadelerini kullandı.
Zelyut, şöyle devam etti:
-Ülkemizdeki akademisyenlerin yüzde 90'ı, ekonomi gazetecilerinin yüzde 99'u yanlış biliyor. "Faizi indirmeyin, enflasyon kopar" diyorlar. Senin tarımın iflas etmiş, mal üretemiyorsun, sanayin dışarıya bağlı. "Dolar artarsa sanayi mamullerinin fiyatı yukarı gider". E bunları bağımsızlaştırsana o zaman. İkamesini, yerli mallarını üretsene. Tabii bu çok zor. Yüksek teknoloji gerekiyor. Çin, Almanya bunu yapıyor. Sen İmam Hatip açarak bu işleri halledemezsin.
-Demek ki bir ekonomi yapısal olarak problemliyken, gelir dağılımında üretimde problem varken, göçmen problemi varken enflasyonu kontrol altında tutamazsın. Üreticiden tüketiciye fiyatlar 5 kat artıyorsa, bu artışı düzeltmek için faiz bir halta yaramaz. Yüksek faizle domates, et üretildiğini gördük mü, hayır.
"FAİZ İNMESE TÜRK FİRMALARININ YÜZDE 30'U BAHARA KADAR BATAR"
Faizin indirilmemesi durumunda Türk firmaların yüzde 30'unun iflas tehdidiyle karşı karşıya kalacağını belirten Zelyut, sözlerini şu sözlerle noktaladı:
"Firmalarımızın yüzde 20'si zombi şirket. Eli kulağında 1 - 1 buçuk ay sonra çok genele yayılmış iflaslar göreceksin. Bu firmaların yüzde 15'i düşük faizli kredi almadan yaşayamayan firmalar. Bu firmaları batıralım. Ama sen bu firmaların çalışma koşullarını değiştireceksin önce. Firmalarının yüzde 15'i ilk etapta iflas eder. Merkez Bankası, ekonomimizdeki firmaların yüzde 35-40'ını batırmaya doğru gidiyor.
Faizin bence bu dönem en az 2 puan inmesi lazım. Bu indirim düzeyinin yavaş yavaş devam etmesi lazım. Faizi indirmezsek, Türk firmalarının yüzde 30'u bahara kadar iflas eder. Faizi indirmek istemeyenler tefecilerin yandaşlarıdır. Türkiye'de sadece faizle, döviz ve enflasyon kontrol edilemez, sahanın unutulmaması gerekiyor."