Erkan Baş’tan ‘helalleşmeyeceğiz’ çıkışı

Yayın tarihi: 16 Kasım 2021 Salı 8:31 pm - Güncelleme: 16 Kasım 2021 Salı 8:31 pm

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, helalleşme-hesaplaşma tartışmalarına ilişkin “Türkiye İşçi Partisi olarak ilk günden çizgimizi çektik. ‘Hesaplaşacağız’ dedik” şeklinde konuştu.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) partisinin haftalık basın açıklamasında gündeme dair konuştu. Baş, basın açıklamasına TİP milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık ile gazeteciler Timur Soykan, Hakkı Özdal, Bahadır Özgür, Ertuğrul Mavioğlu’nun katkılarıyla yazılan, Sedat Peker’in ifşalarının da yer aldığı ‘Duvar’ kitabıyla katıldı. TİP lideri Baş, “Bu ülkenin onurlu hukukçularına, gerçek gazetecilerine, sorumlu siyasetçilere çağrı yapmış ve bağımsız bir komisyon kurulması gerektiğini söylemiştik. Bu çağrımızın ardından yapılan çalışmaların ilk ürünü olan Araştırma Raporu’muzu tüm yurttaşlarımızın dikkatine sunuyoruz” diye konuştu. Duvar kitabında ortaya serilen 360 farklı suçun olduğunu, TCK’nin 51 ayrı maddesinin ihlal edilmiş durumda olduğunu  söyleyen Baş, “Bu suçların arasında şunlar var: Rüşvet, görevi kötüye kullanma, silahlı örgüt üyeliği, nitelikli dolandırıcılık, kasten öldürme, ihaleye fesat karıştırma, uyuşturucu ticareti var” ifadelerini kullandı.

“‘HESAPLAŞACAĞIZ!”

TİP Lideri, suçlamaları hatırlatarak, “Bunlar yapanın yanına kâr mı kalsın? Uyuşturucu kaçakçılarına, dolandırıcılara, rüşvet alanlara, insan öldürenlere ne iyi yaptınız mı diyelim… İşlediği her suçun ardından bir ‘Ohh’ çeken sözde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu rahat mı etsin? Hayır yapmayacağız! Bu çalışma halkımıza sözümüzdür. Türkiye İşçi Partisi olarak ilk günden çizgimizi çektik. ‘Hesaplaşacağız’ dedik” ifadelerini kaydetti. Baş’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“HESAP VERECEKLER!”

Şimdi yeniden bir helalleşme-hesaplaşma tartışması dönüyor. Bizim hesaplaşmamızın adresi bellidir. Elindeki iktidar gücünü halka karşı kullanan, halka karşı suç işleyen herkes işlediği suçların hesabını verecek. Bu hesaplaşmadan korkanlar, suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Kendilerini kurtarmak için, hesaplaşmanın muhatabının kendilerinin olduğunu gayet iyi bilenler “hesaplaşma” sözcüğünü bir korkutma aracı olarak kullanıyorlar.

“10 EKİMİN HESABINI SORACAĞIZ!”

Tekrar ediyorum, halka karşı suç işlemeyen kimsenin korkmasına gerek yok. Halka karşı suç işleyenler ise, çaresizliğini kullandıkları emekçi yoksul halkın arkasına saklanmak için boşuna uğraşmasın. Türkiye İşçi Partisi olarak bu raporu halkımızın dikkatine sunarken bir söz veriyoruz: Herkes unutsa da biz unutmayacağız. Madenci yakınlarını tekmeleyen, kardeşlerimiz için “güzel öldüler” diyenlere sesleniyoruz; Sizden Soma Katliamı’nın hesabını soracağız! Suriye’deki bütün cihatçı katillere silah dağıtanlar; 100 kardeşimizi kaybettiğimiz 10 Ekim’in hesabını soracağız! Gözleri ışıl ışıl parlayan çocuklarımızı bizden koparanlar; sizden, Berkin’in, Rabia Naz’ın, Ali İsmail’in, Abdocan’ın hesabı mutlaka sorulacak!

“MEMLEKETİN YARISI AÇLIK SINIRINDA”

Bütün devlet kadrolarını önce Fethullahçılara, sonra TÜGVA’cılara, Menzilcilere teslim edenler; daha birkaç gün önce atanamadığı için inşaatta çalışırken hayatını kaybeden Fedai Altun öğretmenin hesabını soracağız. Aleviler yalancıdır diyen, Sünniler Alevilerle evlenemez diye fetva çıkaran ırkçı ayrımcılar… İşlediğiniz tüm suçların tek tek hesabını soracağız! Memleketin yarısı açlık sınırında yaşarken, kendine 100 bin lira maaş bağlayıp, insanlar işsizlikten intihar ederken yandaşlarına 5-10 maaş birden verenler var ya onlardan hesap soracağız!

“ÜNİVERSİTELERİ TEKRAR BİLİM YUVASI HALİNE GETİRECEĞİZ”

“AKP iktidarının savaşı kışkırtan politikalarına karşı Ocak 2016’da yayımladıkları bir bildiriyle ses çıkaran “Bu Suça Ortak Olmayacağız” diyen yüzlerce binlerce bilim insanı Barış Akademisyenleri olarak tarihte yerlerini aldılar. Öncelikle hepsini tek tek saygıyla andığımızı, bu ülkenin onurlu birer aydını olarak mücadelelerinin kuşaktan kuşağa aktarılacağını kaydedelim. İnsan öldürmeyi iyi bilen bu iktidar, Barış Akademisyenleri’nin işlerini elinden aldı. Kanun Hükmünde Kararnamelerle yüzlerce akademisyen çok sevdikleri bölümlerinden, öğrencilerinden, üniversitelerinden uzaklaştırıldı. Ama şimdi görüyoruz ki, bir avuç atanmış bürokrattan oluşan OHAL Komisyonu, sözde 3-4 yıl çalıştıktan sonra verdiği kararlarda akademisyenlerin üniversiteye dönmelerini engellemeye çalışıyor. Üstelik, beraatle sonuçlanan davaların iddianamelerinden kopyala yapıştır şeklinde aldığı gerekçelerle… Şu ana kadar 80’den fazla akademisyene üniversiteye dönmelerini engelleyen kararların gerekçeleri gönderildi. Katliam çağrısı yapan, kadınlara, gençlere düşman sözde öğretim görevlilerinin cirit attığı üniversiteler, Barış Akademisyenlerine kapatılıyor. Akademisyenlerin kitapları, makaleleri altında ezilirsiniz. Barış Akademisyenleri bu ülkenin yüz akıdır. Üniversiteleri tekrar bilim yuvası haline getireceğiz ve bunu Barış Akademisyenleri ile birlikte yapacağız. Akademisyenlerin yanındayız.”

Gri pasaportla insan kaçıran başkanlar, Erdoğan’ın elinden ödül aldı