Eriyen buzullarda uyuyan antik virüsler uyanmaya başladı

Yayın tarihi: 15 Nisan 2020 Çarşamba 5:27 pm - Güncelleme: 15 Nisan 2020 Çarşamba 5:27 pm

Dünya koronavirüs salgını ile savaşmaya devam ederken bilim insanları Kuzey Kutbu’na işaret etti. Eriyen buzullarda yüzyıllardır uyuyan ve çağımızın alışkın olmadığı binlerce çeşit mikrop ve virüsün gün yüzüne çıktığı belirtiliyor.

Korona virüs salgını kısa sürede dünyaya yayılırken, 2 milyonu aşkın kişi de enfekte oldu. Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 128 bini aştı.Öte yandan bilim insanları korona salgınından daha büyük bir tehlikeye dikkat çekti.

Kuzey Kutbu’nda buzulların arasında uyuyan binlerce virüs ve mikrobun, küresel ısınmanın etkisiyle eriyen buzların içerisinden ortaya çıktığı ifade edildi.Beyinsizler.net’ten Berk Keskin’in derlediği bilgilere göre, Kuzey kutbu’nun çoğunu kapsayan donmuş dünya, büyüyen mikrobiyal topluluklara ev sahipliği yapıyor.

YÜZYILLARDIR BUZULLAR ARASINDA YAŞADILAR

Yüzyıllar boyunca, hareketsiz, tamamen aktif veya tamamen askıya alınmış bir şekilde, buzlar arasında küçük cepler üzerinde yaşadılar. Kuzey Kutbu küresel ortalamanın iki ila beş katı ısındığında, bu cepler; havuzlar, perçinler, nehirler, su birikintileri veya göletler oluşturuyor.

Kuzey Kutbu uyanıyor ve toprağa gömülü mikroskobik organizmalar yeniden hayata dönüyor.Almanya’daki bilim insanları iklimin ısındığını ve permafrostun1 çözüldüğünü kabul etti. Ama hepsi bu durumun insanlar ve bulaşıcı hastalıkların geleceği için ne anlama geldiğini bilmek istedi.

Calgary Üniversitesi‘nde ekosistem halk sağlığı profesörü ve Hannover toplantısında bilim insanlarından biri olan Susan Kutz, “Toplantıda, permafrosttan neyin çözüleceğini ve bizleri nasıl etkileyeceği / öldüreceği konuşuldu” dedi.

ANTİK MİKROP VE VİRÜSLER

2017 tarihli bir makalede , Belçikalı araştırmacılardan oluşan bir ekip, daha önce permafrostta dondurulmuş olan mikroplardan insan sağlığına yönelik tehditleri açıkladı.Yazarlar, “Son birkaç yıldır, permafrostun, çevresel koşullar değiştiğinde ve onları tekrar serbest bıraktığında hayata dönebilecek devasa bir antik mikrop veya virüs rezervuarı olduğuna dair artan kanıtlar var” diye yazıyor.Bu makalede, 700 yıllık karibu2 dışkılarının tek bir örneğinden iki virüsün ortaya çıktığı ve ikisininde yeniden aktifleştiği yazıldı.

2014 yılında, bilim insanları 30.000 yıllık bir buz çekirdeğinde donmuş dev bir virüs keşfettiler . Bilim kurgu filminden bir sahne gibi, bilim insanları virüsü çözdü ve bir amipin ele geçirilmesini izlediler.Bilim insanları, bir makalede, virüsün dirilmesinin(küresel ısınmanın veya circumpolar3 bölgelerin endüstriyel sömürüsünün bir sonucu olarak) insan veya hayvan sağlığı için bir tehdit oluşturabileceğini sonucuna vardılar.

2017 tarihli makalenin yazarlarından biri olan evrimci ekolog EllenDecaestecker, insanların dünyadaki doğal alanlara giderek daha fazla girmesinin sağlık krizleri için yeni fırsatlar sunduğunu söylüyor.”Şu anda çevreyi habitat parçalanması ve iklim değişikliği açısından çok hızlı değiştiriyoruz” diyor ve insanların geçmişe göre daha da fazla seyahat ettiğini da ekliyor. “Bu faktörlerin birleşimi sonucunda bir salgının meydana gelme olasılığı oldukça yüksektir.”2016yılının sıcak yazında Sibirya’daki Yamal Yarımadasında bir şarbon salgını meydana geldiğinde dünya, permafrosttaki bulaşıcı risklerin farkına vardı.

Binlerce ren geyiği ve çocuk öldü, düzinelerce insan bakteriyel enfeksiyonlarla hastaneye kaldırıldı. Manşetler bunun sadece yeniden uyanmakla kalmayıp aynı zamanda insanları enfekte edip öldüren yeni bir donmuş hastalık dalgasının başlangıcı olduğunu açıkladı.

Ancak, permafrost çözülme riski, eski hastalıkların yeniden ortaya çıkmasından daha derine iner: daha sıcak bir kutup, onunla yepyeni sorunlar getirir.İklim değişikliği ve insan müdahaleleri manzarayı değiştiriyor, mikropların etrafta dolaşıp hayvanları ve insanları enfekte etmeleri için yeni yollar açıyor.Yeni yollar , yeni madenler ve yeni sondaj programları , tıpkı toprağın çok sayıda taze virülan mikrop sunmaya başlaması gibi Kuzey Kutbu’na her zamankinden daha fazla insan getiriyor.Aynı ısınma kuzeye yeni türler davet ediyor ve bazıları insanları enfekte edebilen patojenlere ev sahipliği yapıyor.

Kuzey Kutup akarsularından ve göllerinden gelen içme suyu, kunduzlar kuzeye doğru ilerledikçe daha riskli hale geliyor. Kunduzlar “kunduz ateşine” neden olan Giardia gibi parazitlere ev sahipliği yapar. Batı Nil virüsü taşıyan sivrisinekler daha da kuzeyde bulunur . Bu, Kuzey’in tıbbi altyapı sistemlerine stres katıyor.

Kutz, “Enfeksiyöz hastalığın yaban hayatı üzerindeki etkisini tam olarak anlamadığımız – ve büyük olasılıkla hafife aldığımız – endişeliyim” diyor.

Yaban hayatı etkilenirse, insanlar da etkilenebilir. Hastalıklar hayvansal gıdaların tüketiminden dolayı insanlara atlayabilir.Örneğin, hemen hemen her ren geyiği sürüsü nüfusu Kuzey Amerika’da hızla azalıyor.

Kutz, bulaşıcı hastalığın bu düşüşte oynadığı rolün göz ardı edilmiş olabileceğini ve iklim değişikliğinin de bu durumu tetiklediğini söylüyor.Toplantının nihai raporu henüz yayınlanmadıBu arada o bölgelerde ki kanalizasyon altyapısı hızlı çözülen zemin üzerine inşa edilmiştir. Borular kopabilir veya dökülebilir bu durumda orada su kaynaklı hastalıklar salgınlarına neden olabilir.

Hannover’deki toplantının nihai raporu henüz yayınlanmadı. Ancak Kutz’a göre genel fikir birliği, şu ana kadar görülenlere dayanarak permafrosttan çıkan virüslerin Covid-19 kadar bulaşıcı ve ölümcül olmayacağı ve çok endişelenmemiz gerekmediği yönünde – ancak endişelenmek için başka nedenler var.

Çözünmüşpermafrost, henüz karşılaşmadığımız bakteri ve virüslere veya İspanyol gribi ve çiçek hastalığı gibi feci sonuçlarla karşılaştığımız sorunlara ev sahipliği yapabilir – ancak DNA’larının bir kısmında görülenlere göre, diğer canlıları enfekte edecek ve muhtemelen insanlarla temas etmeyecektir.

Kutz bu işin tek yolunun vahşi yaşamı izlemek olacağını söylüyor ve yaptığı şey bu: laboratuarı, hayvan sağlığına göz kulak olmak için Kuzey kutbu’ndaki hasatçılarla işbirliği içinde çalışıyor.”Yaban hayatı hakkında düşünürseniz, burunları çimlerin içinde, kirleri kazıyorlar” diyor. “Onlar nöbetçiler.”