AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmacı olduğu TRT World Forum etkinliğinde İsrail’le ticareti protesto eden 6'sı kadın, 3'ü erkek, 9 genç 'çıplak arama' ve 'kötü muamele' iddialarıyla suç duyurusunda bulunmuş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise iddiaları yalanlamıştı.
Bakanın bu açıklaması üzerine gençler Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
Tahliye olan gençlerden Sena Eliküçük açıklamasında İsrail'in tedarikçisi Azerbaycan Petrol Şirketi Soccar'ın CEO'su Elçin Ivanov'un konuşmacı olarak davetli olması üzerine böyle bir eylem yaptıklarını belirterek, "Soykırım işbirlikçilerine bu dünyada da bu ülkede de rahat yok' dediğim, 'nehirden denize özgür Filistin dediğim, Filistin'de yaşanan soykırım ve insanlığa karşı suçlara karşın Filistin halkıyla dayanışma göstermek adına bireysel olarak vicdanımın beni götürdüğü noktada anayasal hakkımı ifade hürriyetimi kullandığım için haksız ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklandım" dedi.
Eliküçük açıklamasının devamında, "Gözaltında ve tutuklulukta yaşadığımız hak ihlallerine karşı adli ve idari yollardan hakkımızı aramaya devam edeceğiz. O gün orada sarf ettiğim tüm sözler hem Filistin halkına olan yürekten desteğim hem de dini inancım ve hayat görüşüm gerekçesiyle gerçek bir Müslüman'dan bekleneni yapıp hakikati hiçbir beşeri güçten korkmadan dile getirmek içindi. Filistin davamızı satmayacağım" diye konuştu.
"İNKAR POLİTİKASIYLA ÜSTÜ KAPATILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR"
Şeyma Yıldırım ise gözaltı ve cezaevi sürecinde kötü muameleye maruz kaldıklarını, başörtülerinin kesildiğini, çıplak arama yapıldığını anlatarak şöyle konuştu:
"Amacım Türkiye'nin İsrail'in işlediği katliamda katliamlarda rol almasını engellemeye yönelik bir farkındalık yaratmaktı. Bu eylem tamamen hukuki çerçevede barışçıl bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Ancak protesto sebebiyle gözaltına alınıp tutuklandım ve bu süreçte ağır hak ihlalleriyle karşılaştım. Gözaltında kötü muameleye maruz bırakıldım. Bu uygulamalar insan onurunu hedef alan sistematik bir baskının göstergesiydi. Adalet Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada bu hak ihlallerinin yaşanmadığını iddia etmesi yalnızca benim değil pek çok insanın deneyimini de yok saymaktadır. Oysa ki yaşadıklarım avukatlarım tarafından detaylı bir şekilde tutanak altına alınmış ve hukuki sürecin bir parçası olarak da belgelenmiştir. Bu tür uygulamaların araştırılması ve sorumluların hesap vermesi gerekirken inkar politikasıyla sürecin üstü kapatılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye'nin İsrail'e petrol sevkiyatında ve bu katliamlarda herhangi bir rol almasını istemiyorum ve bu talebimin arkasında durmaya devam edeceğim. Bize farklı muamele yaptılar. Yani mesela biz bir şey istediğimizde asla cevap vermemeler daha sonra bizim isteklerimiz karşılanmadı. Cezaevinde çıplak aramız zaten bunu detaylıca ben anlattım. Daha fazla detaya inmek istemiyorum. Bu konu hakkında sadece tekrardan bir soruşturma istiyoruz. İntihar vakalarının sebebiyle başörtülerimizin kesildiği söylendi ancak pantolon ya da uzun kollu herhangi bir şeyle de üstümüzle de yani bunun yapılabileceğini söylememize rağmen yine aynı şekilde onların yasak olmadığına uzun şalların yasak olduğunu bahsettiler. Bu sebepten dolayı kesildiğini öne sürdüler. Ailelerimizden gelen şallardan bazıları uzundu yine. Onlar kesilmemişti mesela."
YILMAZ TUNÇ'A ÇAĞRI: GÖRÜŞMEYE HAZIRIM
Emre Tekinkaya ise konuşmasında İsrail ile ticaretin son bulmasına yeniden çağrı yaparak şunları söyledi:
"Eğer Sayın Adalet Bakanımız gerçekten konuyla ilgileniyorsa kendisiyle görüşmeye hazırım. Ayrıca bu vesileyle soykırımcı siyonist orduya hizmet vermiş çifte vatandaşların yargılanması konusunu da kendilerine hatırlatmak isterim. Daha önce de ifade etmiş olduğum mesajımı daha güçlü bir şekilde tekrarlamak istiyorum, siyonistlerle açık ya da örtülü tüm ticari faaliyetlere ek olarak siyonistlere ait ya da onlara bir şekilde hizmet eden gemilerin deniz ve limanlarımızdan yararlandırılmasına son verilmelidir. Özellikle de varil başına 1 dolar 27 sent karşılığında yapılan kanlı petrol sevkiyatından derhal vazgeçilmelidir."