Erdoğan’dan Trump’a ‘Golan tepesi’ yanıtı

Yayın tarihi: 22 Mart 2019 Cuma 11:27 am - Güncelleme: 22 Mart 2019 Cuma 11:27 am

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tump’ın sözlerine yanıt verdi. Erdoğan “Amerika Başkanı’nın Golan tepeleriyle talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin, yeni bir gerilimin eşiğine getirmiştir. Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz veremeyiz.” dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Komite Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu…

Buradan yüreği bizimle birlikte atan dünyadaki tüm Müslüman kardeşlerimi sevgiyle selamlıyorum” diyen Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Filistin davasına sahip çıkmak, İsrail zulmü karşısında Filistin’in hak ve hukukunu savunmak bizim için vazgeçilmezdir.”

TRUMP’A YANIT: ‘ASLA İZİN VERMEYİZ, VEREMEYİZ’

Erdoğan konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’ın, “ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi” sözlerini hatırlatarak; “Amerika Başkanı’nın Golan tepeleriyle talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin, yeni bir gerilimin eşiğine getirmiştir. Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz veremeyiz.” dedi

Trump, ‘Egemenliğini tanımanın zamanı geldi’ dedi… İsrail’den teşekkür gecikmedi!

Erdoğan’ın konuşmalarından satır başları:

1967’deki İsrail işgali sadece Arapları değil, Türkmenleri de topraklarından göçe zorlamıştır. İİT’nin böyle emirlere, emrivakilere boyun eğmesi beklenemez. Müslümanların huzurunu, hayatlarını hedef alan her türlü hadise bizim için önemlidir.

15 Mart’ta Yeni Zelanda’da gerçekleştirilen kalleş saldırı, asla sıradan bir olay olarak görülemez. Kökleri derinlere inen bir saplantının, nefretin dışa vurumudur. Cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehadeti, 47’inin yaralanmasına neden olan kalleş saldırı asla sıradan bir hadise olarak görülemez. Manifestoda da görülen silahın üstünde yazılı ifadeler bunun göstergesidir. Bu saldırı iceberg’in görünen tarafıdır.

Çoğu zaman bu nefret suçlarının failleri ya bulunmuyor, ya hemen psikolojik rahatsızlığa atfediliyor, olay örtbas ediliyor. Yükselen kültürel ırkçılıktan sadece Müslümanlar değil, Museviler, Afrikalılar, Asya kökenliler, Romanlar da mağdur oluyor. NSU’nun işlediği saldırılarının Almanya’da ‘dönercilere saldırı’ olarak aktarıldığını belirtmek isterim.

Biz birilerine tepkimizi göstermedikçe, sesimizi çıkarmadıkça Batılı devletler rahatını bozmayacaktır. Bir daha benzer acılar yaşanmasın, camiler kan gölüne dönmesin diye tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız. Biz acılı durumları yansıtmadıkça Batılı medya, ateşe benzin dökmeye devam edecektir. Hep beraber yüzleşmeli, çözmeliyiz. Bunu 3 yaşındaki şehitlerimizin hatrı için yapmalıyız, bunu kapıyı teröriste ‘Merhaba Kardeşim’ diye açanlar için yapmalıyız, bunu eşini kaybedip ‘teröristi affettim’ diyen için yapmalıyız.

Türkiye ile beraber teşkilat üyesi ülkelerin yurtdışında yaşayan vatandaşları var. İngiltere nüfusunun yüzde 7’si Müslümanlar’dan oluşuyor. İslamofobi, nezofobi, aşırı sağ diye tabir ettiğimiz bu akımlar, bir akım olmaktan çıktı, şu an açıkça karşımızda İslam düşmanlığı vardır. Bu tehdit artık güvenlik birimlerinin, sokaktaki insanların da sorumluluğundadır tıpkı DEAŞ gibi, PKK gibi.

Holocoust için nasıl ki antisemitimiz ile başetmişse, yükselen İslam karşıtlığıyla da aynı şekilde başetmelidir. Batı medyası özellikle kendini eleştirmelidir, politikacılar söylemlerine dikkat etmelidir. Okul müfredatından, terör tanımlanmasına kadar bir dizi önlemin harekete geçiliyor. Organize ve örgütlü saldırıların adli suçlar kapsamında olmasının anlamıyorum.

Gerçekleri dillendirdiğimiz için Batı dünyasında nefret objesi haline gelmek kimse için fayda sağlamaz. Irkçı medya kuruluşlarının Neonazi söylemlerine de boyun eğmeyiz. 40 yıldır manşetlerle çarpışıyoruz.