Erdoğan’dan Macron’a: Fransa’da sarı yelekliler eylemleri çıktı, hadi çöz bakalım

Yayın tarihi: 9 Aralık 2019 Pazartesi 3:30 pm - Güncelleme: 9 Aralık 2019 Pazartesi 3:30 pm

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un NATO zirvesinde kullnadığı ‘İslami terör’ ifadesine tepki göstererek, “siz İslami terör ifadesi ile barış ile terörü nasıl bir araya getiriyorsunuz? Ne oldu peki? Paris’te sarı yelekliler çıktı. Hadi çöz bakalım. Niye durduramıyorsun, onları yola koyamıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” dedi.

Erdoğan,  “Bugün geleceğini tehdit altında görenlerin ortak özelliği aile birliğini zayıflatmış olmalarıdır. Hiçbir telkin bu ülkelerin aile kavramını ayağa kaldırmaya yetmiyor çünkü temel çökmüş durumda. Batı kaynaklı tehditlere karşı çocuklara, yaşlılara, kadınlara ne kadar sahip çıkarsak aile yapımız o kadar korunmuş olur” ifadelerini kullandı.

İslam dünyasının “sosyal medya ve televizyon gibi iletişim araçlarının batı kaynaklı içeriklerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan erozyona karşı teyakkuz halinde bulunmaya” çağıran Erdoğan, “Zihinlerimizin teslim alınmasına yol açacak her türlü çatlağı süratle doldurmalıyız. Bu konuda hiç de iyi imtihan veremediğimizi itiraf etmek durumundayız. Hep birlikte neler yapabileceğimizi konuşmalı ve süratle uygulamaya geçirmeliyiz” sözlerini kaydetti.

Müslümanların ayrımcı olmadığını söyleyerek, “Siyah, beyaz, Arap ırkı, zenci; böyle bir ayrım bizde yok. Biz böyle bir ayrımı asla yapamayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyor sevgililer sevgilisi peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem, ‘Başı kuru üzüm tanesi gibi incik böncük de olsa’ biz ne yaparız, Allah için severiz. Zaten İslam’ın güzelliği burada, İslam’ın farklılığı burada” diye konuştu.

İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’nda konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıları iyi düşünmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. Aksi takdirde sadece dövünmekle şikâyet etmekle bir yere varamayız. Çareyi başkalarından beklemekle hiçbir ley olmaz. Nerede eksiğimiz varsa oraya yoğunlaşıp sıkıntılara çözümler bulacak somut çalışmalar ortaya koymalıyız. Böyle davranmak rabbimizin emridir.”

“Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 4’te birini oluşturan Müslümanlar maalesef güçleriyle orantılı, siyasi etkiye ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değiller. Çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olmaz. Çeşitli sebeplerle kendi içine kapanan İslam ülkeleri, imkanlarını ve enerjilerini heba ediyor, boşa harcıyor. İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz.”

“İnsanların acımasızca infaz edildiği bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız”

“Kudüs’teki ve Filistin’deki durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İsrail’in hak, hukuk, adaleti, insanlık tanımayan tavrı bölgedeki krizin Müslümanlar aleyhinde sürekli derinleştiriyor. Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve yasa dışı yerleşimleri desteklemesi sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı. Bugün sokaklarında masum genç kızların, babaların, annelerin, ihtiyarların, gençlerin İsrail tarafından alenen infaz edildiği bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız. İsrail’in bu hoyratlığı Batı ülkeleri ve kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor. Türkiye olarak Kudüs ve Filistin’deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda çoğu zaman yalnız kaldığımızı hissediyoruz. Şahsen son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırılarının ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden birinin bu ülkeli duruşumuz olduğunun farkındayız. Bedeli ne olursa olsun hakkın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz. Kudüs davasında Filistinlilerin haklarını savunmaktan ve tüm mazlumlarla dayanışma için de olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”

“Bunları yapmadığımız sürece biz daha çok dayak yeriz”

“Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam ve Müslüman düşmanlığı da bir başka önemli sorundur. Yaşanan sıkıntıların bir kısmı doğrudan cana ve mala şeklinde, bir kısmı sinsi asimilasyon poltikaları görünümünde. Bir kısmı da körü körüne bir düşmanlık biçiminde tezahür ediliyor. Camilerimize saldırıyorlar. Müslümanlar görüldüğü yerde öldürülüyor. Peki biz bunlara nereye kadar sessiz kalacağız? Biz elimizle müdahale etmezsek dilimizle, dilimizle müdahale etmezsek kalbimizden buğz etme mecburiyetimiz yok mu? Bunları yapmadığımız sürece biz daha çok dayak yeriz.

“Paris’te sarı yelekliler çıktı. Hadi çöz bakalım”

Her biri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor. NATO’da hâlâ Fransa’nın başkanı kalkıyor İslami terörden bahsediyor. Kendisine kaç kere söyledim. İslam kelime anlamı itibariyle ‘silm’ buradan türeyen ve anlamı barıştır. Siz İslami terör ifadesi ile barış ile terörü nasıl bir araya getiriyorsunuz? Karşımızda susuyor son NATO zirvesinde yine aynı ifadeleri kullanıyor. Ne oldu peki? Paris’te sarı yelekliler çıktı. Hadi çöz bakalım. Niye durduramıyorsun, niye onları barış havzası içerisinde yola koyamıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.”

“İİT’nı bu misyonu hakkıyla yerine getiren bir kurum haline dönüştürmek mecburiyetindeyiz. Bu doğrultuda Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yapmaya hazırız. Diğer üyelerden de aynı kararlılığı bekliyoruz. ”

“Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeliyiz”

“Müslümanlığımızın en önemli alameti farikalarından biri de aile kurumumuzun gücüdür. Bugün geleceğini tehdit altında görenlerin ortak özelliği aile birliğini zayıflatmış olmalarıdır. Hiçbir telkin bu ülkelerin aile kavramını ayağa kaldırmaya yetmiyor çünkü temel çökmüş durumda. İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak geleceğimize de o kadar sahip çıkmış oluruz. Güçlü aile demenin güçlü toplum olduğunu bunun da güvenli gelecek olduğunu tekrar tekrar hatırlamalıyız. Aile içi şiddet önüne geçmemiz gereken problemlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. Kaldı ki bizler Müslüman olarak, Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar da emindir, sadıktır. Hep birlikte bir seferberliğe girmeliyiz.

“Bizde siyah, beyaz ayrımı yok; ‘Başı kuru üzüm tanesi gibi incik böncük de olsa’ biz Allah için severiz”

Yunus’un diliyle, biz yaratılanı yaradandan ötürü severiz. Siyah, beyaz, Arap ırkı, zenci; böyle bir ayrım bizde yok. Biz böyle bir ayrımı asla yapamayız. Ne diyor sevgililer sevgilisi peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem, ‘Başı kuru üzüm tanesi gibi incik böncük de olsa’ biz ne yaparız, Allah için severiz. Zaten İslam’ın güzelliği burada, İslam’ın farklılığı burada. Malum, geçmişte Amerika’da beyazlarla zencilerin yaşadığı sıkıntıları tarih okuyanlarımız çok iyi bilirler, ama İslam dünyasında böyle bir şey hiçbir zaman söz konusu olmadı.”

Erdoğan’da, “Batı kaynaklı sosyal medya ve televizyon içerikleriyle ortaya çıkan erezyona karşı” çağrı
“Batı kaynaklı tehditlere karşı çocuklara, yaşlılara, kadınlara ne kadar sahip çıkarsak aile yapımız o kadar korunmuş olur. Sosyal medya ve televizyon gibi iletişim araçlarının Batı kaynaklı içeriklerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan erozyona karşı teyakkuz halinde bulunmalıyız. Zihinlerimizin teslim alınmasına yol açacak her türlü çatlağı süratle doldurmalıyız. Bu konuda hiç de iyi imtihan veremediğimizi itiraf etmek durumundayız. Hep birlikte neler yapabileceğimizi konuşmalı ve süratle uygulamaya geçirmeliyiz.”

“İslam ülkelerini ‘böl-parçala-yut’ anlayışıyla emperyalist anlayış yoluna devam ediyor”

“Sivil toplum kuruluşları bu bakından çok yaygın etkinlikleriyle öne çıkıyor. Ailenin güçlendirilmesi ve sosyal devlet işlevlerinin hayata geçirilmesi konusunda STK’ların kendi aralarında yakın iş birliğine teşvik etmeliyiz. Türkiye olarak dünyanın en yaygın sosyal politikalarını uygulayan ülkelerden biriyiz. Çalışanlarımıza ve emeklilerimize asgari sigorta sunuyoruz. ”

“Ülkemizde bulunan sığınmacılara kendi vatandaşlarımızla aynı düzeyde hizmet veriyoruz. Hem de bunları dışarıdan ciddi bir yardım alamdan kendi imkânlarımızla yürütüyoruz. Harcadığımız para 40 milyar harcamış bulunuyoruz.”

“1 milyon kişiyi iskan edebileceğimiz bölge için Türkiye’ye somut destek evren bir ülke olmadı”

“Resulayn, Tel abyad artasında 1 milyon kişiyi iskan edebileceğimiz bölge için çalışmalara başladık. Bu konudaki tüm çağrılarımıza rağmen bir ülke dışında Türkiye’ye somut destek evren bir ülke olmadı. Ülkemizdeki Suriyelilerin yarıya yakınının 18 yaşından küçük olduğunu düşününce durumun çok zor olduğu ortaya çıkıyor. Birçok Arap ülkesi sınırlarını bu mazlumlara kapatırken biz ekmeğimizi onlarla bölüşmekten çekinmiyoruz.”

“Sosyal hastalıklarına karşı direnç kazanmalıyız”

“İştimai yapımızın günümüzün sosyal hastalıklarına karşı direnç kazanmasına yönelik çalışmalarına destek vermeyi sürdüreceğiz. çalışmalarımızı koordine etmek ortak önceliklerimizi belirlemek ve harekete geçmek bakımından bu toplantı önemli bir fırsattır. Sosyal tehditlerin analizleri ve çözüm yollarının bulunması bakımından bu konferansı iyi değerlendirmeliyiz.”

Erdoğan’dan 6,4 büyüklüğünde deprem yaşayan Arnavutluk için İslam dünyasına bir çağrı daha

“Sizlere bir çağrım olacak bundan bir hafta önce Arnavutluk’ta 6,4 şiddetinde bir deprem oldu. Bunun neticesinde orada 51 kardeşimiz öldü. Tüm ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Yüzlerce yine Arnavut kardeşimiz yaralandılar. Tabii şu anda Arnavutluk’un Durs kenti özellikle bir enkaz haline gelmiş vaziyette. Dün Sayın Başbakan bizim İİT toplantısına katıldı, orada aydınlatma yaptılar. Bizler bir vücudun azaları gibiyiz. Böyle olan biz Müslümanlar Arnavutluk’taki kardeşlerine de ellerinden gelen desteği vermelidirler diye düşünüyorum. Biz ilk andan itibaren TIR’larla gıda, ilaç, çadır gibi ihtiyaçları gönderdik gönderiyoruz. kendilerine 50 konut sözümüz var, inşallah yapacağı. Şu anda bakanlığımızın ekipleri orada çalışmaları yapıyor. Üç ayrı bölgede biz bu konutları inşa edip kış mevsiminin de içinde olma hasebiyle bu konutlara bir an önce insanların yerleşmesini sağlayalım istiyoruz. Siz değerli kardeşlerimden de aile sosyal güvenlik bunları konuştuğumuz bir toplantıda bu destekleri duyurmayı kendime görev adettim.”

“Bu sabah açıklanan bir müjdeyi duyurmak istiyorum, bugün yayımlanan İnsani Gelişme Raporu’na göre Türkiye 2018 endeksinde 0,806’lık değerlere ulaşarak 59. sıraya yükseldi. Bundan sonra da inşallah daha yüksek seviyelere ulaşacağız.”