Erdoğan’dan Arınç’a: Teröristin yazdığı kitabın okunmasını isteyen kişi beni rencide etti

Yayın tarihi: 25 Kasım 2020 Çarşamba 12:16 pm - Güncelleme: 25 Kasım 2020 Çarşamba 4:14 pm

Partisinin grup toplantısında konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, istifanın ardından Bülent Arınç‘a bir kez daha yüklenerek, ‘Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasını tavsiye etmesi beni rencide etti’ dedi. Muhalefetin yargıya müdahale ettiğini öne süren Erdoğan, ‘Buradan yargıya sesleniyorum. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum’ ifadelerini kullandı. Erdoğan ‘yerli aşı’ için de ‘En geç Nisan ayında kendi aşımızı uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz’ diye konuştu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Erdoğan ve Bülent Arınç telefonda neler konuştu? İşte istifa sürecinin perde arkası

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

“Koronavirüs salgınının seyrini bir an önce aşağı çekmemiz gerekiyor.

Şimdi salgının seyrinin önüne geçemezsek daha sonra can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalabiliriz.

Milletimizden sabır ve destek bekliyoruz. Maske-mesafe-temizlik kurallarına riayet edersek diğer tedbirlere gerek kalmaz.

YERLİ AŞI İÇİN TARİH VERDİ

Kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik.

En geç Nisan ayında kendi aşımızı uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz.

Yurt dışından getirilen para takip ve vergiden muaf olacak

Kendi geliştirdiğimiz aşıyı tüm insanlığın hizmetine sunma düşüncesindeyiz.

Suriye’den Libya’ya Irak’tan Filistin’e kadar farklı cephelerde yürüttüğümüz, hak, özgürlük, adalet mücadelesinin önemi ortaya çıkmıştır.

Ülkemiz ve şahsımızı hedef alan çirkin kampanyaların kimler tarafından neden yürütüldüğünü elbette biz biliyoruz.

Türkiye olarak bölgemizdeki sorunlarla ilgilenirken, krizlere müdahale ederken asla yayılmacı bir hareket izlemiyoruz.

Bizim kimsenin hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, iç işlerinde gözümüz yoktur.

Biz sadece kendi vatandaşlarımızın can-mal emniyetini sağlamaya, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın iç barışına, istikrarına katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Uluslararası toplumun yüzleştiği yeni meydan okumalar karşısında önemli sorumluluklar üstleniyoruz.

Çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz 100 bin kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk.”

“REFORMLARI PAKETLER HALİNDE SUNACAĞIZ”

Salgınla mücadele tedbirlerini, üretim ve istihdamı en az düzeyde etkileyecek şekilde hayata geçirmeye çalışıyoruz.

2020 yılını ve bu etkilerin bir müddet daha devam edeceği anlaşılan 2021 yılını kazanç dönemi haline getirmek istiyoruz.

Devletiyle, iş dünyasıyla, işçisiyle, genci ve yaşlısıyla, 83 milyon olarak hareket etmemiz gerekiyor.

Olağanüstü dönemler olağanüstü çabalar gerektiriyor.

Salgının dikkat ve enerjimizi dağıtmasına fırsat vermeyeceğiz.

İstihdamı korumaya yönelik tedbirlere büyük önem veriyoruz.

Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlatıyoruz.

Bütçe görüşmelerinin ardından bu doğrultuda kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz.

Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.

Geçtiğimiz yıl kamuoyuyla paylaştığımız yargı reformu strateji belgesinde yer alan hususlarla ilgili 3 yargı reformu paketi Meclis’imiz tarafından kabul edildi.

Hazırlıkları süren diğer reformları da paketler halinde Meclis gündemine taşıyacağız.

İnsan hakları eylem planına da en kısa sürede son halini vereceğiz.

“BU İTTİFAK ASLA GİZLİ VEYA AÇIK PAZARLIKLAR ÜZERİNE KURULU DEĞİLDİR”

Ülkemizin hedeflerine ulaşmak için AK Parti onu yapmıştır yapmaya da devam ediyor.

Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişidir.

Biz bunu söylerken, hâlâ parlementer sistemi savunanlar var. Parlementer demokrasiden bahsedenler var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Bunu denerken, acaba 3’lü, 4’lü koalisyonlarla ülkemizin ne hâle geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun şekilde yol alıyoruz.

Cumhur İttifakı Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir.

İnşallah önümüzdeki hukuki ve ekonomik gündemi de Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz.

Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir.

Bu ittifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye’ye ulaştırmaktır.

En batıdan en doğuya, en kuzeyden en güneye biz hükümet olarak, devlet olarak girilmedik yer bıraktık mı? Her yere adımımızı attık. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda… Aklınıza ne gelirse, hepsinde attık.

26 havalimanının olduğu ülkede bu sayı 56’yı buldu. Üniversite sayısı 74’ten 206’ya çıktı.

Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Daha önceki konuşmamda ‘böyle bir sorun varsa ben bunu çözeceğim’ dedim ve bu sorunu çözdük.

Güneydoğu’da çukurları açan kimlerdi? Biz de kayyumlarla buraları düzenledik. Artık bambaşka bir Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Siirt var. Biz barış için geldik.

Nerede terörist varsa biz bunların başını ezmek için varız.

Terörden meşru siyasete geçiş yolunu açmak için her yolu denedik, her fedakarlığı yaptık.

ARINÇ’A TEPKİ: RENCİDE OLDUM

Niçin kayyum atanıyor diyenlere sesleniyorum. Bunlar maalesef oralarda devletten aldıkları imkanı dağa gönderenlerdi. Gönderemedikleri için çukur açtılar. Kayyumlarla beraber tüm bölgeyi tepeden tırnağa düzenlemeleri yaptık. 15 yıl önce o bölgeye gidenler şimdi gittikleri zaman tanımıyorlar. Biz bu millete hizmet için varız. Barış için geldik, nerede terör terörist varsa ezmek için varız. Hadi yeminli Türkiye düşmanlarını anladık, hadi CHP gibi onların içindeki tetikçilerini de anladık. Peki yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş, filancalar filancalar niye hâlâ hapisteymiş. Bunları herhalde ödüllendirecek halimiz yok. Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasını tavsiye etmesi beni rencide etti. Kitabı okunması istenen bölücü terör örgütünün siyaset maskesi takmış savunucusudur. Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütü olduğu hakikatinin gölgelenmeye çalışılmasına göz yumamayız. Aksi takdirde terör örgütü tarafından evlatları zorla dağa kaçırılan göz göre göre ölümü sürüklenen tecavüze uğrayan annelerin yüzlerine bakamayız.

“ATILAN ADIMLAR KARŞISINDA YARGININ SESSİZ KALMASINI BEN KABULLENEMİYORUM”

Buradan yargıya sesleniyorum… Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa’nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum.

Kısır siyasi veya bireysel hesaplarla hareket edenlerin ülkenin vaktini ve enerjisini boşa harcamalarından üzüntü duyuyoruz

KILIÇDAROĞLU’NA: HADDİNİ BİL

Hakareti siyaset sanan tek parti faşizmi artıkları ve onların peşinden gitmeyi kendilerine yedirenler var.

CHP’nin başındaki zat, ‘Hâlâ bu iktidarın peşinden giden öğretmen varsa ben ona öğretmem demem’ diyerek faşizmin en sefil örneklerinden birini, hem de öğretmenler gününde tekrar sergilemiştir. Yahu haddini bil.

Bir taraftan biz başöğretmenin kurduğu partiyiz diyeceksin, öbür taraftan kalkıp öğretmenlerimize saygısızlık yapacaksın. Bay Kemal şunu bil; biz ‘Bana bir harf öğretenin kölesiyim’ diyen medeniyetin mensuplarıyız.

Sen öğretmenlerimize saygısızlık yapsan da öğretmenler bizim başımızın tacıdır.

Yargıcından askerine, polisinden esnafına, işçisinden din görevlisine kadar kendisinden olmayan herkese hakaret etmeyi siyaset etmek sanan bu sefil zihniyet ülkemizin utanç kaynağı haline gelmiştir.”

“KADINLARIMIZIN HAK VE ADALET MÜCADELELERİNDE…”

“24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tekrar tebrik ediyorum. Bu vesileyle 25 Kasım Kadına Karşı Mücadele Günü’nde tüm kadınlarımızın hak ve adalet mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu bir kez daha tekrara etmek istiyorum. İnsanlığın yarısı ve ailenin temeli olan kadınlarımızı her türlü tehlikeden korumak  en başta gelen görevimizdir. Siyasetten iş hayatına kadar her alanda kadınlara verdiğimiz destekle inşallah hep birlikte hedeflerimize ulaşacağız.”