AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, emrindeki medyaya hitap etti. Erdoğan, "Medyamızın yüz akları, tüm değerleri tarihi, kültürü ile milleti aşağılayan mankurtlar değil bu millete hizmet etmeyi en büyük şeref kabul edenlerdir," dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 6. Anadolu Medya Ödülleri töreninde açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, emrindeki AKP destekçisi medya mensuplarına "Bir insanın ölümünü trajedi, 1 milyon insanın ölümünü istatistik gören zihniyette siz anlayışını ortaya koyabilirsiniz," diye seslendi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
"Özgür, sorumlu ve milli basın milletimizin aydınlık yarınlarına ulaşma mücadelesinin en önemli destekçilerinden biridir. Ülkemizin dört bir yanında adeta dişini tırnağına takarak çeşitli mecralarda görevlerini yürüten medya mensuplarımıza teşekkür ediyorum.
Hakikatin hakkın hukukun özgürlüğün velhasıl insana dair her özlemin savunucusu olarak gördüğüm medya mensuplarımızın her birine başarılar diliyorum. Bugün burada birlikte olduğumuz kardeşlerimize büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına değer verdikleri için şükranlarımı sunuyorum.
Anadolu basını demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlemesi bakımından hayati öneme sahiptir. Hem halkımızın vaktinde ve doğru bilgilenmesi hem de idarecilerin halkın gündemini sağlıklı takip edebilmesi bakımından medyamız yeri doldurulamayacak bir görev ifa ediyor.
Demokrasi kültürü, milli iradenin üstünlüğünün güçlü şekilde korunması temel şartıdır. Genel olarak özellikle de Anadolu basını mutlaka desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir vazife görüyor. Şayet Anadolu basını bu iki hususta taviz vermeden yoluna devam ederse gücünü kaybetmez daha da arttırır. Her şeyin küresel, dijital, teknolojik mecralara evrildiği dönemde insanın sosyal çevresiyle hala merkezde tutan sahiciliğin son kalesidir. Bir insanın ölümünü trajedi, 1 milyon insanın ölümünü istatistik gören zihniyette siz anlayışını ortaya koyabilirsiniz.
İftiranın kumpasla, çarpıtmanın kötü niyetle, sinsiliğin çıkarcılıkla karıştığı mecraları zapturapt altına alacak olan yine sizin gayretinizdir. Gücü insan olan, malzemesi, muhatabı insan olan Anadolu basınımız kendini bu doğrultuda ne kadar geliştirirse geleceğine o derece güvenle bakabilir. Medyamızın yüz akları, tüm değerleri tarihi, kültürü ile milleti aşağılayan mankurtlar değil bu millete hizmet etmeyi en büyük şeref kabul edenlerdir.
Bunları söylerken ülkemizde geçmişte iki asrı bulan, basın hayatında aşağı yukarı hep aynı başlıkla gündeme getiren başlıkları da ifade etmiş oluyorum. Maşeri vicdan yerine belli çıkar çevrelerin aparatı olmakla itham edilen basın vardır. Avrupa ve Amerika'daki basının ortaya çıkış ve gelişme süreciyle bizdeki serencamı açısındaki keskin fark açıkça görülmektedir. Çanakkale Savaşı, Kıbrıs çıkarması, İstiklal Harbi, terörle mücadele, 15 Temmuz'da basının gösterdiği onurlu yaklaşım tarihe şanla şerefle kaydedilmiştir.
27 Mayıs, Yassıada yargılamaları, 12 Eylül, 28 Şubat gibi günlerde darbecinin yanında saf tutanlar milli hafızamızın kara kaplı defterine mimlenerek işlenmiştir. Milletimiz darbecilere, onların yaptıkları işlere kılıf bulmaya çalışanları unutmadı, unutmayacak. Ülkesi, halkı, mesleğinin itibarı için mücadele eden gazetecileri bu millet asla unutmadı ve unutmayacak.
Türkiye'nin son iki asrı sadece basın değil her alanda arayışlarla, keskin yol ayrımlarıyla geçmiştir. Batının sömürgecilik, sanayileşme yoluyla oluşturduğu maddi üstünlük karşısında elimizdeki son vatan toprağı Anadolu'nun dahi tehlikeye girdiği dönemler yaşadık. Maruz kaldığımız saldırılarla asla rahat bırakılmadık. Topraklarımıza sahip olamayanlar ruhumuzu işgal etmek, dışarıdan ve içeriden nice yollara, yöntemlere başvurdular. Tek parti faşizmi, darbeler, vesayet, siyasi, sosyal ve ekonomik krizler bu zorlu mücadeleler farklı dönemdeki tezahürleridir.
Bizi yeniden yapılanan küresel siyasi ve ekonomik düzenden dışlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Ama bu defa farklı bir Türkiye ile karşı karşıya kaldılar. Artık siyaset, ekonomi, dış politika, sosyal dinamiklerini diledikleri gibi yönlendirecekleri bir Türkiye olduğunu gördüler. Bölgesinde hem sahadaki varlığı, masadaki gücü ile söz sahibi bir Türkiye olduğunu yaşayarak kabullendiler.
Haksızlıklara, adaletsizliklere, riyakarlıklara meydan okuyan mazlumların ve mağdurların gözü Türkiye olduğunu fark ettiler. Bununla kalmayıp evlatlarına 2053, 2071'i hedef gösteren vizyon sahibi bir Türkiye'nin yükselişini seyrediyoruz. Daha düne kadar 3-5 gün sonrasını göremeyen bir Türkiye'den böyle bir ufka sahip Türkiye'ye ulaşmanın anlamını en iyi sizler bilirsiniz.
Ekonomisi birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla yerle yeksan olan, siyaseti birkaç ihtiraslı aktörle kaosa sürüklenebilen, güvenliği üç beş teröristle tehlikeye düşürülebilen, ticareti hacimsiz velhasıl her tarafı lime lime dökülen Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar elbette hala mevcut."
"ESKİ TÜRKİYE'Yİ HORTLATMAK İSTEYENLER..."
Hamdolsun, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu tuzakların tamamını bozduk. Ülkemizi 2023 hedefleri rayında tutarak vaktimizi ve enerjimizi heba etme girişimlerini boşa çıkardık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş gibi önemi ve anlamı ileride çok daha iyi anlaşılacak olan tarihi yönetim reformunu harekete geçirdik. Defalarca sergilenen oyunların artık işe yaramadığı bir Türkiye gerçeğini kabul etmek istemeyenlerin gizli ve açık taktiklerini bir bir ifşa ettik.
Kendi toplumlarının güvenliği ve refahı dışında hiçbir şeyi umursamayanların özlemi dönüş dolaşıp kendilerini vuracağı bumeranga dönüştü. Her yeni sınamada kendilerini gelişmiş olan nitelendirenlerin aslında ne kadar zayıf oldukları anlaşıldı. Türkiye olarak bu sınamalar karşısında farkımızı ortaya koydukça hesaplar yeniden yapılmaya başlandı.
Ülkemizi küresel sistemin yeniden yapılanmasının dışına itmek için kıvrananların son umudu 2023'de eski Türkiye'yi yeniden hortlatmaktır. İnşallah bu defa da başaramayacaklardır. Milletimiz uzunca bir mücadelenin ardından döktüğü alın teri ve gerektiğinde feda etmekten çekinmediği bu fırsatı kaçırmamakta azim ve kararlılığa sahiptir.
Bu mesele ne Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesidir, ne parti meselesi ne başka bir kısır hesap meselesidir. 2023 Türkiye'nin ve Türk milletinin yeniden şahlanışının sembolüdür. 2071 özellikle Anadolu'nun ebedi vatanımız olduğu gerçeğini bir kez daha ilanımız olarak ortaya koyduğumuz bir yıl olacaktır. 2053 sahip olduğumuz tarihi mirasımıza sahip çıkmamızın iradesidir.
Bu hedeflere ve vizyonlara sahip çıkmak da ülkemizdeki her vatandaş, kurum, kuruluşumuzun en başta gelen sorumluluğudur. Dünyanın terör, göç, iklim değişikliği, kıtlık, yeni nesil teknolojiler gibi çok grift meselelerle uğraştığı dönemde hiç kimsenin bizi kendi iç meselelerimizin içine gömmesine izin vermeyiz.
Geçtiğimiz 19 yılda 81 vilayetimizin tamamını eğitim, sağlık, ulaşım, sağlık, enerji spor alanında çok iyi bir altyapıya kavuşturduk. Gençliğimizin heyecanı, kabiliyeti, azmi, kabiliyeti gözlerinden okunuyor. Altyapı üzerinde asıl büyük sıçramayı yapabileceğimiz bir döneme girdik.
Bu imkanı en iyi şekilde değerlendirebilmek için istikrar ve güven ikliminden taviz vermemiz gerekiyor. İnşallah Mersin'de Cuma günü yine gençlerimizle beraber olacağız. Milletimiz için hiçbir hayalleri, projeleri olmayanların ideolojik saplantıları ve kişisel hırsları uğruna bu güzel tabloyu tersine çevirmesine izin veremeyiz. Kazanımlarımıza sahip çıkacağımız siyasi ve sosyal zeminden taviz vermemeliyiz. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılarak geleceğimizin inşasına yöneltmeliyiz. İnşallah nükleer santralimizi Cuma günü yerinde ziyaret edeceğiz.
Medya kuruluşlarımıza ve medya mensuplarımıza bu tarihi süreçte önemli görevler düşüyor. Milletimize hakikatleri göstererek Türkiye'nin bu hayati sınamadan güçlü çıkmamıza katkı sağlayacağımıza inanıyorum."