2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiye’si | ‘Korunacak değil, kurulacak bir demokrasi’

Yayın tarihi: 14 Şubat 2020 Cuma 12:06 pm - Güncelleme: 14 Şubat 2020 Cuma 2:30 pm

DİSK 16. Olağan Genel Kurulu DİSK korosu ile başladı. “2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiye’si” sloganıyla yapılan genel kurul DİSK Çok Sesli Korosunun dinletisiyle başladı.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 16. Olağan Genel Kurulu, İstanbul Haliç Kongre Merkezinde başladı. ‘Birlik, dayanışma ve mücadele ruhuyla 2020’lerin DİSK’i ve Emeğin Türkiyesi için’ bir araya gelen konfederasyon olağan genel kurulunu bugün tamamlayacak. Kongreye, DİSK’e bağlı sendika yöneticilerin yanı sıra, 45 ülkeden sendika temsilcileri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP milletvekilleri, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Türk-İş İstanbul Bölge Başkanı Adnan Uyar katıldı.

KILIÇDAROĞLU KURULU SELAMLADI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DİSK’in 16. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda konuştu. Kılıçdaroğlu ‘İşi bilenler devleti yönetebilir’ dedi ve ekledi: Siz bu ülkede ayakkabı kutusunda rüşvet alan insanı Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etmek üzere bir başka ülkeye büyükelçi olarak gönderirseniz o ülkede sorun var demektir.

‘BÜTÜN İŞÇİLER BİRLEŞİN SÖZÜ GÜNCELLENMELİ’

Genel Kurul’da konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, dünyada giderek otoriter rejimlerin giderek güç kazandığı bir ortam oluştuğunu söyledi. Eskiden sınıf mücadelesi için söylenen, “Dünyanın bütün işçileri, birleşin” sözünün otoriter rejimlere karşı artık güncellenmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu sözün “Dünyanın bütün demokratları birleşin” olarak güncellendiğini söyledi. Türkiye’nin artık gerçek anlamda bir demokrasi getirilmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, üçüncü sınıf demokrasinin reddedilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Bunu aşmak için 4 ayaklı bir strateji uygulamalıyız. Türkiye’ye gerçek anlamda bir demokrasi getirmek zorundayız. Üçüncü sınıf bir demokrasiyi kabul etmemeliyiz. Bizim ülkemizin insanı neden baskıcı bir yönetim ediyor. Baskıcı bir yönetime karşı çıkmanın yolu demokrasiye sahip çıkmaktır. Uygar ülkelerin demokrasi standartları neyse aynı standartların bizim ülkemizde de olması lazım.

İkinci ayağı üreten Türkiye’dir. Eğer bağımsız Türkiye diye bağırıyorsanız ekonomik bağımsızlık da bunun olmazsa olmazıdır. Bugün Türkiye üretim sürecinden koparılan bir Türkiye’dir. Tarımda güçlü olması gereken Türkiye neredeyse bütün tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline gelmiştir. Yoksulluğu aşmak ve işsizliği çözmeye değil bunu siyaset malzemesi olarak kullanan ve bir lütuf ekonomisi kurmaya çalışan bir siyasal anlayış var. Üçüncü ayak güçlü bir sosyal devlet kuramazsanız o memlekette huzuru sağlayamazsınız. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı işsizlik dolayısıyla kimsenin kendini yakmadığı bir Türkiye’den bahsediyorum. Güçlü bir sosyal devletin en temel ayağı anayasası 102 sayılı sosyal güvenliğin asgari normları sözleşmesidir. Bunları istemek zorundasınız. Dördüncü önemli nokta ise sürdürülebilirliktir. Bütün bunlar aynı zamanda Cumhuriyetin kurucu değerleridir.”

DİSK KOROSU SAHNE ALDI

“2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiye’si” sloganıyla yapılan genel kurul DİSK Çok Sesli Korosunun dinletisiyle başladı. Daha sonra DİSK’in tarihini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Coşkulu geçen kongrede sık sık “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.

ÇERKEZOĞLU, ALKIŞLARLA KARŞILANDI

Mevcut Genel Başkan ve 16. Genel Kurul Başkan Adayı Arzu Çerkezoğlu, salona alkışlarla, ‘İnadına sendika, inadına DİSK’ sloganlarıyla girdi.

“BU CEBERUT ANLAYIŞA KARŞI DİRENMEMİZ GEREKİYOR”

DİSK tarihini anlatan sinevizyon gösterisinin ardından DİSK Genel Sekreteri Cafer Konca’nın konuşması ile açıldı.

İlk konuşmayı yapan DİSK Genel Sekreteri Cafer Konca, “İşçilerin kazanımlarının yok edildiği, açlığın arttığı, adalet mekanizmalarının tıkandığı bir süreçle karşı karşıyayız. Bu ceberut anlayışa karşı direnmemiz gerekiyor. Demokrasi, barış ve insanlık için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan Türkiye işçi sınıfı ve onun müttefikleridir” dedi.

“ÇELİŞKİ DAHA DA BELİRGİNLEŞTİ”

Kapitalist sistemin tarihin en derin krizlerinden birini yaşadığını belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Emekle sermaye arasındaki çelişki her zamankinden daha belirgin. Savaşların arttığı, göçmenliğin bir insanlık krizi haline geldiği zamanda yaşıyoruz. Ekolojik felaketler yer küreyi yok etmek üzere. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, doğal gaz faturasının 350 liradan daha az gelmediği bir ülkede yaşıyoruz. Eşitsizlik, sömürü ve ayrımcılığın arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Tek adamın 80 milyonun kaderine hükmetmeye çalıştığı ülkemizde emeğimize, memleketimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için toplandık. Başka alternatif yok diyenlere karşı toplandık” dedi.

SORUNLAR GİDEREK ARTIYOR

İşçi sınıfının haklarını alamadığı bir ülkede eşitlikten ve demokrasiden söz edilemeyeceğini dile getiren Çerkezoğlu, şöyle devam etti:

“Eşitlik, özgürlük, adalet gibi toplumsal koşulları yaratacak olan işçi sınıfıdır. Bugün sadece gurur duyduğumuz geçmişimizle yetinmek için değil ileri adımlar atmak için buradayız. Tüm sendikalarımız, bütün DİSK’liler olarak emeğin Türkiye’si derken ortak akıl ve iradeyle buradayız. 40 yıl önce neoliberalizm eğer haklarınızdan, iş güvencesinden vazgeçerseniz kamusal hizmetler özelleştirilirse ülke kalkınacak sizlerin yaşam koşulları büyüyecek dedi. Ama sonu hiç böyle olmadı. Devlet haklarımızı engellemek üzere devasa bir aygıt haline dönüşmüş durumda. Geçmediğimiz köprüler gitmediğimiz hastaneler için bir avuç sermayedara para ödüyoruz. Her 4 gençten biri her 3 kadından biri işsiz. İşsizlik artık geleceği tehdit eder durumda. İşsizlik Fonu işveren fonuna dönüştü. Dünyanın en adaletsiz vergi sistemi Türkiye’de. Her gün 5 arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Çalışma saatlerimiz giderek daha fazla uzuyor. Sendikalı olmak işten çıkarılmak demek. Toplu sözleşme hakkımız yüzde 7’lerle sınırlı, grev hakkımız fiilen yasaklanmış durumda. Sokakta mahkemede hak aramak imkansız hale geliyor. Bu yasakları övüne övüne anlatan bir tek adam tarafından yönetiliyoruz. Ülkeyi yönetenler kendi yarattıkları bu krizin ücretleri düşürerek, kazanılmış hakları gasbederek bizlere yüklemeye çalışıyor. Tarımı, üretimi bitireceksiniz, ülkeyi bu hale getireceksiniz, emeklilik hakkımızı gasbedip emekliyi yük EYT’liyi düşman ilan edeceksiniz. Öyle yağma yok. Bu yağma düzeninde göz konulan sadece işçinin hakkı değil, doğamız, kentlerimiz, tarihimizdir.”

KORUNACAK DEĞİL KURULACAK BİR DEMOKRASİ

“Halkın iradesine kayyumlar atanan, siyasi parti temscilerinin gazetecilerin hapiste olduğu ülkede bugün sınıf mücadelesi ve demokrasi mücadelesi vermeye devam ediyoruz” diyen Çerkezoğlu şöyle devam etti:

“Demokrasi olmadan emeğin hakları olmaz, emeğin hakları olmadan demokrasi olmaz. Bizler ekmek mücadelesinin bir parçası olarak demokrasi mücadelesi yürütürken korunacak bir demokrasiden değil kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz. Bu baskıları ortadan kaldıracak olan işçi sınıfıdır. Bunun için ilk görevimiz örgütlenmektir. Kadın ve genç işçileri mücadelenin ön safhasına katmak, mülteci işçileri örgütlemektir. İnsanca yaşayabilmek için, geleceğe umutla bakabilmek için yeniden kuruluşa ihtiyacımızı var. Sömürüye karşı emeğin haklarını korumak için, insan onuruna yaraşır bir ücret, kamusal sosyal güvenlik, bütün güvencesiz çalışma biçiminin ortadan kaldırmak, kadınların bulunduğu her alanda eşitsizliği ortadan kaldırmak için, Kürt sorunun çözümü için, laiklik için, yani emeğin Türkiyesi için omuz omuza yürüyeceğiz.”

İMAMOĞLU: ÖRGÜTLÜ İŞÇİ TOPLUMSAL BÜTÜNLÜĞÜN ÇİMENTOSU

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da işsizliğe vurgu yaparak, “Büyük komplolara veya dış güç gibi teorilere ihtiyaç yok. Herkesin iş bulma mücadelesiyle karşı karşıyayız” dedi.

DİSK’in toplumsal barışta da rol oynadığını dile getiren İmamoğlu şöyle konuştu:

“Örgütlü işçilerin aynı zamanda toplumsal bütünlüğünün de çimentosu olduğuna inanıyorum. Sosyal barışın da güvencesi olduğunu biliyorum. Ekonomik gelişmenin doğru ve adaletli büyümenin de garantisi olduğunun altını çizmek gerekir. Bu manada demokrasinin, özgürlüğün hepimizin arzu ettiği su gibi hava gibi bu kavramların da karşılık bulduğu bir genel kurul olmasını diliyorum. Toplu iş sözleşmelerinde hem iş veren hem işçi haklarında birlikte hareket ettik. Bundan sonra da birlikte hareket etmeye el birliği ile çalışmaya kararlı bir belediye başkanıyım. Çünkü bir belediye başkanı olarak itibarımın benimle çalışan işçinin mutluluğuna bağlı olduğunun farkındayım.”

TEMELLİ: BU ZİHNİYETTEN KURTULMALIYIZ

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de yaptığı konuşmada HDP’li belediyelere atanan kayyımların icraatlarına değindi. Kayyımların atandıkları belediyede yaptıkları ilk işin işten çıkarmalar olduğunu ifade eden Temelli, “Bu düzeni ayakta tutmanın yolu, şiddet savaş, kürt düşmanlığı ve kayyum rejimi olarak görülüyor. Bu kayyumcu zihniyetten hep birlikte kurtulmalıyız” ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanlığı Külliyesi için ayrılan bütçe ve yapılan harcamaların kamuoyunun ödediği vergilerden karşılandığını hatırlatan Temelli, işsizlik ve çocuk işçi sayısına da dikkat çekerek şöyle konuştu, “Bugün Türkiye’de 2 milyon çocuk işçi var. Çocukların eğitim alması gerekirken bu ülkenin 2 milyon çocuğu çırak adı altında çalışmak zorunda bırakılmıştır. 4+4+4 eğitim sistemi çocuk işçiliğini genelleştirirken bir yandan da çocuk evlilikleri ile topluma başka bir zulmü de dayatmaya devam etmiştir. Asgari ücreti ortalama ücrete çevirerek sömürüyü yaygınlaştıran bu sistem aslında hepimizi yoksullaştırmıştır. Her şeye her gün yeni bir vergi ve vergi zammı geliyor. Bütün bu zamlar aslında yandaşlara daha fazla fon bulmak için yapılıyor. Şimdi de toplumu daha fazla borç girdabına sürükleyecek yasaları getiriyorlar. Bu zihniyetten hep birlikte kurtulmalıyız.”

DİSK ONUR ÖDÜLLERİ VERİLDİ

Kongrede emeğin ve halkın çıkarına bilim üreten Korkut Borotav’a, eski kuşak DİSK’liler adına Nurettin Çavdarlıgil’e emeğin barışın akademisyenleri adına Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu’na, sınıf hareketinin hukukçuları adına Alp Selek’e, İstanbul Barosu Eski Başkanı Turgut Kazan’a, DİSK hukukçularını temsilen Ercüment Tahiroğlu’na DİSK Onur Ödülleri verildi. Kongreye katılamayan Borotav mesaj yolladı.