İsmail Saymaz bugün yayınlanan yazısında Belediyeler üzerinden yapılan insan kaçakçılığının ayrıntılarına değindi. Saymaz yazısında, "Malatya Yeşilyurt'un yanı sıra Van'da Tuşba, Elazığ'da Baskil, Arıcak ve Akçakiraz ilçeleri de kaçakçılıkta köprü işlevi gördü" ifadelerini kullandı.

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bugünkü yazısında Malatya Yeşilyurt Belediyesi'nde yaşanan olayın bir benzerinin yaşandığı Elazığ Akçakiraz Belediyesi'nin başkanı ile görüştü. Saymaz yazsısında şu ifadelere yer verdi, "Kaçakçılar belediyeyle ilişkiye geçerek, yurt dışındaki şirket veya kurumla ortak proje geliştireceklerini ve yurt dışı gezisi düzenleyeceklerini kaydediyor. Belediye üzerinden hizmet damgalı pasaport çıkarılıyor. Listeye kimi belediye yöneticileri ekleniyor. Kaçaklar Almanya'ya ayak basarken, belediyeciler de bu vesileyle kıyak tatile çıkarılıyor" Saymaz yazsında insan kaçakçılığı operasyonunun başında eski Bingöl Servi Belediye Başkanı Ali Ayrancı'nın olduğu yönündeki iddialara yer verdi.  AKP'den milletvekili aday adayı olan Ayrancı, iddiaları reddetti. Saymaz yazısında, "İktidarın 19 yıllık sahte cennetinin sıvası dökülüyor. Afganistan, Pakistan,Bangladeş, Irak ve Suriyeli göçmenlerin sığınağına dönen Türkiye, kendi vatandaşlarının kaçmaya çalıştığı bir ülke halini aldı" iddialarına yer verdi. Saymaz'ın yazısı şöyle:  – Almanya'ya 48 kişiyi göndermişsiniz. Bir dostun hatırına böyle bir şey yaptık. Yarısında pürüz çıktı. 20 kişi filan gitti. – Gidenler döndü mü? Üçü geri geldi. – Projeyi kim getirdi? Almanya'da yaşayan Elazığlı bir hemşehrimiz. Buralar dar bir alan, kapalı bir alan. 2-3 üniversitemiz, organize sanayimiz yok. Vatandaş işsiz güçsüz… Dedik buradan giderler, iş güç sahibi olurlar. Bana makul geldi. Burada Türkiye Cumhuriyeti'ne yük olacak insanlar gidiyor. Euro, altın ve dolar gönderiyor. Annesini babasını rahatlatıyor. Bir şeyin kârı zararından fazlaysa doğrudur, helaldir, hoştur. O mantıkla baktım. – Gidenleri tanıyor musunuz? Üçünü tanıyorum. – Hepsi Akçakirazlı mı? Elazığlı. İlçemizden iki kişi var. – Yani siz çalışmaları için izin verdiniz. Evet. Bu insanlar gidecek, gezecek, imkanı olursa çalışacak. Sonradan duyduk ki bu iş bir sektör ve meslek grubu haline gelmiş. Üç dört defa daha böyle teklif geldi. Gündemimize almadık. – Dönmeyeceklerini biliyor muydunuz? Bunlar bize dedi ki: “Gideceğiz, alanı göreceğiz, Güzel bir alan çalışmasından sonra gidebilirsek gideceğiz.” Yani gelecekler, anne babalarından izin alacaklar. Benim yardımcım ve meclis üyem de gitti. Onlar da belki gelmeyebilirdi. – Nasıl gittiler? Uçakla. Aynı otelde kalmışlar. Vahşi depolamayı ve çöp arıtma tesisini gezdirmişler. – Bu dernek nerede? Bilmiyorum. – Ama protokol yapmışsınız. Yaptık ama kimdir, nedir, necidir; çok içinde değilim. – Elazığ'da mı? Yok, Almanya'da. – Hemşehrinizle sonradan konuşabildiniz mi? Konuştum. “Otelden kaçtılar” dedi. Ben daha üzerine düşmedim. – İki görevliniz anlamamış mı? Anlamamışlar. Bizimkiler birkaç gün uzattılar. Eş dost akrabaları gezeceğiz demişler. Son iki üç gün onlardan ayrılmışlar. – Sizi aradılar mı? Yok. “Pasaportların hepsi geri gelecek” dediler, gelmedi. – Listeyi kim yapmıştı? Ben hiç karışmadım. – Gidenleri görmediniz mi? Görmedim. – Listeyi kim yaptı? Almanya'daki hemşehriniz mi? Evet. – Bu kişiye çok güvenmediniz mi? Diyorum ya işte, öyle bir süreçti, bir anda böyle geldi, bir haftalık bir görüşmeydi, yoğunluktan geldi geçti. – Belediye kasasına bir şey girdi mi? Evet, bir araç aldılar. – Ne aldılar? Bir kamyon. – Fiyatı ne kadar? 100 bin TL. – Yeni mi? İkinci el, canım. – Siz aslında kamyon karşılığında izin verdiniz. Bana da cazip geldi. Nasıl olsa benim personelim de gidecek. Fakat sektör haline gelmiş." İsmail Saymaz'ın yazısının tamamını okumak için tıklayın.
Muhabir: Barış Önal