Hakkında yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında 4 gündür gözaltında tutulan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'Kent Uzlaşısı' soruşturması kapsamında ifadesi alındı. 

Polisler Şişli Belediyesi'ne girdi, katlarda inceleme yapıyor Polisler Şişli Belediyesi'ne girdi, katlarda inceleme yapıyor

İfade kapsamında Ekrem İmamoğlu'na ehliyeti, pasaportu ve yanı sıra yurt dışına legal veya 'illegal' yollardan çıkıp çıkmadığı soruldu. İmamoğlu bu soruya, "B sınıfı ehliyetim vardır. Pasaportum vardır. Yurt dışına defalarca legal çıkışlarım vardır. “İllegal yollardan çıktınız mı sorusunu” 16 milyon İstanbullunun belediye başkanına sorulmasını en üst seviyede ahlaksızlık ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum" şeklinde yanıt verdi.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ AŞIĞI BİRİSİYİM"

İmamoğlu'nun "Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?" sorusuna yanıtı ise şöyle oldu: 
"Türkiye Cumhuriyet Devleti ve Milleti aşığı bir kişiyim. Öyle bir ailede doğdum büyüdüm ben hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışmam. Çünkü her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Ama bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu soruyu de yukarıdaki soru gibi ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum."

"YA YSK GÖREVİNİ YAPMAMIŞTIR YA DA YÜRÜTÜLEN SORUTURMALAR HAKKANİYETLİ DEĞİLDİR"

İmamoğlu'na 'Kent Uzlaşısı' sorusuna, 2022 yılında tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılında ki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken AK partinin İstanbul ‘da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreci ile meclis üyelerinin bahsi geçen ve terör örgütü olduğu ifade edilerek örgüte üyelik suçlarından yasal işlem başlatıldı. Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya YSK görevini yapmamıştır. Ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta işlem yapılan insanların içinde Devlet memuru dahi vardır. Konu ile ilgili bilgim bu kadardır. Kent Uzlaşısı bana değil şu anda Türkiye’nin mevcut siyasi gündeminde hükümetli yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM parti yöneticilerine sorulmalıdır" yanıtını verdi.

"HAYATIMI TEHDİT ALTINDA TUTAN KİŞİLER HAKKINDA HUKUKİ HAKLARIMI ARAYACAĞIM"

İmamoğlu, terör suçlarından adli sicil kaydı olan kişilerle telefon görüşmesi olduğuna yönelik suçlamaya ise şu yanıtı verdi:

"Bu soruyu soran savcılara tavsiyem odur ki bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin belli olduğu bir detaya sahipseler Türkiye’de ki GSM operatör firmalara bir uyarıda bulunarak bu kişiler birini aradığında 'Terör örgütü üyesi sizi arıyor' şeklinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır. Yine ifade edeyim ki, bu kadar önemli siyasi bir kişiliği, bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa çok kereler bir kısım terör örgütü tarafından ölüm tehdidi dahil almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemeleri bu soruşturma kapsamında dile getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında suç duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim. Her vatandaşı koruma görevi devleti aittir. Ama takdir edilmelidir ki dünyanın en büyük şehirlerinden birini yöneten Ekrem İMAMOĞLU’na bu kasıtlı davranışı gösteren ve hayatımı tehdit altında tutan kişiler hakkında en üst seviyede kararlı bir şekilde hukuki haklarımı arayacağımı belirtmek isterim."

"MİLLETİMİZİN VİCDANI GEREKEN CEVABI SANDIKTA VERECEKTİR"

Tanık ifadelerini reddeden İmamoğlu ifadesine ek olarak şunları söyledi:

19 Mart 2025 sabah saat 06:00 itibari ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına yüzlerce çok sevdiğim polisimizi yığarak güneş doğmadan yasaya uygun olmayan bir şekilde göz altına alınma girişimi metodunu tümüyle kınıyorum. İfade etmeliyim ki işlemi yürüten polislerin nezaket dışında hiçbir davranışı da olmamıştır. Ancak bu talimatı veren kişi ve şürekası Türkiye’ye çok büyük bir bedel ödetmiştir. 4 gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan uydurma sorularla dolu en güçlü dayanağını gizli tanıkları bağlamış göz altına 3-5 gün kala Masak raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır. Bu süreç Türkiye’nin itibarını zedelemiştir. Hukuk ve Adalet duygularını vatandaş nezdinde yerle bir etmiştir. Ekonomisini alt üst etmiştir. Gençlerin umudunu perişan etmiştir. Elbette bu süreci yöneten insanlar ve yöneticisinin, yüce yaradan huzurunda hem de bu dünyada hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır. Aynı kişi ve şürekası yine bir başka Ramazan ayında 2019 da 6 Mayısta gözünü kırpmadan kul hakkı yiyerek Milletin iradesini gasp etmiştir. 2025 yılına geldiğimizde aradan 6 yıl geçmesine rağmen yediği demokrasi tokadının şiddetini anlayamamış hala bel atı oyunlarla mert olmayan anlayışı ile milletin iradesini gasp etmeye kul hakkı yemeye devam etmektedir. Milletimiz bunu görmektedir. Milletimizin vicdanı adaleti gereken cevabı mutlaka sandıkta verecektir.

"DÜNDEN BUGÜNE MİLLETİMİZİN GÜCÜNÜ MİLYON KAT FAZLA HİSSEDİYORUM"

Gözaltına alınmadan oluşturulan, uydurma altı soruşturma 30 yıla yakın hapis cezası istemi iptal edilen 31 yıllık diploma sadece göz altından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma tebliğ edilen soruşturma. Ben ülkemiz için büyük tehdit haline gelen sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım. Dünden bu günü milyon kat milletimizin gücünü arkamda daha fazla hissediyorum.

"CESARETİMİN TARİFİNİ DAHİ YAPAMAM"

Cesaretimin tarifini dahi yapamam. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten Ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır. Aksi taktirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır. Bu gün vermiş olduğum ifade de görüyorum ki beni ve arkadaşlarımı akla hayale gelmeyecek suçlama ve iftiralarla bir yol tercihi yapılmaktadır. Ben Anadolu’nun bağrından çıkmış devletinin birlik ve bütünlüğüne bağlı, Trabzon’un 40 haneli bir köyünde doğmuş, bir çocuğun İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını sağlayan Cumhuriyete olan bağlılığını her koşulda ifade eden Atatürk’ün emaneti Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir prensibini kamu hizmetinde asla –unutmayan demokrasi aşığı bir kişi olarak bu süreci önüme koyan herkesi en üst seviyede kınıyor, hakkımı ömrüm boyunca hukuki yollardan arayacağımı beyan ediyorum. Hak yemem, Hakkımı da yedirmeme prensibimi milletimiz çok iyi bilir. Milletimiz de hak yiyeni sevmez, hakkını yedirmeyeni sever. Bu prensiple milletimizin bu gün itibari ile sorumluluk alarak hak mücadelesini en üst seviyede vereceğine olan inancımla ifade ediyorum ki Milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrında ki duvarlara çarpıp geri dönecektir."

Kaynak: HABER MERKEZİ