Ekrem İmamoğlu’ndan çocuklara ve gençlere büyük jest

Yayın tarihi: 28 Şubat 2019 Perşembe 8:59 am - Güncelleme: 28 Şubat 2019 Perşembe 9:53 am
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un temel sorunlarına dair plan ve projelerini açıkladı. “İstanbullunun gıdaya, ulaşıma, eğitime ve suya harcadığı parayı azaltacağız” diyen İmamoğlu, “Çocuklar 12 yaşına kadar toplu taşıma araçlarına ücretsiz binecek. Öğrencilerin 85 lira olan kartını 50 liraya indirdik. Resmi, dini ve milli bayramlarda toplu taşıma tüm halkımıza ücretsiz olacak. 25 yaşın altındaki tüm gençler toplu taşımadan yüzde 40 indirimli faydalanacak” ifadesini kullandı.

Ekrem İmamoğlu: Kriz var hanımlar, beyler. Derin kriz. Can yakıcı, yuva yıkıcı kriz. “Beka sorunu” diye İstanbulluyu boş yere uyutmaya çalışmayın. Şapka düştü, kel göründü. Mızrak çuvala sığmıyor. İstanbullu her şeyin çok, ama, çok farkında.

Sözlerine “Bugün itibariyle 31 Mart seçimlerine sadece 31 gün kaldı. 31 gün sonra önemli bir karar vereceğiz. Sadece oy verenler açısından değil, onların aileleri, hane ekonomileri, çocukları ve hatta doğmamış çocuk ve torunları için bile önemli bir karar. Türkiye için önemli bir karar…” diye başlayan Ekrem İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi;

“31 MART ANLAMLIDIR”
“Bu karar ile sadece bir yöneticiye ve o yönetici ile işbaşı yapacak kadrolara karar vermeyeceğiz. Dünyanın en önemli kentlerinden biri olan İstanbul’un yakın geleceğine, nasıl bir kentte yaşayıp, nasıl bir hayatı paylaşacağımıza, ailelerimizin nasıl bir çevrede yaşayacağına karar vereceğiz. İstanbul Türkiye’nin gelişmesinin ana gücüdür. Türkiye’nin ekonomi, inovasyon, kültür, sanat ve yaratıcılık alanlarındaki küresel iddiasının, dünyayla rekabetinin temelidir.
İstanbul’un kapasitesinin ve potansiyelinin heba edilmesi, Türkiye’nin global rekabette sınıf düşmesi demektir. O nedenle, 31 Mart yerel seçimi anlamlıdır.”

“BEKA SORUNU DİYE…”
“Son zamanlarda bu seçimlerle ilgili pek çok iddia atıldı ortaya. Dendi ki, bu seçimler Türkiye için ‘Beka seçimleridir.’ Haftalardır sokakta, pazarda, iş yerlerinde, kampüslerde İstanbullularla konuşuyorum.

Onlara bu seçimin anlamını soruyorum. Sizlere zengininden fakirine, gencinden yaşlısına, işsizinden işverenine, sanatçısından sporcusuna, kadınından erkeğine İstanbullunun bu seçimi nasıl gördüğünü söyleyim.”

“İSTANBUL’UN ÜÇ ÖNEMLİ SORUNU VAR: EKONOMİ”
“İstanbullu için bu seçimin üç anlamı var:
1. Ekonomi, 2. Ekonomi 3. Ekonomi Sokağa çıkın siz de göreceksiniz. Çarşıda pazarda insanlarla konuşun, ekonomik çöküşün derinliğini, insafsızlığını siz de anlayacaksınız. Ekonomi gerçekten kötü. İstanbullu burnundan soluyor. İstanbullunun mutfağını ateş almış. Siyasetten nemalanan küçük bir azınlık dışında gelecek korkusu tüm İstanbul’u sarmış. İşsizlik almış başını gidiyor. Umutsuzluk 7 tepenin dışına taşmış.”

“SON ÇEYREK YÜZYILDIR…”
“Bu muhteşem şehirdeki hayat epeyce bir süredir akıl, sağduyu ve uzlaşmayı reddeden bir yönetim anlayışı ile tam bir kaosa çevrildi. İstanbul’un nereye gittiğini bilen var mı? Son çeyrek yüzyıldır İstanbul’u yöneten herhangi bir liderden İstanbul’un gelecek vizyonunu, nasıl bir nüfusa doğru gittiğimize ilişkin herhangi bir tahmini, planlamayı, hazırlığı duydunuz mu? Son yıllarda şehri yönetenler, İstanbullunun gerçek sorunlarına çözüm üretmeyi unutup, 18nci yüzyılda kalmış “Çılgın proje”ci yaklaşımlarla propaganda kampanyaları yaptılar. Ormanları, su havzaları yok edilmiş, Deprem toplanma alanlarına rezidanslar dikilmiş. Daha deprem olmadan insanların evlerinin “bir gece ansızın” başlarına yıkıldığı, trafikte saatlerin, ömürlerin tüketildiği, insanların yüzünün gülmediği. Kimi mahallelerinde kalpleri acıtacak bir yoksulluğun yaşandığı. En küçük bir yağmurda evlerin su bastığı, insanların sele kapılıp can verdiği,
Trafiğin saatlerce kilitlenip ömür törpüsüne dönüştüğü bu şehir, bu insanlar… bunu hakkediyor mu? Aşkınız bu mu? Sevdanız bu mu? “Gönül işi” belediyecilik dediğiniz bu mu Allah aşkına? Hiçbir demokratik ülkede olmayacak kadar dengesini bozduğunuz, tam beyin yıkama şebekesine çevirdiğiniz medyanız ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın.”

“KRİZ VAR HANIMLAR BEYLER KRİZ”
“Kriz var hanımlar, beyler! Derin kriz! Can yakıcı, yuva yıkıcı kriz! “Beka sorunu” diye İstanbulluyu boş yere uyutmaya çalışmayın. Şapka düştü, kel göründü! Mızrak çuvala sığmıyor. İstanbullu her şeyin çok, ama, çok farkında.