İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Erdoğan'ın Hatay sözlerine tepki göstererek, "Yöneticiler depremzedelere bile 'oy ver hizmet al' diyecek kadar kibre kapılmış durumda. Devlet yöneticiliği, devlet terbiyesi, demokrasi, hukuk bütün bunlar milli iradeyi hiçe saymaya kalkarsa vatandaşın da yapacağı bellidir" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa 1. Bölge Dere Islahı ve Bakım Onarım Açılış Töreni'nde konuştu. İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Bugün sabah erken saatlerden itibaren sahadayız ve adil bir şehir var etme konusundaki kararlılığımızı en üst seviyeye taşımak adına neler yaptık, neler yapmamız gerekir yolculuğunu tarifleyen bir sunum gerçekleştirdim."
"İstanbul'un bu dönemini çok iddialı bir dönem olarak görüyoruz. Çokça iş yaptık, bunun mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum."
"5 YILDIR HALKA AİT OLAN KAYNAKLARIN ÇAR ÇUR EDİLMESİNE İZİN VERMEDİK"
"İstanbul'da beş yıldır aslında büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Şehrin gündeminin değiştiğini ifade edebilirim. Dikkat edin bazı şeyleri artık konuşmuyoruz; mesela yapılaşmaya açılan yeşil alanlardan İBB nezdinde beş yıldır bahsetmiyoruz. Kişiye özel imar düzenlemelerini konuşmuyoruz, belediye bütçesiyle yapılan israfı, yolsuzlukları konuşmuyoruz. Kamu kaynaklarının belirli kişi, dernek veya kendilerine yakın kurumlarla vakıflara aktarılmasını konuşmuyoruz. Niçin konuşmuyoruz? Hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Çünkü böyle şeylerin yaşandığı bir belediye yönetimi yok artık. İstanbul'un muhafızı olma sorumluluğuyla, halka ait olan kaynakların çar çur edilmesine, bertaraf edilmesine beş yıldır asla izin vermedik, vermiyoruz ve vermeyeceğiz."
"Beş yıl önce parasızlıktan durdurulmuş metro inşaatlarını konuşuyorduk. 3 yıldır, 4 yıldır, 5 yıldır durdurulmuş metro inşaatlarını konuşuyorduk. Şimdi sadece beş yılda -ki ikisini iki hafta içerisinde açmış olacağız- yapılan 65 kilometre metroyu konuşuyoruz. Beş yıl önce İstanbul'un farklı notalarında, selleri, su baskınlarını, yağmurda denizle birleşen meydanları konuşuyorduk. Boğaza akan kurban kanının kırmızıya boyadığı boğazı konuşuyorduk. Denizimizi kirleten atık suları konuşuyorduk. İstanbul'un tam 130 noktasında kronikleşmiş su baskını sorunlarının çözülmüş olmasını konuşuyoruz. Tam 181 noktadan barajlara, Haliç'e, derelere ve denizlerimize atık su girişiminin önlenmiş ve tertemiz hale gelmesini konuşuyoruz. Beş yıl önce bu şehrin pek çok yerinde yağmur suyu ile atık su hatları ayrıştırılmış değildi. Çokça altyapı ihmali vardı. Var olan ayrıştırmaların da ne yazık ki çoğu yetersizdi. Bu ne demek biliyor musunuz? Su baskınları olduğunda meydanlar, caddeler yağmurla karışık atık suyla dolar taşar anlamına geliyor. İstanbul gibi bir şehir tabiri caizse caddeleriyle, meydanlarıyla kanalizasyon sularına teslim olurdu."
https://tele1.com.tr/imamoglundan-kuruma-yuzde-87-tesekkuru-yeni-projelerimizi-de-ballandira-ballandira-anlatabilirler-1012999/
"Her şeyden önce şunu bilmenizi isterim; bu yatırımlardan kimler, hangi partililer yararlanacak diye düşünmek aklımıza bile gelmedi. Bizim aklımıza bile gelmeyen başkasının aklından çıkmıyor. Yani bu garip bir durum, normal bir insan zaten bunu düşünmez. Bu ülkenin yönetimine böyle ayrımcı böyle akıl dışı bir anlayış hakim. Ne yazık ki, üzülüyorum. Bunu dinlerken, bu sözleri duyarken, bu sözler nasıl edilebilir? Bit yöneticinin, bir siyasetçinin, bir devlet insanının nasıl böyle bir laf edebileceğini ben anlamlandıramıyorum. Bunlar işi gücü bırakıp altyapı yatırımlarının bile kimin yaptığına bakıyorlar. Sadece vatandaşa bu tehdidi yapmıyorlar çoğu zaman. Eğer bir alt yapı projesi varsa ve İBB tarafından yapılıyorsa altında da Ekrem İmamoğlu imzası varsa kamu kaynaklarından tek kuruş kredi vermiyorlar. Devlet kurumlarının partizanlık yapsın diye organize edildiği bir ortam yaşıyoruz. Tek dertleri bize engel olmak. Bize engel olamazsınız. Biz, sizin hayallerinizin bile yetişemeyeceği kadar iş yapıyoruz."
"EKONOMİYİ DÜZELTİN KARDEŞİM"
"'Bize oy vermeyene hizmet de götürmeyiz' anlayışı aslında İstanbulluların hafızalarında var. Biz görevi almadan 7,8 ay önce bir belediye başkanı İstanbul'da konuşma yaptı. 'Tabii ki bize oy verenlere metroyu getireceğiz' demişti. Defalarca dinlemişsinizdir. Biz sadece o sözleri o kişiye mal ettik önce ama sözlerin esas sahibini şimdi Türkiye'yi gezerken görüyoruz. İstanbul'a gelince de aynısını yapabilecek mi bakacağız. Yaparsa bizde cevabı hazır. Tabi bize oy vermeyene hizmet de götürmeyiz diye kabadayılık taslayanların bu hallerine ben acıyorum. Sanki kendilerine oy veren vatandaşlarımıza doğru dürüst iş yapıyorlarmış gibi de bu arada. Şunu söyleyeyim; siz hükümetsiniz, sizin yapacağınız hizmet her şeyden önce bu ülkede net en güncel sorun ne; ekonomi. Ekonomiyi düzeltin kardeşim. Vatandaşın iyi yaşaması için gereken geliri elde etmesini sağlayın. Sağlığı düzeltin. Eğitimi düzeltin. Daha da önemlisi adaleti düzeltin. Hangi birini düzelttiniz de ona hizmet götürürüm buna götürmem diye efeleniyorsunuz? Siz bu hale düşürdüğünüz ekonomiyle kimseye doğru dürüst hizmet götüremiyorsunuz. Yöneticiler depremzedelere bile 'oy ver hizmet al' diyecek kadar kibre kapılmış durumda. Devlet yöneticiliği, devlet terbiyesi, demokrasi, hukuk bütün bunlar milli iradeyi hiçe saymaya kalkarsa vatandaşın da yapacağı bellidir. Sandıkta yöneticilerin bu şekilde buyuran, bu şekilde üstenci, bu şekilde kibirli, vatandaşına had bildirene vatandaş seçimde hem haddini bildirir hem de ağzının payını verme konusunda hakkı doğmuş olacak."
"31 Mart'ta oy kullanacağınız seçim ayrımcılıkla birleştiricilik arasındaki seçimdir. Ayrımcılık yapanı mı yoksa birleştireni mi seçeceksiniz? Tek adamcılıkla halkçılık arasındaki tercihtir. Tek adamcılık oynayanları mı seçeceksiniz, halkçı anlayışı mı seçeceksiniz? Rantçılıkla icraatcilik arasındaki bir tercihtir. Rantçı akılla milletin memleketin malı olan yeşil alanı gasbeden, bu şehirde her tarafı imar yoğunluğuna boğan ya da Kanal İstanbul gibi baş belası bir süreci tercih edeni mi, icraatiyle bu şehri güzelleştiren, meydanlarını, derelerini, altyapısını, üstyapısını, kreşlerini, milletin parasını millete dağıtanlar mı seçeceksiniz? Bu kadar net!"
"Bizim geçmişimiz temiz, tutulmamış sözler yok geçmişimizde. Zaten geçenlerde de müstakbel aday, sevgili rakibimiz yüzde 87 dedi. Bu sabah da söyledim yüzde 87 deyince şaşırdım. Çünkü bizdeki oran yüzde 3-4 altındaydı, arkadaşlarıma dedim baktılar. Vallahi yüzde 87 doğruymuş, bizden iyi hesaplamış. Başardığımız iş oranını bizden daha iyi hesaplamış.