İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan iki ayrı soruşturma nedeniyle Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde ifade verdi. İmamoğlu ifade verdiği sırada adliye önünde vatandaşlar ve polis arasında gerginlik çıktı. Polis vatandaşlara müdahale etti.
İmamoğlu, ifade vermesinin ardından adliye önünde konuştu.
"BUGÜNKÜ MESELE ADALET MESELESİDİR"
İmamoğlu'nun konuşması şöyle:
Bize destek olmak için buraya gelen bütün dostlarımızı, hemşehrilerimize, yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Burada olmayan siyasi parti yok bu benim için en büyük gurur vesilesi. Bugün burada iktidar partisi hariç bütün siyasi partiler bu ülkede adaletin tesisi için bize destek olmaya geldiler. 16 milyonun temsilcisi burada böyle bir ifade vermemeliydi.
Bugünkü mesele adalet meselesidir. Hak, hukuk arama meselesidir. Bugünkü mesele geleceğimiz meselesidir. Bugünkü mesele İstanbul'da kurulmaya çalışılan kumpasın geldiği bir sonuçtur. Hedefin ne olduğu belli. İstanbul'da 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yaşıyoruz ama yılmadık yılmayacağız. Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı mücadeleye devam edeceğiz.
Esenyurt Belediye Başkanımızın sabahın köründe derdest edilerek hapse atılması, Beşiktaş'ta Rıza Akpolat kardeşimizin haksız yere tutuklanarak görevinden uzaklaştırılması süreciyle beraber bu yargı eliyle süreci dizayn etme çabası devam etmektedir.
Bugün bir dayanışma ruhu içerisindeyiz. Siyasi partilerimiz burada. Her birisine milletimizin birlik ve beraberliği için yürekten teşekkür ediyorum. Siyasi yol arkadaşlarım burada, yönetici dostlarımız burada. Partimizin en üst seviyesinden üyesine kadar herkesin katkı sunduğu bir ortamın içerisindeyiz. Her daim yanımızda olan partimizdeki yol arkadaşlarımıza bütün, yöneticilerimize de teşekkür ediyorum, minnet duygularımı iletiyorum.
"KORKUNUN NEDEN KAYNAKLANDIĞINI BİLİYORUZ"
Yol yürüdüğümüz, özellikle 31 Mart'tan sonra gösterilen seçim başarısıyla Türkiye'nin birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne başta genel başkanımız Özgür Özel olmak üzere her birimize, en başta belediye başkanlarına nasıl müdahale edildiğini, nasıl kötü muamele gösterildiğini hep beraber yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Elbette bizi farklı konumlandırmaya ve farklı bir biçimde yorumlamaya çalışanlar var.
İnsanlarımızın bir araya toplanmasına bile engel olunma çabasını anlayamıyorum. Korkunun neden kaynaklandığını biliyoruz. Bu konuda özellikle bu tür ortamlarda polisimiz ile halkımızı karşı karşıya getiren aklı da kınıyorum.
Nasıl kol kola, omuz omuza olduğumuzu, birlikte 'mesele vatansa gerisi teferruattır' diyerek bir arada olduğumuzu gösteren değerli dostum, abim Mansur Yavaş'a teşekkür ediyorum.
Ben iki tane konudan ifade verdim. Bir tanesi bir panelde, Gençlik Kollarımız Cem Aydın evinden çok sayıda polisle ifadeye getiriliyor. Deseniz 'ifadeye gel' korkusu olur mu? Gider ifadesini verir. Neymiş? İtibarsızlaştıracaklar, korkutacaklar. Ben de elbette hayıflanıyorum, kızıyorum. Bir ağabey gibi, bir baba duygusuyla dedim ki; 'Sayın başsavcı biz öyle adil bir dönemi bu ülkeye kazandırmak istiyoruz ki, senin çocukların dahi sadece onun değil, kime haksızlık, hukuksuzluk yapılıyorsa, bu milletin hiçbir evladının sabahın köründe derdest edilerek alınmayacağı günleri, herkese eşit bir adalet sistemini, yargının bağımsızlığını bu ülkeye biz getireceğiz' dedim. Biz bunu söylüyoruz, bizi ailesini tehdit etmekle suçluyorlar ve savcılığa ifadeye getiriyorlar. Ben bu memlekette bir çocuğumuzun bile eşit olmadığında biz başımızı yastığa koyamayız diyerek yola çıkmış bir ahlakın temsilcileriyiz.
En kutsalımız olan aileyi, çocuğu tehdit etti diye Ekrem İmamoğlu'nu buraya ifade vermeye çağırıyorsun. Bu, bu bir şaşkınlık. Hem de, hem de daha konuşmamız yeni bitmiş, pat diye. İkincisi ne? İkincisi bir bilirkişisi, artık ismini söylemeyeceğim, herkes tanıyor. Bir bilirkişisi, bir bilirkişisi, öyle bir bilirkişi ki istatistik kurallarını altüst ediyor.
Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresinde hangi konu var ise özellikle soruşturmanın başladığı anda ilk bilirkişi olarak çağırılıyor ve o bilirkişi raporlarıyla dava açılıyor. Şu ana kadar yazdığı her bilirkişi raporu da başka uzman bilirkişiler tarafından tamamen yanlış olduğu tescil ediliyor.
"HEM İŞFA EDECEĞİM HEM İFŞA ETMEYE DEVAM EDECEĞİM"
Özellikle son Esenyurt ve Beşiktaş operasyonunda Esenyurt için tutulan tutanakta orada 3 bilirkişinin ismi yazıyorken diğer ikisinin haberi olmadan, bilgisi olmadan bir rapor yazıyor, imzalıyor. Tamamen usule, hukuka, kanuna aykırı. Çünkü ben şimdi hukuksuzluk yapmayayım, Mansur Başkanımın yanında ama ikisinin imzası olmadan o 3 kişinin ismi yazıyorsa bilirkişi raporu çıkamaz. Dolayısıyla böyle bir evrakta sahteciliğe kadar giden uydurma bir rapor düzenliyor. Yahu bu millete kötülük düşünen, bu milletin birlik ve beraberliğini altüst etmeye çalışanı ben ifşa etmeyeceğim de kim edecek? Hem ifşa edeceğim hem ifşa etmeye devam edeceğim. Onu ifşa ettim diye yargının işlemesini engelleyici veya hakaret içeren vs. diye etki altına alıyormuşum. Raporları vermiş, imzasını atmış kişiye ne etkisinde bulunacağım?
ERDOĞAN'A: BU DAVANIN DA SAVCILIĞINA SOYUNUYORSUN
Ama ben size bir etki söyleyeyim mi? Ne dedi sayın cumhurbaşkanı? 'Turpun büyüğü heybede' dedi. Yargı mensuplarına dönüp adliyenin önünde söylüyorum; 'Turpun büyüğü heybede' ne demektir? O dosyalarda gizlilik kararı var. Avukatların bile bilgi alamadığı yerde bunu demek ben soruşturma seviyesinde olan bu dosyaların her kalemini her sayfasını8 biliyorum demek değil midir? Sayın cumhurbaşkanının böyle bir dosyayı inceleyebilme hakkı yok. Ama 'ben biliyorum' diyorsun. Endişeli bunlar. Ne yapılacağını biliyorum diyorsun? Yani geçmişte soyunduğun gibi bu davanın da savcılığına soyunuyorsun.
Biz 'aldatıldık' diyenlerden usandık, onlarla işimiz yok. Biz aldatılmayız. Yanlışı yap sonra 'aldatıldık' de... Buna müsaade etmeyeceğiz. Aldatıla aldatıla milletin yoksulluğa gömülmesine neden oldunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz. Mücadelemize devam edeceğiz. Her birimizin yolu açık olsun. Bu iş artık milletin dediğini olacağı sürece doğru gidecek. Bu işten kurtulmanın yolu sandık. Sandık gelecek bu iktidar gidecek kardeşim. Bu işin başka yolu yok. Hep birlikte amasız fakatsız yola çıktık, Allah yolumuzu açık etsin. Bizi engelleyemezler.
TEŞEKKÜR MESAJI
İmamoğlu konuşmasının ardından sosyal medya hesabından teşekkür mesajı yayınladı. O mesaj şöyle:
Bugün bizi Çağlayan'da yalnız bırakmayan
— Ekrem İmamoğlu (@ekrem_imamoglu) January 31, 2025
Başta Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul il örgütümüze, Türkiye’nin dört bir yanından gelen partililerimize, değerli milletvekillerimize, parti yöneticilerimize, İYİ Parti, DEM, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Zafer Partisi, DEVA Partisi,… pic.twitter.com/Iq9ythmyj7