Dünya genelinde açıklanan rakamlar doğru mu? Uzmanlardan vahim koronavirüs tahmini

Yayın tarihi: 16 Nisan 2020 Perşembe 10:04 am - Güncelleme: 16 Nisan 2020 Perşembe 10:04 am

Yeni tip koronavirüs salgını dünyayı değiştirirken tüm ülkelerin açıkladıkları vaka sayıları ve ölüm oranları hakkında tartışmalar gün geçtikçe artmaya devam ediyor.

Yeni tip koronavirüs (Covid – 19) salgını etkisini artırarak sürdürürken istatistikçiler ve uzmanlar tahmini koronavirüs verilerini ve ölüm oranlarını hesaplamayı sürdürüyor.

Çok sayıda ülke ortaya çıkan rakamları felaket senaryoları için örnek göstererek önlemlerini artırmaya devam ediyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel bu senaryoları baz alarak ülkenin yüzde 70’inin Covid – 19 nedeniyle enfekte olacağını ifade etmişti.

TAHMİNLERDEN ÇOK DÜŞÜK

Gottingen Üniversitesi iktisatçısı Sebastian Vollmer ve araştırma görevlisi Christian Bommer’ın yayınladıkları araştırma bildirilen vaka ve ölüm oranlarının tahminlerden çok düşük olduğunu gösterdi.

Araştırmacılar ülkelerin sağlık sistemlerinin ve yaşam sistemlerinin rakamları değiştirebileceğini belirtse de sonuçlar yeni tip koronavirüs vakalarının tamamının dünya genelinde tespit edilmekten uzak olduğunu gösterdi.

ABD’nin köklü dergilerinde Reason’dan Jacob Sullum’un makalesine göre; Teşhis edilmiş COVID-19 vakaları ile hastalığa neden olan virüsün prevalansını ve ölümcüllüğünü tahmin etmede çok önemli olan gerçek enfeksiyon sayısı arasındaki boşluk, epidemiyologların çoğunun zannettiği durumun tersine çok daha büyük olabilir.

ON MİLYONLARCA KİŞİYE BULAŞMIŞ OLABİLİR

İki Alman araştırmacının yakın tarihli bir analizine göre, Mart sonunda 40 ulusal hükümet tarafından yayınlanan resmi rakamlar, ortalama olarak enfeksiyonların sadece yüzde 6’sını temsil ediyordu, yani “dünya çapında enfekte kişilerin gerçek sayısı zaten on milyonlarca kişiye ulaşmış olabilir. Ancak şu anki küresel çetele vakayı 2 milyondan az açıklıyor.

Gottingen Üniversitesi iktisatçısı Sebastian Vollmer ve araştırma görevlisi Christian Bommer, “Vaka ölüm oranları, ancak çok sayıda enfeksiyon tespit edilmezse, gerçek enfeksiyon ölüm oranı için çok düşük bir temsiş olabilir.” ifadeleriyle gözlemlerini belirttiler.

Bu durum, çoğu taşıyıcı COVID-19 virüsünde olduğu gibi hiçbir belirti yaşamadığında veya hiçbir zaman tedavi veya test aramayacak kadar hafif semptomlara sahip olduğunda geçerlidir. Vollmer ve Bommer, COVID-19’un kaba vaka ölüm oranı (teyit edilen vakaların yüzdesi olarak bildirilen ölümler) ülkeye göre değiştiğini, “ülkelerin vaka kayıtlarının kalitesinde büyük farklılıklar” olduğunu ifade ediyorlar. Uzmanlar “Bu belirsizliklere rağmen, politikacılar pandemiyi planlarken büyük ölçüde geçmişteki eğilimlerin tahmin edilmesine güveniyor.” diyerek durumu açıklıyor.

Vollmer ve Bommer, resmi rakamlarda kaç enfektenin eksik olabileceğini anlamak için 30 Mart’ta yayınlanan bir Lancet Bulaşıcı Hastalıklar çalışmasından tahminleri pandemiye uyguladı. Çin’deki 24 koronavirüs ölümü ve salgından sonra Wuhan’dan dönen 165 iyileşen kişiye dayanan bu çalışmaya göre ölüm oranı semptom geliştiren kişilerde yüzde 1.4, enfekte olmuş herkes için 0.66 olarak tahmin edildi.

Bu oranların her ikisi de yaşla birlikte artarken semptomların başlamasından ölüme kadar geçen ortalama süre 18 gün oldu.

İki uzman, “Wuhan’dan dönenler ile ilgili sayılar kapsamlı testlere tabi tutulduklarından dolayı güven veriyor ve bu ki eksik tanıma olasılığı önemli ölçüde düşüktür. Bu nedenle bildirilen enfeksiyon ölüm oranlarını diğer ülkeler için kıyaslama ölçütü olarak ele alıyoruz ve yaş dağılımlarındaki farklılıkları düzeltmek için BM nüfusu verilerini kullanan en fazla etkilenen 40 ülke için enfeksiyon ölüm oranlarını hesaplıyoruz.” ifadeleriyle çalışmalarını açıkladılar.

TÜRKİYE’DE YÜZDE 13’TEN FAZLA

31 Mart itibariyle yaptıkları hesaplamada Vollmer ve Bommer, İtalya’da enfeksiyonların sadece yüzde 3,5’ini, Fransa’da yüzde 2,6’yı, İspanya’da yüzde 1,7’yi, ABD’de yüzde 1,6’sını ve İngiltere’de yüzde 1,2’sini doğruladı. Enfeksiyonların sayısı resmi açıklamalardan 29 ile 83 kat fazlaydı. Tahmini tespitlerin en yüksek olduğu ülkeler Güney Kore (yaklaşık yüzde 50), Norveç (yüzde 38), Japonya (yüzde 25) ve Almanya (yüzde 16) olarak belirlendi. Japonya hariç bu ülkeler nüfuslarına göre nispeten büyük bir yüzdeyi tespit etmişlerdi. Tahmini enfeksiyon prevalansı Hindistan ve Japonya’da yüzde 0,1’den Türkiye’de yüzde 13’ten fazlayken; Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 3.6 idi.

Vollmer ve Bommer tahminlerini daha yeni verilere göre güncelledi. 14 Nisan tarihli yeni hesaplamalara göre, 30 Mart itibariyle ABD’de tespit oranı, önceki analizdeki yüzde 3,6’dan yüzde 6,6’ya yükseldi. Yeni tahminler, İtalya (yüzde 6’ya karşı yüzde 3,5), Fransa (yüzde 3,6’ya karşı yüzde 2,6), İspanya (yüzde 6’ya karşı yüzde 1,7) ve İngiltere (1,2’e karşı yüzde 2,2) dahil olmak üzere diğer ülkeler için de daha yüksektir.

‘TESPİL EDİLEMEMİŞ VAKALAR HALA OLDUKÇA FAZLA’

Vollmer, “Enfekte kişilerin sayısı için hesaplama, 17 ve 31 Mart arasında tespit oranlarının sabit kaldığı varsayımı ile yapıldı.” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere bazı ülkelerde tespitin muhtemelen artacağından bahsetmiştik. Tespit edilmemiş vakalar hala oldukça fazla, bu oran söz konusu ülkelerde yüzde 90’ın üzerinde. ”

ABD’de Mart ayı sonunda yeni enfekte rakamlarına ilişkin tahmin 2.5 milyon oldu. Orijinal tahmin 11.9 olurken, teyit edilen vaka rakamları bundan 15 kat, mevcut tahminden 4 kat daha düşük oldu. Yüzde 0.96 olan “beklenen enfeksiyon ölüm oranı” na dayanarak, bu şimdiye kadar kabaca bildirilen ölümlerle aynı oranda olmaktadır. IFR tahmininin doğru potada olup olmayacağı başka bir sorudur.

Vollmer ve Bommer, “Ortalama tespit oranı yüzde altı civarındadır ve haberlerde günlük olarak rapor edilen vakaların sayısını oldukça anlamlı kılmaktadır.” diye belirtirken Vollmer şunları ekliyor: “Bu sonuçlar hükümetlerin ve politika yapıcıların vaka sayılarını yorumlarken çok dikkatli olmaları gerektiği anlamına geliyor. Farklı ülkelerde yapılan testlerin miktarı ve kalitesindeki aşırı farklılıklar, resmi vaka kayıtlarının büyük ölçüde bilgilendirici olmadığı ve yararlı bilgi vermediğini gösteriyor.” diyor. Bommer ise, “ülkelerin yeni enfeksiyonları tespit etme ve virüsü tutma kabiliyetlerinde önemli iyileştirmelere ihtiyaç duyulduğunu” belirtiyor.

Vollmer ve Bommer tarafından hesaplanan ülkeye özgü enfeksiyon ölüm oranları (IFR’ler), Irak’ta sadece yüzde 0,2’den Japonya’da yüzde 1,6’ya kadar geniş bir aralığı kapsamaktadır. Almanya için tahminleri yüzde 1,3’tür; bu, Almanya’nın Gangelt belediyesinde yapılan antikor testlerine dayanan yakın tarihli bir çalışmada hesaplanan IFR’nin üç katından fazladır. Yerel nüfusun yüzde 80’ini kapsayan bu testler, sakinlerin yüzde 15’inin enfekte olduğunu tespit etti ve IFR’yi yüzde 0.4’e koydu.

12 MİLYON AMERİKALI 31 MART’A KADAR ENFEKTE OLDU

Vollmer ve Bommer’in ABD için ölüm oranı hesaplaması yüzde 1’e yakın, bu da federal halk sağlığı görevlilerinin makul gördüğü ve COVID-19’u mevsimsel gripten yaklaşık 10 kat daha ölümcül hale getirecek olan aralığın en üst noktası. Bu rakam şu ana kadar rapor edilenden çok daha yüksek bir ABD ölüm oranını ima ediyor. Vollmer ve Bommer, yaklaşık 12 milyon Amerikalının 31 Mart’a kadar zaten enfekte olduğunu tahmin ediyorlardı. IFR aslında yaklaşık yüzde 1 ise, şu ana kadar belirtilen 22 bin civarındaki rakamın aksine yaklaşık 100 bin civarında Covid – 19 kaynaklı ölüm bildirilmesi gerektiği belirtiliyor. Ancak bu düzeyde COVID-19 ölümünün göz ardı edilmesi pek olası görünmüyor.

Vollmer ve Bommer, Lancet Bulaşıcı Hastalıklar çalışmasının IFR tahminlerine fazlasıyla güvenirken sayılarının doğruluğu bu modelin doğruluğuna bağlı. Ayrıca, model ve tahminler her ülke için ölüm oranı hesaplamalarında sadece yaşa göre ayarlandılar.

Araştırmacılar, “Ülkelerde önceden var olan koşulların yaygınlığı, sağlık sisteminin kalitesi ve kapasitesi ve içinde bulundukları salgının aşaması gibi diğer önemli özelliklerde de farklılık gösteriyorlar.” diye not düşüyorlar.

İki uzman, “Gerçek enfeksiyon ölüm oranları bu nedenle tahminlerimizden farklı olabilir. Örneğin, sağlık sistemi çok iyi olan ülkelerin hastaları tedavi etmede Çin’den daha başarılı olmaları mümkündür.” ifadelerini kullanıyor.

Ancak bazı ülkeler için IFR’ler (Almanya ve ABD gibi) Vollmer ve Bommer’ın sonuçlarından daha düşükse, bu daha da fazla sayıda tespit edilmemiş enfeksiyon anlamına gelir.