Dr. Yavuz Dizdar’dan kanser açıklaması: Sistem hastanelere hasta pompalıyor!

Yayın tarihi: 10 Ocak 2019 Perşembe 7:58 am - Güncelleme: 10 Ocak 2019 Perşembe 8:11 am

Ünlü Doktor Yavuz Dizdar, ”Bugün kanser denen vakaların büyük bir bölümü taramayla saptanıp hastalık konumuna sokuluyor, oysa ortada hastalık yok. Sistem, hastaneleri doldurmak için hasta pompalıyor” sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.

CNN Türk’te yayınlanan Buket Aydın’la 40 programına konuk olan Onkolog Doktor Yavuz Dizdar, “Bugün kanser denen vakaların büyük bir bölümü taramayla saptanıp hastalık konumuna sokuluyor, oysa ortada hastalık yok. Sistem, hastaneleri doldurmak için hasta pompalıyor” dedi.

“Tepki, işini doğru yapanlardan geliyor”

Dr. Yavuz Dizdar, “Kanser vakalarının büyük bölümü kanser değil. Bunu medyada söylemek risk değil mi?” sorusunu yanıtladı.

Dizdar, “Risk değil, nasıl söyleyeceksiniz başka? Kulaktan kulağa mı oynayacağız, bir şekilde söylemek zorundasınız. Söylediğiniz zaman tepki nereden geliyor? Bu işten nemalananlardan gelmiyor. Bir şekilde işini doğru yapanlardan geliyor. Çünkü onlar bu konuda hassaslar. Adam tümörün çapına göre ‘Ameliyat parası istiyorum.’ diyormuş. Olabilir mi? Kendine göre bir yol bellemiş. Fakat siz ortalama koşullarda yüksek çözünürlüklü kameraları düşünün. Bir alanı çektiğinizde fotoğrafı büyüttüğünüzde herkesin suratını seçebilir hale geliyorsunuz. Bu kadar hassaslaşmış olan makinalarla tanısı koyulan şeyin ileride kansere dönüşüp dönüşmeyeceğini bilmiyorsunuz ki. Tabii ki vücudumuzda kanser hücresi var. Siz bunu görünür hale getirirseniz yani çocuk durup dururken sıvı biyopsi denen gerçek biyopsi de yapmıyor, kandan örnek aldırtıp genetik taramaya gönderiyor. ‘Sende falan filan mutasyonlar var.’ diyor. Çocuk panik içerisinde, ‘Bende mutasyon varmış.’ diyor. Halbuki hiçbir alakası olmayan sistemi köpürtüyoruz” dedi.

“Sigortalarken işin arkasından ne çıkacağını biliyoruz”

Yaşadığı bir anısını anlatan Dizdar, sözlerine şöyle devam etti:

“Geçenlerde Beyoğlu’nda yürüyorum, vakit geçireyim diye bankaya girdim. 20’li yaşlarda bir kız geldi. Sizi çok seviyoruz falan, buradan buraya kesilmiş. Nedir dedim? ‘Tiroid’. Gitmiş arkasından atomu içmiş. Siz dedim falanca sigortalı mısınız? ‘A nereden bildiniz hocam?’ dedi. Çünkü bunlar beyaz yakalılar, ne denirse yaparlar. Biz bunları sigortalarken işin arkasından ne çıkacağını biliyoruz. Ondan sonra bu ekinin artık bir şekilde hasat zamanı geliyor. Hasat zamanını memeden de prostattan da tiroidden de hasat edebiliriz. Mutlaka bir şey yakalarsınız. Eğer o olmuyorsa bile adamın sadece lökosit 1000 çıktı diye yapılan tetkiklerle 40 bin liralık sigortasını iptal ettirdiler. Medyadan bir arkadaşımızın müstakbel eşiydi. Böyle düşünsünler efendim.”

‘Mesleğine ihanet ediyor’ iddiasına Dr. Yavuz Dizdar’dan cevap

Dr. Yavuz Dizdar, ‘Mesleğine ihanet ediyor.’ iddiası hakkında konuştu. Dizdar, “Niye ihanet edeyim. Doktorluk mesleği gibi bir meslek yok ki. Doktor bir unvandır. Hekimlik vardır. Siz eğer yaptığınızdan eminseniz, bu meslek sırrı değildir. Bunu açıklarsınız” dedi.

Doktorluk mesleğine ihanet ettiği iddiası hakkında açıklamalarda bulunan Dizdar, “Yok, efendim niye ihanet edeyim. Doktorluk mesleği gibi bir meslek yok ki. Doktor bir unvandır. Hekimlik vardır. Siz o kongreyi kimin parasıyla düzenleniyorsunuz? Önce onu bana söyleyin. Bir derneğin kasasında 5 milyon lira para varsa nereden toplanıyor zannediyorsunuz? İlaç firmalarından. Siz bu kongreden topladığınız paraları ilaç firmaları cebinden mi çıkarıyor? Hayır, bizim verdiğimiz vergilerden veriliyor. Sistem durduğu anda zaten revenio azalıyor. Geliş yok oluyor. Geliş yok olunca bunlar ayağa kalkıyor. ‘Eyvah, sistem yok oluyor.’ diye. Çünkü önemli olan ‘atıl kurt’ dinamiğinde tutabilmek bunları. Dolayısıyla doktorluk mesleğine ihanet söz konusu değil. Ama bunu böyle algılayan meslektaşlar var” dedi.

“İçeri hasta kaçtı lafını edebilen bir zihniyet…”

Dizdar, sözlerine şöyle devam etti:

“Meme kanseri deneyimi yaşamış olan bir gazeteci arkadaşımız, rastlantısal olarak toplantılarına girmiş. ‘Eyvah içeri hasta kaçtı.’ demişler. ‘İçeri hasta kaçtı’ lafını edebilen bir zihniyet, o zaman doktorluk mesleğine ihanetle bir ilgisi yok. Siz eğer yaptığınızdan eminseniz, bu meslek sırrı değildir. Bunu açıklarsınız. Hangi konseyde hangi hasta görüldü efendim? Görülmedi. Hepsi kağıt üstünde işleniyor. Siz hastanın dokusuna bakıp neden karar vermiyorsunuz? Hasta hakikaten hasta mı? Gördünüz mü onu? Görmediniz. T-3 bilmem ne, bilmem ne. Bundan bir şey çıkmaz efendim. Siz hastanın olup olmadığına o zaman hakim hale geliyorsunuz ve adınıza hekim diyorlar. Siz bunu yapmadığınız sürece hastalardan gizli teşkilatını bilmem nelerini saklayarak, öyle bir şey söz konusu değil. Hasta bu işin içinde efendim. Tedaviyi hastaya uyguluyorsunuz. Ceremesini o çekiyor, giden onun organı. Bu şekilde baktığınızda hasta bunları bilmek zorunda. Hatta siz kongrelerinize hasta kontenjanı koymak zorundasınız. Çünkü onun parasıyla yapılıyor o kongre.”