Doğu Karadeniz’de yağış rejimindeki değişkenlik, toprak hareketlerine yol açıyor, ani ve lokal yağışlar da sel ve heyelan tehlikesini beraberinde getiriyor.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Hakan Ersoy, “Kuraklık çok fazla olduğu için aşırı yağışların erkenden olabileceğini ön görüyoruz. En büyük korkumuz kuraklığın peşine özellikle baharın ardından mayıs ve haziranda şiddetli yağışlar bekliyoruz. Bu anlamda ilgililerin de özellikle önlem alması gerekiyor" dedi. Küresel iklim değişikliğinin etkileriyle görülen ani lokal ve şiddetli yağışların, can ve mal kayıplarıyla sonuçlanan sel ve heyelanlara yol açtığı Doğu Karadeniz Bölgesi'nin yüksek kesimlerinde, son aylarda kar etkili oldu. Son günlerde kaya düşmesine de yol açan heyelanların arttığı bölgede, yağış rejimindeki değişkenlik, toprak hareketlerine yol açıyor, ani ve lokal yağışlar da sel ve heyelan tehlikesini beraberinde getiriyor. Bölgenin zorlu coğrafyasındaki tarım arazilerine köklü ağaçlar dikilmesi önerisini yineleyen uzmanlar, güncel kuraklık haritasında riskin arttığı bölgede sel ve heyelanlara karşı mayıs ve haziran ayının, kritik olduğuna dikkati çekip, uyardı. https://tele1.com.tr/depremin-ardindan-sel-felaketinde-de-ayni-vicdansizlik-su-fiyatlari-fahis-seviyelere-yukseldi-807318/

"EN BÜYÜK KORKUMUZ KURAKLIĞIN ÜZERİNE ANİ YAĞIŞ"

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi (UYGAR) üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Hakan Ersoy, “Son dönemlerde düzensiz hava koşulları dikkatimizi çekiyor. İklim değişikliğinin en büyük etkileri de öngörülemeyen düzensiz hava koşulları. Dünya üzerindeki su ne bir damla artar ne de bir damla azalır. Dolayısıyla en büyük korkumuz kuraklığın peşine özellikle bahar aylarından sonra mayıs ve haziranda ve sonrasında şiddetli yağışları bekliyoruz. Bu anlamda ilgililerin de özellikle önlem alması gerekiyor. Son haftalarda meydana gelen yağışlar bizi aldatmasın. Yağışlar başladı, toprak suya doydu falan bunlar yanlış. Toprağın suya doyması birkaç haftalık bir olay değil. Geçmişte yaşadığımız mevsimleri yaşamaya devam edersek ancak o zaman toprak suya doyar. Korkumuz bahar ve baharı yaza bağlayan aylarda aşırı ve lokal yağışların ön görülemeyen taşkınların olacağı yönünde” dedi.

"ARTIK İKİ MEVSİM VAR"

Mevsimlerde yaşanan değişikliklere değinen Prof. Dr. Ersoy, “Mevsimler eskiden dörde ayrılırdı. Artık iki mevsim var. Baharlar birer ay, geri kalanı da yaz ve kış. İklim değişikliğinin en önemli etkilerinden biri de bu. Kuraklık çok fazla olduğu için meydana gelecek aşırı yağışların, biraz daha erkenden olabileceğini ön görüyoruz. Çünkü yağışlar gökyüzünde gerçekten birikti ve bir noktadan sonra da patlayarak yeryüzüne dökülecek. Sistem tamamen değişti, bozuldu. ‘Ama bu sürekli böyle devam eder mi?’ diye yorum yapmak mümkün değil. İklim değişikliğinin etkileri bize birkaç yılda somut kanıtlar veremez. Belki de bu doğanın kendi kendine farklı bir nefes alma şekli; biz bunu iklim değişikliğine bağlıyoruz. Önümüzdeki 10 yıl içerinde izleyip, göreceğiz” diye konuştu.
Muhabir: Barış Önal