Haber

Doç. Dr. Uludağ: Nehir yatağı temizlenerek taşkın önlenemez

Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, özellikle son yıllarda iklim değişikliğiyle birlikte meydana gelen ani nehir taşkınlarının daha çok insan kaynaklı olduğunu söyledi. Nehir yatağı temizlemenin taşkını önlemeyeceğini belirten Uludağ, "Yatak temizlemek kısa vadede taşkını önler ama uzun vadede akarsuyun şöyle bir özelliği vardır; akarsu aşındırır, taşır gücünün yettiği kadar ve gücünün bittiği yerde biriktirir ve buna bağlı olarak da bir ekosistem geliştirir. Biz yatağı temizleyerek aslında o ekosistemi bozuyoruz. Biriktirme yapması gereken yerde aşınıma dönüştürüyoruz" dedi.

Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı ve Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Musa Uludağ, iklim değişikliğinin en önemli nedeninin, insan faktörü olduğunu belirterek, taşkınla yaşamayı öğrenmek gerektiğini söyledi. İklim değişikliğiyle birlikte artan taşkınlara dikkat çeken Uludağ, geçmişte adı sıkça taşkınlarla anılan Meriç Nehri'nden örnek verdi. Uludağ, "Meriç Nehri önemli bir akarsu. Türkiye'nin önemli havzalarından bir tanesi çünkü sınır aşan bir akarsu. Aynı zamanda sınır oluşturan bir akarsu. Biz bu akarsuyun aşağı havzasında yer alıyoruz. Bunun önemli sonuçları var çünkü Edirne'de Meriç'te, Tunca'da ve Arda'da meydana gelen olaylar sonuç, nedenler ise yukarı havzada yani Bulgaristan'da. Dolayısıyla bu tür akarsularda sel ve taşkınlarla yaşamayı önlememiz lazım ve su yönetimini ve özellikle akarsu havza yönetimini iyi planlamamız lazım" dedi.

'YAPTIĞINIZ YATIRIM BOŞA GİDER'

Akarsu havzasında herhangi bir noktada yapılan değişikliğin tüm alanı etkileyeceğine vurgu yapan Doç. Dr. Ulusoy, "Bu durum bizim Meriç Nehri için de geçerli. Örneğin; biz Meriç'te yatak temizliği yaptık taşkını önlemek için. Gelen su aynı, biz sadece yatağın kesit oranını artırdık ama yatağı temizlediğiniz zaman bir şey yapıyorsunuz, akışın hızını artırıyorsunuz. Akışın hızını artırdığınız zaman suyun dinamik gücü artar, erozyonel gücü artar ve akarsuyu tekrar doldurur. Yaptığınız yatırım boşa gider. Bunun örneklerini de görüyoruz. Burada en önemli unsurumuz, 'Taşkını önlemek mi, taşkınla ve bu akarsuyun doğal dengesiyle yaşamayı öğrenmek mi' buna karar vermemiz lazım" diye konuştu.

'YATAK TEMİZLİĞİYLE EKOSİSTEMİ BOZUYORUZ'

Akarsu yatağını temizlemenin, bölgedeki ekosistemi bozduğunu belirten Uludağ, "Yatak temizlemek kısa vadede taşkını önler ama uzun vadede akarsuyun şöyle bir özelliği vardır; akarsu aşındırır, taşır gücünün yettiği kadar ve gücünün bittiği yerde biriktirir ve buna bağlı olarak da bir ekosistem geliştirir. Biz yatağı temizleyerek aslında o ekosistemi bozuyoruz. Biriktirme yapması gereken yerde aşınıma dönüştürüyoruz. Dolayısıyla akarsudaki birikme karakteri kazanan bölgeyi aşınım karakterine çevirerek oranın yapısını bozuyoruz. Bu akarsu içerisindeki canlı hayatı da biyolojik çeşitliliği de akış dinamiğini de etkiliyor" dedi. Doç. Dr. Uludağ, taşkınların şiddetini artıran en önemli nedenlerden birinin de yapılan seddeler olduğunun altını çizerek, "Taşkının şiddetini artıran en önemli unsurlardan bir tanesi, yaptığımız seddeler. Meriç taşkın ovası çok geniş. Yunanistan'dan Enez'e kadar giden geniş bir ova. Biz bu ovayı seddeler arasında hapsettik dolayısıyla yağışın çok olduğu seviyelerde, suyun seviyesi ovada yarım metre yükseliyorken, seddeler arasına sıkıştırdığınızda 5 metre yükseliyor. O zamanda risk oluşturuyor. Aslında Edirne'de sorun da bu, seddeler arasındaki yanlış yapılanma ve taşkın sahasına uygun olmayan yapılanma bizde sorunları oluşturuyor" diye konuştu.

'MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR YAPILMALI'

Taşkınla mücadele konusunda ülkelerin politikasının uzun vadeli olması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Uludağ, "Burada önemli olan, akarsuların ömürleri insan ömrüyle sınırlı değil uzun vadeli. Ülkelerin politikaları da uzun vadeli olmalı. Dolayısıyla akarsu havza yönetiminin multidisipliner olarak birçok disiplinle coğrafyacılar, jeomorfologlar, bölge plancılarla ve Bulgaristan ve Yunanistan'la birlikte ortak planlanıp bu akarsu üzerinde ne tür çalışma yapılması gerektiğine ortak karar verilmesi gerekiyor yoksa münferit 'Ben oraya baraj yapacağım, kanal yapacağım' diyerek bu sorunu çözemeyiz" dedi.