Okay Deprem 10. Uluslararası Hukuk Forumu'nda[/caption]
'ANGLO SAKSON İDEOLOJİSİ DÜNYANIN GERİ KALANINA KENDİ HUKUKUNU DAYATIYOR'
Kendisi de aynı zamanda bir hukukçu ve hukuk bilimcisi olan Medvedev, günümüzde dünyada yepyeni bir döneme girildiğini, uluslararası ilişkilerin de buna göre yeniden dizayn olduğunu, dahası bunun kaçınılmaz ve önlenemez olduğunu söylerken ülkesinin giderek artan ağırlığını ima ediyordu aynı zamanda. “Çok kutuplu dünya”ya vurgu yapan Dmitri Anatolyeviç, “Anglosakson ideolojisi” başlığı altında nitelendirdiği tek kutuplu dünyanın, tüm diğer ülke ve devletlere, kısaca yeryüzünün geri kalanına kendi hukukunu dayatmaya çalıştığının altını çizdi. Eski başbakan dünyada genel olarak bir uluslar arası hukuk krizinin yaşanmakta olduğuna vurgu yaptıktan sonra Birleşmiş Milletler’in, özel olarak da Güvenlik Konseyi’nin çoktandır revize edilme, yeniden şekillendirme zamanının geldiğini belirtti. Medvedev, daha da ileri giderek, Güvenlik Konseyi’nde bir “Rusofobi” havanın hâkim olduğuna dikkat çekerek bunun dünyadaki mevcut siyasi krizi iyiden iyice derinleştirdiğini vurguladı. NATO ülkelerinin en sonki buluşmasında Rusya’yı artık resmen düşman ilan ettiğini hatırlatan Medvedev 3. Dünya Savaşı’nın çıkma riskinin yüksek oluşuna göndermede bulunup, Batı İttifakı’nın dünyayı onlarca yıl geriye götürmeye çalıştığını söyledi.
'RUSYA'NIN ANTİ-RUS HAVASINDAKİ ULUSLARARASI KURUMLARA İHTİYACI YOK'
Dmitriy Medvedev uzunca konuşmasının devamında, gelinen noktada dünyada pek çok uluslararası organın, teşkilatın işlevini siyasi sebeplerden dolayı yerine getiremediği ve Rusya aleyhine çalıştığına işaret ederek, “Rusya’nın açıkçası böyle örgütlere ihtiyacı yok ve onların da Rusya’yı dışlama şans ve ihtimalleri yok!” şeklinde konuştu. Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere hemen hemen tüm uluslar arası örgüt ve kurumların kurucu üyesi olduğunu ve hepsinin de tüzüklerinde bunun detaylı olarak formüle edildiğini anımsatan Medvedev, oradan sözü Avrupa Konseyi ve Parlamentosu’na getirdi. Rusya’yı hemen her konuda dışlamaya çalışan Avrupa’nın Rusya’sız gidebileceği fazla bir yer olmadığını dile getiren Dmitriy Anatolyeviç, “her halükarda eninde sonunda Avrupa’nın en güçlü ülkesi olacağız” dedi. ABD ve İngiltere’nin öncülüğündeki Batılı ülkelerin uluslararası kuruluşları ve genel itibariyle uluslar arası hukuk normlarını çalışmaz hale getirdiklerini, bunu Kore, Vietnam, Irak ve Afganistan Savaşları’nda gördüklerini kaydetti, Dünyadaki bu hukuksuzluk, uluslar arası hukuku tanımama halinin faturasını yüz milyonlarca insanın yoksulluk, açlık ve savaşlar yoluyla ödediğine işaret eden Medvedev, meşhur filozof Immanuel Kant’ın “uluslar arası ilişkilerin ve dünya düzeninin özgür devletlerin federasyonu temelinde gelişmesi gerektiği” şeklindeki formülasyonuna atıfta bulundu.
'RUSYA'NIN YAPICI ULUSLARASI POLİTİKASININ KARŞILIĞI YALAN VE ŞANTAJ OLDU'
Sövlevinde konuyu Ukrayna ve Donbass’a da getiren Dmitriy Medvedev, Ukrayna’daki özel askeri operasyon hususunda “BM’nin tüzüğündeki ilgili maddede her ülkenin belirli şartlarda, askeri açıdan kendisini savunma hakkının olduğu açıkça gösterilmiştir” dedi. Donbass sorununun barışçıl yollardan çözülmesi için Minsk Anlaşmaları çerçevesinde ellerinden geleni yaptıklarını ancak Avrupa’nun malum politikaları yüzünden operasyon başlatma noktasına sürüklendiklerini sözlerine ekleyen Medvedev, Donbass’ta tam sekiz yıldır Avrupa ve tüm dünyanın gözleri önünde halkın her türden insan hakkı ve hukukunun ayaklar altına alındığına değindi. Genel itibariyle tam otuz yıldır, uluslar arası kurumların en azından mevcut halleriyle korunması uğruna her tür çabayı gösterdiklerini vurgulayıp, “ancak bunun karşılığı Batı cephesinden yalan ve şantaj oldu… Rusya’ya karşı nankör ve küstahça yaklaşım ve politikalar oldu” şeklinde devam etti. Yaptırımlar konusuna da giren Dmitri Medvedev, Rusya’ya karşı hemen her alanda uygulanan asimetrik ve orantısız yaptırımların yarın öbürsü gün hedefinin pekâlâ birçok başka kıta ve ülke olabileceği ihtimaline dikkat çekmesinin ardından bütün bu yaptırımların nihai hedefinin Rus ekonomisini, bir bütün olarak da Rusya’yı çökertmek olduğunu ifade etti.
Rusya’nın ekonomisinde öncelikle hiper enflasyon yaratmak hedefiyle yaptırımların devreye sokulduğunu belirten Medvedev sözlerini şöyle sürdürdü: "…ancak bu yaptırımlar yönetici sınıfı veya business elitini değil, nüfusun çoğunluğunu oluşturan sıradan insanları etkiliyor. Pek çok açıdan onların hakları, hukuku ihlal edilmiş, çiğnenmiş oluyor…"