Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos hutbesinde zaferin mimarı Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adını dahi geçirmedi, sosyal medya hesabında yayınladığı mesajda yer verdi.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, milli bayramlarda yayınladığı hutbelerde ısrarla Mustafa Kemal Atatürk'e yer vermemeye devam ediyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı aynı tavrına 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda da devam etti. "Bizi biz yapan, bizi millet kılan ruh' isimli 15 Temmuz'un dahi anıldığı hutbede 30 Ağustos zaferine değinilirken, zaferin mimarı Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ise yer verilmedi.
Şehitlerin gazilerin ve 'devlet büyüklerinin' anıldığı hutbede şöyle denildi:
"Bedir’den Malazgirt’e; Çanakkale’den 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne; 15 Temmuz’dan günümüze kadar î’lây-i kelimetullah aşkıyla üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum."
İşte Diyanet'in Atatürk'süz 30 Ağustos hutbesi:Muhterem Müslümanlar!
Vatan, bizler için bir toprak parçasından çok daha büyük anlamlar taşımaktadır. Cennet vatanımız, ecdat yadigârıdır. Âlimler ve arifler diyarıdır. Aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin emanetidir. Vatanımız, üzerinde özgürce yaşadığımız, huzur ve güven yurdumuzdur. Ruhumuzun sekinete erdiği, kimliğimizin şekillendiği, köklerimizin derinleştiği yuvamızdır. Vatanımız, bağımsızlığımızın sembolüdür. Namahrem eli değmesin diye cepheden cepheye koştuğumuz; yolunda canımızı seve seve feda ettiğimiz yerdir. Vatan sevgisi o kadar değerlidir ki Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde vatanın selameti için nöbet tutanları şöyle müjdelemektedir: “İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz: İlki, Allah korkusundan ağlayan göz. İkincisi ise gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz.”1 Aziz Müminler! İstiklâl Marşımızda vatanımıza olan sevdamız şöyle dile getirilmektedir:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Evet, bizler, millet olarak vatanımızı müdafaa etmeyi mukaddes bir görev bildik. Yüce Rabbimizin, “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; iman etmişseniz üstün olan sizsiniz.”2 ayetine gönülden bağlı kaldık. Zorluklar karşısında ümidimizi asla yitirmedik. Her türlü imkânsızlığa rağmen imanımızdan aldığımız güç, birlik ve beraberlikten aldığımız kuvvetle en kesif ordulara karşı mücadele verdik. Her türlü hayâsızca akına gövdemizi siper ettik. İzzet ve onurumuzu koruduk, istiklal ve istikbalimize sahip çıktık elhamdülillah.
Kıymetli Müslümanlar!
Bizleri zaferden zafere götüren ruh, Yüce Dinimiz İslam’a gönülden inanmamızdır. Bu ruhun temelinde; Allah’a olan bağlılığımız, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e olan muhabbetimiz, salih amellerimizi yerine getirmemiz ve güzel ahlakı kuşanmamız vardır. Bizler, bu ruha sahip çıktığımız zaman çağ açıp çağ kapatan medeniyetler kurduk. Dünyanın her yerine iyiliği, huzuru ve barışı götürdük. “Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır…”3 ayetine icabet ederek; din, vatan ve mukaddesat uğrunda, şehadetleri dinin temeli olan ezanların ebediyen yurdumuzun üzerinde inlemesi için ardımıza bakmadan cennete koşarcasına şehitliğe ve gaziliğe koştuk. Hayatımızın her alanına bu ruhu aktardığımızda inancımızı ve kültürümüzü muhafaza ettik. Yeryüzünde iyiliği emretme, kötülüğe engel olma görevini canımız pahasına yerine getirmenin gayretinde olduk. İlim ve bilimde, kültür ve sanatta bütün insanlığa örnek ve önder olduk.
Aziz Müslümanlar!
Bugün bize düşen; bizi biz yapan, bizi millet kılan bu ruhu canlı tutmak; İslam’ın emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in hayatına aktardığı değerleri çocuklarımızla ve gençlerimizle buluşturmaktır. Ecdadımızın aziz hatırasına, şehitlerimizin uğruna canlarını feda ettikleri ulvi değerlere sahip çıkmaktır. Devletimizin bütünlüğü, vatanımızın bekası ve milletimizin selameti için sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Aramıza fitne ve fesat tohumları ekmek isteyenlere karşı uyanık olmak, kardeşliğimizden asla ödün vermemektir.
Bu vesileyle Bedir’den Malazgirt’e; Çanakkale’den 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne; 15 Temmuz’dan günümüze kadar î’lây-i kelimetullah aşkıyla üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Hutbemi, İstiklâl Marşımızın aziz milletimize ebedi istiklâli müjdelediği şu mısra ile bitiriyorum:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!"
SOSYAL MEDYA MESAJINDA YER VERDİResmi bayramlarda Atatürk'e karşı tavırları eleştirilen Diyanet bu kez hutbesinde adını geçirmedi ama sosyal medya hesabından yayınladığı mesajda Mustafa Kemal Atatürk'ü andı. O mesaj ise şöyle:
''Bugün, sarsılmaz bir imanla vatanımız, bayrağımız, hürriyetimiz ve mukaddes değerlerimiz uğrunda mücadele edenlerin aziz hatıralarını bir kez daha iftiharla yâd ettiğimiz gündür. 30 Ağustos Zaferi, vatan topraklarını işgal etmeye gelen sömürge kuvvetlerine karşı kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla yekvücut olarak kahramanca direnen bir milletin tarihe altın harflerle yazdığı bir destanın adıdır. Büyük zorluluklar ve imkânsızlıklar içinde kazanılan bu şanlı zafer, aynı zamanda milletimizin vatanından, bayrağından, dininden, mukaddesatından asla vazgeçmeyeceğinin tüm dünyaya ilandır. Hiç şüphesiz bu büyük zaferin ardında, ecdadımızın sarsılmaz imanı, muhteşem cesareti ve hürriyetine meftun asil karakteri yer almaktadır. Bilinmelidir ki her karışı şüheda kanıyla yoğrulmuş bu topraklar, gönderde dalgalanan ay yıldızlı al bayrağımız ve gök kubbede yankılanan ezan sesleriyle ilelebet bizlere vatan olmaya devam edecektir.
30 Ağustos Zaferi gibi nice zaferlerle dolu şanlı tarihimiz, bizler için bir kıvanç vesilesi olduğu kadar omuzlarımıza önemli bir sorumluluk da yüklemektedir. Bu bağlamda en temel sorumluluğumuz, ecdadımızın verdiği mücadelenin dayanak noktalarını muhafaza ederek birlik beraberliğimizi pekiştirmek ve coğrafyamızda yaşanan kaos, tefrika ve savaşların ardındaki planları doğru okuyarak milletimizin huzuru, ülkemizin bütünlüğü ve geleceğimizin teminatı için var gücümüzle çalışmaktır. Bunun için öncelikle 30 Ağustos’u bir zafere dönüştüren o güçlü inancı canlı tutmak ve nesilden nesile aktarmak zorundayız
Bu vesileyle Büyük Taarruzun Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere onun tüm silah arkadaşlarını, istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını ve bu toprakları bizlere vatan kılan ecdadımızı şükran ve minnetle yâd ediyoruz. Geçmişten bugüne vatanımız, dinimiz, ezanımız, bayrağımız, istiklal ve istikbalimiz uğruna canlarını feda eden şehitlerimize ve ahirete irtihal eden gazilerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Aziz milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor; vatanımızı, milletimizi, devletimizi ilelebet payidar eylemesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz. Allah bizlere bu güzel vatanımızda daima birlik ve beraberlik içinde özgürce ve kardeşçe yaşamayı nasip eylesin.’’
https://tele1.com.tr/ali-erbas-sonunda-ataturku-hatirladi-1126896/