Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum zam farkını soran emekliye dilenci muamelesi yaptı, gazeteci Deniz Zeyrek Kurum’un verdiği para dolu kartı nasıl elde ettiğine dikkat çekti.

Rize’de dul ve yaşlı aylığıyla geçindiğini söyleyen Ayşe Yüksel, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a zam farkının ne zaman yatacağını sordu. Kurum danışmanına sorarak “Daha geçmedi Meclis’ten, geçince yatıracaklar” diye yanıt verdi ve Yüksel’e ‘nakit para’ yerine geçen yardım kartı vermeye çalıştı. Yüksel “İhtiyacım yok” diyerek reddetti.

“Sadece bakan maaşıyla geçinen biri sokakta gördüğü insanlara alışveriş kartı dağıtacak bütçeye sahip ol(a)masa gerek.” diyen Sözcü yazarı Deniz Zeyrek söz konusu olay sonrası Murat Kurum’un para dolu kartı nasıl elde ettiğine dikkat çekti

Kurum Kurum kibir! Dilenci gibi para verdi kadın iade etti

Deniz Zeyrek’in yazısının ilgili bölümü şu şekilde:

Şimdi gelelim başlıkta dikkat çektiğim, bir nevi dananın kuyruğunun koptuğu yere.

(Muhalefet, bu tür durumlarda “Vatandaşı dilenci yerine koyuyorlar” klişesini kullanıyor. Elbette önemli bir tespit ama işin aslı daha ciddi.)

Sizce Kurum’un kadının avcuna “göz dolduran geçici çözüm” olarak sıkıştırmaya çalıştığı o alışveriş kartının kaynağı neydi?

1 – Murat Kurum o kartı kendi kişisel bütçesiyle mi almıştı? Sadece bakan maaşıyla geçinen biri sokakta gördüğü insanlara alışveriş kartı dağıtacak bütçeye sahip ol(a)masa gerek.

2 – Yoksa Çevre Şehircilik Bakanlığı bütçesinden mi? (Bir tek Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vatandaşa sosyal yardımlar yapmakla görevli ve o bakanlığın yöntemleri arasında da alışveriş kartı dağıtmak yok.) Velev ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın böyle bir imkânı var. Bakan bu imkânı siyasi amaçlarla kullanabilir mi?

3 – Bir ihtimal daha var:

Bakanlığı iş yapan müteahhit şirketler!

Murat Kurum’un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı sırasında kendi döneminde ihaleler alan müteahhitler seçim kampanyasına yoğun bir şekilde maddi destek sunmuştu. Kurum’un dönüşüyle bayram yaşayan bu şirketlerin hizmetleri bu yöntemlerle devam ediyor olabilir.

Demokratik ülkelerde olması gereken şeffaflık ilkesi Türkiye’de maalesef unutuldu gitti. Bu seçeneğe birçok siyasetçi başvuruyor ve bu tür harcamaları önemli bir yekûn tutuyor. Ne yazık ki kaynağını da asla öğrenemiyoruz.

O nedenle başlıktaki soruyu bir defa daha tekrarlıyorum ve cevap bekliyorum:

Kurum o kartları nereden, hangi bütçeyle alıyor?