İsmet Koyun / Bilişimci- İşinsanı

Dijital dünyanın yeni oyun kurallarının ortaya koyduğu gibi, artık özgür değiliz. Geçen haftanın olayları, dijital bilginin mülkiyetini ve telif haklarını elinde tutan küresel tekellere ne kadar bağımlı hale geldiğimizi, açık ve net bir şekilde gösterdi. Bankalar işlem yapamaz hale geldi, hava yolları uçuşlarını iptal etti, hastaneler ameliyatlarını durdurdu. Dünya genelinde birçok şirket o gün resmen durdu. Hatta buzdolapları bile çalışmadı.

Bu olayların sebebi ne olursa olsun, bunun bir tür “siber saldırı” olduğunu düşünüyorum. Bu, dünyanın artık eski dünya olmadığını gösteren en iyi örnekti.

Bu olayı hafife almamalıyız. Nedeni ne olursa olsun, bu bize yapılan çok ciddi bir uyarıydı. Dünya, “bulut, bulut” diye çalkalanırken, bu kavramların da yeniden düşünülmesi gerekiyor. Ben buna artık, “Dijital Güvenlik” diyorum. Bu anlamda artık veri güvenliğinden değil, “dijitalleşmiş dünyanın” güvenliğinden bahsedebiliriz.

Örneğin, Tesla, “Ben bir araba üreticisi değilim, ben bir yazılım şirketiyim” derken, “Arabalarım donanımdan çok yazılımdan oluşuyor” demek istiyor. Birilerinin Tesla’ları uzaktan ele geçirdiğini düşünebiliyor musunuz? Bu durum, bütün yeni model arabalar için geçerlidir. Dünyada bir anda milyonlarca araba kendi başına hareket ederken, kullanıcılar araçları üzerinde hiçbir kontrole sahip olamıyor. Mobil telefonlarımız, etraftaki tüm elektronik cihazları bozup kötü amaçlar için kullanılabilecek sinyaller yayıyor. Son olayda bazı bölgelerde asansörler bile çalışmadı.

Fazla uzatmayayım, uykularınız kaçmasın. Dijital bağımlılık ve veri güvenliği, gelecekte çok daha fazla üzerinde durmamız gereken konular olacaktır. Ülkeler bu sorunlara daha fazla ağırlık vermek zorunda kalacaktır. Masamıza gelen her yemeği yemek zorunda değiliz.

Biz bu nedenle KOBIL firması olarak, bu tür yazılımları kullanmıyoruz. Çözümlerimiz bu bakımdan son derece güvenlidir. İnsanlar bugün ve gelecekte, salt bu nedenle de olsa bize güvenebilirler. Güvenli dijital kimlik, güvenli uygulamalar ve güvenli iletişim alanındaki çalışmalarımıza, son 30 yıldır olduğu gibi, devam edeceğiz. Son olaylar, bu çalışmalarımıza kaynak ayırmanın ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Bu, yeni dijital dünyaya bizim katkımızdır.

Artık özgür değiliz. Bu dijital köleliğe izin vermemeliyiz. İnsanlığa daha fazla zincir vurulmasına müsaade etmemeliyiz. Bu da ancak, bilginin mülkiyetinin toplumsallaşması ve bu alanda çoğulculukla mümkündür. Alternatifleri sürekli çoğaltmalıyız.