Köprü eleştirilerine Bahçeli’den yanıt: Yüzerek geçsinler

Yayın tarihi: 22 Mart 2022 Salı 10:39 am - Güncelleme: 22 Mart 2022 Salı 11:58 am

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli, Adana’da Furkan Vakfı üyelerine yapılan polis müdahalesine yönelik “Polisimiz görevini yapmıştır” ifadelerini kullandı. Bahçeli. Çanakkale Köprüsü’nü eleştirenlere ise “Denize atlasınlar yüzerek gitsinler” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Hedefine yine TTB’yi koyan Bahçeli “Tabipler Birliğinin başında ‘Türk’ isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğe ve doktorluğa en korkunç bührandır” diyerek TTB’nin kapatılmasını istedi. Bahçeli Tuncay Özkan’ın Demirtaş için söylediği sözleri de hedefine alarak, “Teröriste barış insanı demek barışa ihanettir. Teröristin yeri TBMM değil demir parmaklıkların arkasıdır” diye konuştu.

Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

Nevruz kardeşlik bağlarımızın parlayan sembolüdür. Ayrıca Nevruz terörizme kapılmışların değil Türk’ün ebedi bayramıdır. Nevruz, aynı şekilde bölücülerin, gayri milli çevrelerin, çarpık zihniyetlerin, terörizme yakasını kaptırmış lekeleri mihrakların değil Türk’ün ezeli bayramıdır. Türk milletinin ebedi bayram günüdür. Nevruz’u şiddet dolu amaçlarına malzeme yapmaya teşebbüs edenler zulme sözcülük, zillete gözcülük yapan odaklardır. PKK’nın ikmal deposunun ileri kulesi olan HDP’nin hafta sonu düzenlediği sözde Nevruz kutlamaları bu yılda ağır tahriklere sahne olmuştur. Pek çok ilimizde korsan programlar düzenlemiş, bu kapsamda bölücüler, yasa dışı sol örgütler yine fitne saçmışlar, bir kez daha Türk’ün bahar bayramını gölgelemeye çalışmışlardır. Kürt kökenli kardeşlerimizle Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden dahası Nevruz’da nifak üreten kan içici vampirlere fırsat verilmeyecektir. Bir CHP’linin terörist Demirtaş’a ‘barış insanı’ demesi önümüzdeki günlerde TBMM’de olacağını söylemesi buhran içinde kalmış bir zihnin hezeyanıdır. Bir teröriste barış insanı demek barışa ihanettir.

Erdoğan düzeltmeye çalışırken Bahçeli doktorları hedef aldı! Gidişleri olsun gelişleri olmasın

ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ

Çanakkale denince akla gelen, imanlı direniştir. Aziz ceddimiz Çanakkale’de bir destan yazmıştır. Bu destan nesilden nesile aktarılmıştır ve tarihe mal olmuştur. Atatürk’süz Çanakkale diyenlere sesleniyorum. En az diğer kahramanlarımız kadar Atatürk’te Çanakkale’nin her yerindedir. Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum diyen sözler Çanakkale’de hala duyulmaktadır. Hiçbir densiz Atatürk üzerinden yeni bir tartışmaya yanaşmamalıdır.

1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılma amacını Çanakkale Zaferi’nin Atatürk’le değil köprüyle anılmasını iddia eden çürük kafalar, ne Çanakkale’yi bilirler, ne Atatürk’ü bilirler ne de Türkiye’ye sevgi gösterirler. Bunların işleri, yapılan her esere kulp takmak, iftira atmaktır.

Bizim feyzimizin ana kaynağı bellidir. Buna karşın Türkiye’yi kötülemeye çalışanların soyunun sopunun nereye dayandığı meçhuldür. Sırtını yasladıkları, durmadan sufle aldıkları odaklar karanlıktır. Bunların kalpleri mühürlüdür, Çanakkale Türk milletinin namus kilididir. Bizim kime çektiğimiz nettir. Bizim feyzimizin ana kaynağı da bellidir. Buna karşılık Türkiye’yi kötüleme yarışına girenlerin soyunun sopunun nereye dayandığı meçhuldür. Aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, saygıyla anıyorum. 18 Mart 2022’de hem Çanakkale Zaferi’ni andık hem de muazzam bir eserin açılışına gururla şahitlik ettik. Böylelikle Asya ile Avrupa 6. kez birbirine bağlanmıştır. Çanakkale Köprüsü, feribotla 1 saat süren boğaz geçişini 6 dakikaya düşürmüştür. Bunun yanında Malkara’dan Çanakkale’ye uzanan 103 kilometrelik otoyol da hizmete girmiştir. Marmara Otoyolu ringi tamamlanmıştır. Türkiye’nin bölgesel ve küresel ticaretteki önemi daha da artacaktır.

Çanakkale bugün de geçilemez, Türkiye’yi geçmek asla mümkün olamaz. Çanakkale’den geçiş fırsatını sadece Türk milleti verecek o da 1915 Çanakkale Köprüsü’nden olacaktır. Bu köprüde emeği geçen Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.

Dediler ki bu köprü milletin sırtında bir kamburmuş. Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan bu yapı için milletimizden para çıkacakmış. Ey gafiller bu köprüden siz de geçeceksiniz. Niye gocunuyorsunuz? Bu köprü ülkemizin gururdur. Bunu da mı kabullenemiyorsunuz. Yapılan tabrik ve takdirden uzaksınız, bari susun da uzaktan bakanlar sizi adam zannetsinler. Madem köprüden geçmeyeceksiniz, buyurun denize atlayın yüz yüze gidin. Çanakkale’nin rövanşını almak için yanıp tutuşuyorlar. Dün başaramadıkları işgali bugün asla yapamayacaklar.

Furkan Vakfı üyelerine polisten çok sert müdahale

YİNE HEDEFTE TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ VAR

Türkiye’nin yükselişine engel olamayacaklar. Önümüze taş koyamayacaklar. Milletimize ve ülkemize hizmet eden, her meslek mensubunun başımız üzerinde yeri vardır ve bu tartışmasızdır. Hiç kimseye peşin hükümlü bakamayız. Bizim kıstaslarımız kriterlerimiz anlayış ölçülerimiz gayet berraktır. Türkiye’ye nefret besleyenler karşı cephemizdir. Hem ihanete çanak tutan, hem terör örgütlerine methiyeler düzen hem de insan haklarından bahsedenler köksüzlerdir. İhanet edene göz yummak günaha ortaklıktır. Türk Tabipler Birliği isimli bölücü yapılanma Türk hekimlerini temsil edemez.

Doktorlarımız şifanın ana minvalidir. Sevgi ve saygıya layık Türk hekimlerine tek bir lafımız yoktur. Fakat nerede bir melanet varsa TTB Başkanı ve işbirlikçi yönetimi oradadır. Bunlar bir avuç millet ve devlet muhalifidir. PKK’nın yanında olan, HDP’nin yanından giden bunlardır. Bunlara doktor demek, Tabipler Birliğinin başında ‘Türk’ isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğe ve doktorluğa en korkunç bührandır.

Bizim, TTB’ye yönelik haklı eleştirilerimiz bu kuruluşa çökmüş 3-5 Türkiye düşmanıyla ilgilidir. Bunların dışında hiçbir hekim sözlerimize alınmamalı, gücenmemelidir. Muğla’da bir uzman çavuşumuzun hastanede maruz kaldığı kötü muamele bizleri üzmüştür. Sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddetin karşısında olacağız ama askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız.

TBMM’ye sunulan ve ilgili komisyona havale edilen sağlıkta şiddetin sona erdirilmesi için kanunda değişiklik yapılmasını öngören tasarıyı ön koşulsuz kabul edeceğiz. 1 kişinin yanlışı genelleştirilemez. Zor bir dönemden geçerken en küçük bir provokasyonun sonuçları ağır olabilecektir. Ne hastanede, ne postanede, ne mahkemede, ne adliyede, ne de hayatın diğer alanlarında insanlık değerleri asla çiğnenmemelidir. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yememiz bu yüzdendir.

Çanakkale Köprüsü’ndeki vurgunu CHP’li vekil anlattı

“MUTLAK SURETLE KAPATILMALIDIR”

1970’li yıllarda hain bir kurşunun bedenine isabet ettiği bir dava arkadaşımız, Hacattepe’ye kaldırılmıştı. O dava arkadaşımızın bir an önce tedavi altına alınması gerekiyordu. Çünkü hayati tehlikesi vardı. Arkadaşımızın ülkücü olduğunu öğrenen bir kaç doktor müsveddesi, bırakın gebersin demiştir. Ülkücü hareket, kalpsizlerin oyunlarını bozarak bugünlere gelmiştir. İşte o doktor müsvedderinin çatı kuruluşu TTB’dir. Dağdaki terörise pansuman yapanla bunun ne farkı vardır. Doğu ve Güney Doğu’daki meskun mahal operasyonlarından dolayı uluslarası mahkemelerde yargılanmasını gerektiğini söyleyen bu kişi değil midir. Açık açık sesleniyorum. TTB mutlak suretle kapatılmalıdır.

Dışişleri Bakanımızın açıklamasına bakarsak, Ukrayna ve Rusya’nın pozisyonlarında bir yakınlaşma olduğu anlaşılmaktadır. Müzakere edilen altı maddelik şartların ilk 4 maddesinde mütabık kalındığı açıktır. Savaşa en dengeli yaklaşan ülke Türkiye’dir. Putin’in aklıselim çizgiye gelmesi beklentimiz ve temennimizdir.

 

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

Barış ve istikrarının kurumsal bir boyut kazanması öncelikli konu başlıklarından bir tanesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmeleri, telefon diplomasisi, ülkemizin çekim gücünü artırırken barış özlemlerini de diri tutmaktadır.

Dışişleri Bakanımızın açıklamasına bakarsak, Ukrayna ve Rusya’nın pozisyonlarında bir yakınlaşma olduğu anlaşılmaktadır. Müzakere edilen altı maddelik şartların ilk 4 maddesinde mütabık kalındığı açıktır. Savaşa en dengeli yaklaşan ülke Türkiye’dir. Putin’in aklıselim çizgiye gelmesi beklentimiz ve temennimizdir.

Rusya’nın denizlerdeki mayınların Karadeniz’e gelebileceğini söylemek ya algı oyunu, ya da çok büyük bir tehlikedir. Savaşın kazananı barışın da kaybedeninin olmayacağı bir gerçektir.

Silahların susma vakti gelmiştir. Diplomasi kanallarıyla savaşı sona erdirmek mümkündür. Türkiye’nin sağ duyulu politikaları savaşı sona erdirmekte önemli rol oynamaktadır. Oyun kuran ülkelerin oyunları birer birer bozulmaktadır. Hiçbir ülke Türkiye kadar iyi niyetli bir tutum içerisinde değildir. Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesinin tek yolunun , devlet başkanlarının, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile mesela İstanbul’da bir araya gelmesidir.

NATO ÜYELERİ ARASINDA YAPTIRIMA UĞRAYAN TEK ÜLKE TÜRKİYE’DİR

Ukrayna Cumhurbaşkanını periyodik şekilde parlamentolarında konuşturan ülkeler bize göre samimi değildir. Tiyatroya gerek yoktur. Bunu izleyip aldanacak kimse olmayacaktır. Ukrayna Cumhurbaşkanını parlamentolarında konuşturan ülkelerin, savaşı körükleyen ABD’ye itirazı ne zaman gelecektir. Hani yaptırımlar Rusya’nın nefesini kesecekti. Bu nasıl müttefikliktir. NATO üyeleri arasında yaptırıma maruz kalan tek ülke Türkiye’dir. Dost bildiklerimiz tarafından, egemenlik haklarıyla oynanan, aleyhine ekonomik, siyasi ve diplomatik tuzaklar kurulan ülke de Türkiye’dir. Mücadele ettiğimiz terör örgütlerine destek verenlerine bakın ki NATO’da aynı çatı altında olduklarımızdır. Kuzu postuna bürünmüş hiçbir ülke bize adalet dersi veremez. İnsanlık hatırlatması yapamaz. Yaptırımlara neden katılmıyorsunuz diyemez. Bu devleti Türk milleti kurmuştur son söz ve karar Türk milletinindir.

FURKANCILARI DA HEDEF ALDI

Geçtiğimiz hafta sonu Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır. Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir.

Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK’yı, yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır. Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir.
Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır.

Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır.

Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir.

Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir.
Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum. Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak, hem de günahkar olarak anılacaklardır.

Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir. Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır. İslam dini barış ve kardeşlik dinidir. Her kim bu manevi gerçeğe riayet ediyorsa baş tacımızdır. İstismarcıların, fesat yuvalarının, dinimizi ticarete ve batıl hedeflere tahvil etmek için fırsat kollayanların hesabı sorulmalı, hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini içten içe çürütmek, kaleyi içinden yıkmak için tetikte beklemek vatana ihanettir, millete ihanettir, bedeli muhataplarına çok ağır ödetilmelidir. Milletin kaderi devlet, devletin geleceği millettir. İkisini birbirinden ayırmak imkansızdır. Devleti muhafaza edeceğiz, milleti yaşatacağız. Karşımıza engel çıkarsalar da, mutlaka aşacağız. Tek nefes olacağız, tek yürek olacağız, tek ses olacağız, devlet-i ebed müddet, millet-i ebed müddet amacımızdan sonu ölüm bile olsa vazgeçmeyeceğiz. Teslim olmayacağız, taviz vermeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz.