Devlet Bahçeli: CHP’yi CHP’lilere şikayet edeceğiz

Yayın tarihi: 2 Kasım 2021 Salı 10:50 am - Güncelleme: 2 Kasım 2021 Salı 12:02 pm

MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli partisinin 2023 seçimlerindeki yol haritasından bahsederken CHP’yi CHP’lilere şikayet edeceğini söyledi. MHP Lideri CHP’nin sınır ötesi askeri müdahale tezkeresine hayır demesini de sert bir dille eleştirdi.

Saray İttifakı ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında 2023 için yol haritasını anlattı.

Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

Türkiye Cumhuriyet, fazıl bir yönetim sistemiyle huzur, refah ve demokratik istikrar içinde geleceğe yürüyüş halindedir. Siyasi ucubelerin bu gerçeği algılayıp anlaması bile hayal mahsulü bir beklentidir.

2023 yılında cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimiyle birlikte cumhuriyetin 100. yılına ulaşmış bulunacağız. MHP bütün imkanlarını seferber ederek anadoluyu karış karış dolaşmanın, vatandaşlarımızla kademe kademe buluşmanın çabasındadır.

Politikalarımızı anlatıyoruz, kafalarda biriken soru işaretlerine cevaplar vermeye çalışıyoruz. Türkiye’nin her köşesindeki kanaat önderlerine, STK’lara, iş adamlarımıza, çiftçilerimize elimizi uzatıp gönlümüzü açıyoruz. Adım adım 2023, il il anadolu temasıyla herkese ulaşacağız. Çarşıda, pazarda, bağda, bostanda, camide, cemevinde, Türkiye’nin geleceğinde birlikte olma, birliğimizi güçlendirme maksatıyla 2023’e kadar hiç durmayacağız. Seçimler konusunda milletimizle dertleşeceğiz, sertleşen kuşatmayı beraber yarmak için inanç birliği yapacağız.

İşgal edilmiş CHP’nin gerçek yüzünü her yöremizde anlatacağız. 25 Haziran seçiminde yapılan HDP ittifakını, terörle mücadeleye karşı gelişini Mustafa Kemal Atatürk ile bağını kopartışını CHP’ye oy veren yurttaşlarımızla paylaşacağız. CHP’nin neye dönüştüğünü kime hizmet ettiğini anlatacağız. Bu amaçlar için arkadaşlarımızı Anadolu’ya gönderiyoruz

Milli ve tarihi değerleriyle barışık etkin bir devlet düzeni kurmuş, milli bir ekonomi modeli uygulamaya koymuş, küresel sistemde saygın bir konuma gelmiş güçlü bir Türkiye, 21. yüzyılda dünyada söz sahibi olacaktır.

Anketler kafa kafaya! Cumhur İttifakı’nda ‘ayrılık’ sinyali

“TÜRKİYE MERKEZLİ YENİ BİR MEDENİYET VE YENİ BİR DÜNYAYI KENDİMİZE MİSYON OLARAK BELİRLEDİK”

İçinden geçtiğimiz çağda söz sahibi olmanın yolu güçlü bir milli kimliğe ve özgüvene sahip olmaktan geçmektedir. TC geleceğe taşımak yeni nesilleri Türk-İslam kültürü ile vatan sevgisi ile yetiştirmek milletimizin refah ve mutluluğunu her zaman en üst seviyede tutmak ihmal edemeyeceğimiz bir gayedir. Parti olarak Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etme anlayışını kendimize siyasi misyon olarak belirledik. Bu misyon Türkiye’yi lider ülke konumuza taşıyacak. Bunun yaşatmanın yolu Türkiye’nin zilletin dayatmalarından ve kronikleşmiş ayak bağlarından öncelikle kurtulmasıdır. Milleti ve tarihi değerleriyle barışık, sorun çözme kabiliyeti olan etkin bir devlet düzeni kurmuş, ülkenin kaynaklarını seferber edecek milli bir ekonomik modeli uygulamaya koymuş ve küresel sistemde saygın konuma gelmiş bir güçlü Türkiye 21. yüzyılda dünya siyasetinde ve ekonomik hayatında söz sahibi olacaktır.

Yer kürenin en önemli sorunlarından birisi teknolojik sıçramadaki göz kamaştırıcı ivmenin aynı zamanda ekolojik gelişmeye yansımamasıdır. Bu sorun beşeriyetin ortak açmazıdır. Uygarlık merdivenlerinden çıkıldıkça tam tersi istikamette çevreye duyarlılık adalet ve hakkaniyete duyulan hassasiyet maalesef hızla iniş halindedir. Zulüm baskı sömürü tahakküm hegemonya mücadeleleri aynı zamanda doğayı da zehirlemiştir. Sözde gelişmiş ülkelerin doymaz kursakları dinmez hırsları insanlığı uçurumun dibine kadar savurmuştur. Çevre kirliliğinin doğa katliamının bir numaralı failleri özgürlük ve insan hakları konularında mangalda kül bırakmayan ülkelerden başkası değildir. Ekolojik yıkım insanlığı geri dönüşü olmayan bir eşiğe sürüklemektedir.

“İNSANLIK VAHİM FELAKETLERLE YÜZ YÜZEDİR”

Bizim milliyetçiliğimiz ekolojik dengenin sürdürülebilirliğine saygı gerektirir. Bizim milliyetçiliğimiz çevre duyarlılığı ile eş anlamlıdır. İnsanlık küresel ısınmanın ağır problemleriyle muhataptır. Türkiye’miz bundan bağımsız değildir. Bugünümüzü düşünürken gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak bütün insanlığın ahlaki ve vicdani görevi olmalıdır. Dünyanın sıcaklığı sistematik şekilde artış halindedir. Küresel ısınma denilen süreç sera gazlarının yoğun olarak artması sonucunda yeryüzünde yakın atmosfer tabakaları ile yeryüzü sıcaklığının yükselişidir. Küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişikliği sonucunda milyarlarca insan sel kasırga kuraklık ve susuzluk. Salgın hastalıklarla karşı karşıyadır. Böyle giderse 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağı tahmine dilmektedir. Kavurucu sıcaklar ve kuraklık tarımsal ürünlerin çeşidiyle birlikte miktarının da azalmasına yol açarak küresel açlık ve yoksulluk sorununu derinleştirecektir.

TIKLAYIN | Soylu’nun istifa ettiği güne ait yazışmalar TÜGVA belgelerinde ortaya çıktı

Soylu’nun istifa ettiği güne ait yazışmalar TÜGVA belgelerinde ortaya çıktı

“SICAK ÇATIŞMA İHTİMALİ OLDUKÇA FAZLADIR”

Önümüzdeki yıllarda su kaynakları temel gıda maddeleri üzerinden küresel cepheleşme hatta sıcak çatışma ihtimali oldukça fazladır. Kıyı yapıları balıkçılık turizm gibi ticari gibi ilişkiler gelecekte öngörülemez zararları görecektir. Allah’ın verdiği nimetlerin doğru ve dengeli kullanılmamasından dolayı insanlık vahim felaketlerle yüz yüzedir.

Bahçeli’den COP26 açıklaması

Paris Anlaşması iklim değişikliği konusunda yasal olarak bağlayıcı nitelikte uluslararası bir anlaşmadır. 196 ülke tarafından kabul edilmiş, Türkiye de bu anlaşmaya 22 Nisan 2016’da imza atmıştır. Anlaşma geçtiğimiz ay TBMM’de onay süreci tamamlanarak yürürlüğe girmiştir. Paris İklim Anlaşması sera gazı salınımının azaltılmasını küresel sıcaklık artışını da yüzde 2 ile sınırlandırmayı amaçlamaktadır. İşte böyle bir tablo karşısında Roma’da insanlar gezegen ve refah sloganı ile 30-31 Ekim’de toplanan 16. G20 zirvesinde salgın ekonomik kriz çıkış ve iklim değişikliği masaya yatırılmıştır. Hemen Akabinde İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, 26. Taraflar Konferansı önemli bir küresel zirve olarak kayıtlara geçecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız Özellikle Roma’dan muhatap devlet ve hükümet başkanlarıyla verimli yararlı ve art niyetleri sükuta hayale uğratacak temaslar kurmuştur. Biden ile görüşmesinde iki ülke ilişkilerini güçlendirmek ve ortak mekanizma oluşturulması konusu da mutabık kalınması NATO ve stratejik ortaklığa vurgu yapılması bize göre değerlidir. Bundan sonra kimin samimi kimin maskeli olduğu gün yüzüne çıkacaktır. Türkiye ile ABD arasında ki köprülerin atılması iki ülkenin aleyhinedir. Ortak akılla dahası karşılıklı çıkarlara egemenlik haklarına saygıyla kökleşmek sorunların çözümü mümkündür. Müttefiklik yalnızca lafta kalacak sadece zirve toplantılarında kalacak ilişkiler mevzu değildir.

Çok şükür Türkiye uluslararası zirve toplantılarında şerefle ve şuurla temsil edilmekte milli kararlılığımızdan en küçük taviz verilmemektedir. MHP bu gelişmelerden memnuniyet duymaktadır.

ABD yönetimi bilmiyorsa söyleyeyim; Türkiye insan haklarına onlardan çok daha saygılıdır. Yargı bağımsızlığımıza müdahale için Kavala bildirici hazırlayan bu ülkenin sahibi olmadığı kadar hukukunun üstünlüğü bu ülkede havidir. S400 konusu ise egemenlik sınırlarımız içindedir. Hiç kimsenin bu konuda Türkiye’ye ayar verip istikamet çizme dengesizliği cevapsız bırakılmayacaktır. Türkiye’nin ABD’nin terör devletleri ile yakın ilişki ve kaygılarını paylaşmasının ne hikmetse üzeri örtülmek istenmektedir. ABD’nin kara gücü olarak seçtiği terör örgütleri bumerang gididir günü geldiğinde tutan elleri de yaralayacaktır. Biden’dan çok Biden’cı kesilenler Türkiye’ye yuvalanmış Washington lobisidir. Emperyalizmin lekeli yüzleridir. İki taraflı çalışan ajanlarıdır. Kaldı ki sayın Erdoğan İLE Biden’ın görüşüp görüşmeyeceğinin günlerce çetelesini tutanların işin özünde kimlerin hesabına çalıştıkları fazla çöze yer bırakmadan deşifre olmuştur.

“AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞI DUYMUYOR”

Irak ve Suriye tezkeresi TBMM’de görüşülerek kabul edildi. Türkiye’nin güney kara sınırları bölgelerinde yaşanan menfur gelişmeler kuşkusuz milli güvenliğimiz açısından riskler taşımaktadır. Suriye’nin sınırlarımıza yakın alanlarında PKK, PYD, YPG ve DEAŞ başta olmak üzere yuvalanan terör örgütlerinin suikast eylemleri devam etmektedir. Tezkere oylamasında CHP ve HDP hayır demiş, İP evet oyu kullanmıştır. CHP, HDP’yle el ele tutuşarak sınırötesine asker gönderilmesine, ihanetin tepelenmesine hayır demiştir. Irak ve Suriye tezkeresi CHP’nin istediği gibi reddedilmiş olsaydı, Türk askeri terörle mücadeleden geri çekilecekti. CHP tarihin yanlış yerinde durmakla kalmamış, Türkiye’nin de karşısında konuşlanmıştır.

Kılıçdaroğlu artık geri dönüş yolların tümden kapanmıştır. Kendini de yaktın, partini de ateşe attın. Yabancı askerler var diyor. Tezkerede bulunan yabancı askerlerin Türkiye’de bulunması ifadesi, DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun Türk güçlerinden yararlanmasına imkan tanımaktadır. Aynı ifade, daha önceki tezkere metinlerinde de yer almıştı. O zamanki CHP, bu ayrıntıyı büyütmemiş, ‘evet’ tercihini kullanmıştır. Bize ‘Bu yabancı askerler kim? Söyle bakalım’ demiş. Sayın Kılıçdaroğlu, bu sorunun cevabını öncelikle sen vermelisin. Aynı maiyetteki tezkerelere geçmişte ‘evet’ diyen sensin. Sevsinler senin gibi milliyetçiyi. Kırk fırın ekmek yesen de nafile. Sen çoktan küme düşmüşsün, biz milletin gönlündeyiz.

Bugünkü CHP, Kurtuluş Savaşı yıllarında olsaydı yeri ve siperi kesinlikle düşmanın yanında olurdu. CHP Genel Başkanı köşeye sıkıştıkça ağzından çıkanı kulağı duymuyor.

Geldiğimiz bu aşamada CHP ve HDP İP’in teşvikiyle tek bünyede birleşmiş PKK’nın siyasetteki kolonları haline gelmiştir. Bu rezil ittifak düşmanın ileri karakolu olarak görülmeyecek midir? CHP HDP ile birlikte tezkereye hayır PKK’ya evet diyecektir. Türkiye hayır Türk ve İslam düşmanlarına evet demiştir. CHP yönetimi tarihi çizgisine Hayır Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hayır milli mücadeleye hayır hıyanete ve husumete evet demiştir. Kılıçdaroğlu artık geri dönüş yolların tümden kapanmıştır. Geçmiş olsun sana.

Tezkereye hayır oyu veren CHP’ye halktan destek

KILIÇDAROĞLU’NA YABANCI ASKER YANITI

Hiç kimsenin topraklarımızı çiğnemeye cüret edeceği yoktur. Bu iddia kuyruklu yalandır tezkerede bulunan yabancı askerlerin Türkiye’de bulunması ifadesi ülkemizin DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun Türk üslerinden yararlanmasına imkan tanımaktadır. Meselenin özü budur. Sayın Kılıçdaroğlu bu sorunun cevabını öncelikle sen vermelidir. Aynı mahiyetteki tezkerelere geçişte evet diyen sensin. Milliyetçiliğe gelince sevsinler senin milliyetçiliğini. Bizim liglerimiz farklı sense çoktan küme düşmüşsün. Sen PKK’nın tutsağısın. HDP’nin dayatmasına CHP boyun eğmiştir. PKK’nın tebliğ ettiği dağ emri emperyalizmin talimat listesi CHP’nin iradesini boyundurluk altına almıştır.

AKŞENER’E SERT TEPKİ: YAZIKLAR OLSUN

İP Başkanı Siirt’te karşısına çıkan bölücü bir alçağın Burası Kürdistan’dır’ bühtanına tek kelime edememiştir, yazıklar olsun. Türkiye sınırları dahilinde Kürdistan diye bir yer yoktur, asla da olmayacaktır. Gerekirse şehit oluruz, gerekirse şahit oluruz ama üniter milli devletimizi asla parçalatmayız. Kürdistan fitnesine bedenlerimizle direnir Bozkurt gibi karşılarında dururuz.

ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ HEDEF ALDI

Paris’te yaptığı açıklamayla İP Başkanı’nı tamamlayan, Anayasa Mahkemesi’nin lehine hak ihlali kararı verip Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum ettiği şerefsiz bir bölücü aynen şöyle şunları söylemiş: “Siirt Kürdistan’dır. İşgalciler bilmelidir ki, şu an üzerinde misafir oldukları yeri ya Kürdistan olarak kabul edecekler ya da gelecekte Kürdistan’a komşu olacaklar.” Osman Baydemir isimli terörist, gelsin de bu sözleri Türkiye’de söylesin, uzaktan konuşması kolay, yüreği varsa karşımıza çıksın da Siirt Kürdistan’dır desin. Görüyorsunuz, Anayasa Mahkemesi kimlerin yanında duruyor, kimlerin kılıcını hak ihlali kisvesi altında utanmadan, sıkılmadan sallıyor.

 

“İHANETE ÇANAK TUTANLAR BEDELİNİ MUTLAKA ÖDEYECEKLERDİR”

CHP Genel Başkanı ve arkadaşlarının sonu gelmeyen kimlik arayışları ve bölücüleri meşru gören gafletleri; terör örgütünün ümit ve cesaret kaynağının kimler olduğunu belgeleyen somut veriler olarak karşımızdadır. Tezkere oylaması bu hususta ki en çarpıcı delildir. Milletleşme sürecini durdurarak, geriye döndürerek, sekteye uğratarak gelişmiş, kalkınmış, demokratikleşmiş, hatta ayakta kalmış bir ülkeye henüz rast gelinmemiştir. Türklük tarih içerisinde çok ağır bedeller ödenerek kazanılmış milli kimliktir. Milletine mensubiyet duyan hiçbir vatan evladı, bu değerin örselenmesine sessiz ve seyirci kalmayacaktır. Ve unutulmasın ki cumhurun uyanan, doğrulan iradesi bunun hesabını müsebbiplerinden er geç soracaktır. İhanete çanak tutanlar, buna yardım ve yataklık yapanlar bedelini mutlaka ödeyeceklerdir.

GİRDİĞİNİZ YOL TEHLİKELERLE DOLUDUR

Buradan zillet ittifakını uyarmayı milli bir görev addediyorum. Girdiğiniz yol tehlikelerle doludur. Ulaşılacak sonuç Anayasamızın değişemeyecek maddelerini değiştirmeye yönelik girişim olup “vatana ihanet”le eşdeğerdir. CHP-İP-HDP ve diğer zillet yedeklerinin Serv sevdalısı olarak karşımıza geçmesine Türk milleti tahammül etmeyecek, zillete tamam demeyecek, Allah’ın izniyle sahnelenen oyunu bozacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum.