Devlet Bahçeli, İmamoğlu’nun istifasını istedi!

Yayın tarihi: 1 Şubat 2022 Salı 10:55 am - Güncelleme: 1 Şubat 2022 Salı 1:11 pm

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak “Biran evvel ‘affını’ istemelidir” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’da yaşanan kar yağışı üzerinden hedef aldı. İmamoğlu’nun  İngiltere Büyükelçisiyle yediği yemeği gerekçe göstererek, “Balığa tuz dökmüştür de yollara tuz dökecek yönetim becerisini gösterememiştir. Derhal affını talep etmelidir” dedi.

Bahçeli, gazeteci Sedef Kabaş’ı ve Sezen Aksuyu hedef alarak, ” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak terbiyesizliktir, suçtur. Hz. Adem’e hakaret sıradan bir söz olarak değerlendirilemez. Herkes aksini söylese de MHP bu görüşte olamaz, bu ilkelliğe göz yumamaz. Hakaret eden, küfür eden, kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmalıdır ifadelerinde bulundu.

Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

Geçen hafta ülkemizin tamamında etkili olan soğuk ve karla hava şartları hayatın olağan akışını olumsuz etkilemiştir. Yağan kar rahmettir, berekettir, bolluğun müjdesidir.

Ne karın yağdığını görebilen ne de kar tutan toprağı anlayabilen kifayetsiz muhterislerin kış gününde vatandaşlarımızı perişanlığa mahkum ettiklerini cümle alem görmüştür. Meteoroloji uzmanları, bilim insanları günlerce İstanbul başta olmak üzere ülkenin genelinde yoğun kar yağışının olacağını alarm çalar gibi duyurmuştu. Sorun karın yağması değil alınmayan önlemler ve ihmaller zinciridir.

Birleşik Krallığı’nın Türkiye Büyükelçisi ile 25 gün önce programlanan randevusunu saat gibi aklında tutan İBB Başkanı ne gariptir ki Meteoroloji’nin uyarılarını bir türlü hatırlayamamıştır.

Balığa tuz dökmüştür de yollara tuz dökecek yönetim becerisini gösterememiştir. İstanbul’da balık baştan, tuz da hepten kokmuştur. Bir büyükelçiyi 16 milyon İstanbulludan daha çok önemseyen şahsa Türk-İslam medeniyetinin en büyük kenti nasıl emanet edilecek? Normal şartlarda İstanbul gibi bir kentin başkanının pek tabii herkesle görüşmesi normaldir, beklenen bir durumdur. Normal olmayan husus karın tam ortasında lüks bir balıkçıda görüşmeye niye ihtiyaç duyulduğudur. Konuşmalar tutanak altına alınmış mıdır? İBB kimlerin dolduruşuna gelmiş, kimlerin dolmuşa binmiştir?”

Bahçeli Sezen Aksu’yu hedef aldı: Serçeysen serçeliğini bil

Bize göre CHP’nin büyükelçilerle düşüp kalması tesadüfi olmayıp demokrasi dışı, milli irade karşıtı bir arayışın mahsulüdür. Zira artık kartlar açık oynanmaktadır.”

Ne utanmaları var ne sıkılmaları, sırça köşkelerde sosyal demokratlık taslarlar, MOBESE kayıtlarına düşünce de kıyamet koparırlar.

Kar yağışını, İstanbul’un dramını, balıkçıyı konuşmazlar yüzsüzce MOBESE’yi dillerini dolamaktan da geri durmazlar. Takip ediliyorlarmış, izleniyorlarmış, dinleniyorlarmış, geçin bunları. Bırakın bu boş bahaneleri, şiddetli kar fırtınası varken balıkçı noktasında ne aradığınızı hangi gizli emeller peşinde koştuğunuzu söyleyiniz.

Sayın Abdulhamit Gül’ün başarıyla icra ettiği Adalet Bakanlığı görevinden affını istemesini, MOBESE görüntülerinin ortaya çıkmasına bağlayan CHP’nin zihniyetinin algı oyunları asla tutmayacak.

Bizim dileğimiz İBB Başkanı’nın görevinden affını bir an önce talep etmesi, İstanbul’un önünü açmasıdır.

“DEMOKRASİ İHANETİN KILIFI OLAMAZ”

Demokrasi işin özünde insana dayanan bir rejimdir. Demokratik sürecin kilit taşı insandır. Herkes ne düşünürse düşünsün, bir insanın başka türlü düşünmeye hakkı olacaktır. Demokrasiyi yalnızca çoğunluğun yönetimi olarak görmek makul sayılamayacaktır. Millet varsa, ülke varsa, devlet varsa, demokrasi kaçınılmaz bir realite olarak karşımıza çıkacaktır. Asıl sorun maskeli demokratların demokrasiyi kırıp, dökmeleri, işlerine geldiği gibi söküp takmalarıdır. Demokrasi ihanetin kılıfı olamaz. Demokrasi yakıp yıkmanın meşruiyet zemini olarak asla kullanılamaz.

CUMHURBAŞKANI’NA HAKARET TARTIŞMASI

Hiçbir toplum, hiçbir ülke, mensuplarından hiçbirine hürriyetlerin tümünü sınırsız kullanma hakkı vermemiştir. Sınırlar hukuk kurallarıyla çizilmiştir. İnsanların birbirine göstereceği hoşgörü, demokrasinin ve hudut hattının tecelli etmesini sağlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak terbiyesizliktir, suçtur. Hz. Adem’e hakaret sıradan bir söz olarak değerlendirilemez. Herkes aksini söylese de MHP bu görüşte olamaz, bu ilkelliğe göz yumamaz. Hakaret eden, küfür eden, kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmalıdır.

‘TRABZON’DAKİ ÇOCUK’ POLEMİĞİ

Yavrumuzu bu noktaya getiren nedir? Katile katil, caniye cani, teröriste hain diyemeyen, bölücülerle bir ve aynı kareye giren kim varsa, demokrasiyle arasına geceyle gündüz gibi mesafe koymuştur. Bilinmelidir ki demokrasi taşlaşmış kalplerin, kiralanmış akılların, millete silah çeken şerefsizlerin hakkı değildir. Sayın Kılıçdaroğlu, tekerimize taş koymaya çalışanların alınlarını karışlarız. Keskin bıçak olup ayağa kalkarız. Demokrasinin askıya alındığını söylemek bölücü bir dildir. Demokrasiyi korumak için terörle mücadele ediliyor ey Kılıçdaroğlu, bundan haberin var mı? Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer diyen Kılıçdaroğlu senin yolun nereye çıkıyor?

 

6 PARTİNİN SİSTEM ÇALIŞMASI

Güçlendirilmiş parlamenter sistem hazırlığı yapıyorlarmış ama henüz kurulacak masada nasıl oturacaklarını tespit edememişler. Zillet ittifakının Türkiye’ye katacağı hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu pot üstüne pot kırmış, bu milletin barıştıracağız demişti. Barışmak küsmek arasında olur. Bu küslükten bir tek bizim mi haberimiz olmadı? Milletin arasında en küçük bir küslüğün olmadığını görmelisin, aklını başına acilen devşirmelisin. Partimiz gücünü milletinden alan siyasal bir düşüncenin savunucusudur. Millet olmakla yeryüzünün çehresi değişmiştir. Bizim vazgeçmeyeceğimiz temel husus demokrasi mirasımızdır.

“BİZİM İÇİN EDİRNE NEYSE HAKKARİ ODUR”

Bizim için Edirne neyse Hakkari odur. Yozgat neyse Diyarbakır aynısıdır. Bütün yolların çakıştığı nokta Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hiçbir insanımızın bir yerinden, hiçbir yurt köşesinin başka bir yerden üstünlüğü yoktur. Etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara bakılmamıştır.

Bizim dayandığımız ilkeler, tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet ve tek dil ilkeleridir. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir. Varsa cüret etmek isteyen, ben bunları kabul etmiyorum diyen; ayaklarını denk alsınlar, burada biz varız, buna izin vermeyiz.