DEVA’lı Dalgın’dan ekonomi tepkisi! “Hükümet vatandaşımızın boğazını sıkıyor”

Yayın tarihi: 13 Temmuz 2023 Perşembe 7:06 pm - Güncelleme: 13 Temmuz 2023 Perşembe 7:14 pm

DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, “Hükümet kendisi kemer sıkmamak için vatandaşımızın boğazını sıkıyor. Unutmayalım, devletin parası yoktur. Para, milletin parasıdır. Vergi salarak vatandaşın cebini yakmak ve borç alarak yarınlarımızın üzerine yük bindirmek, en son uygulanması gereken çözümlerdir” dedi.

DEVA milletvekili Burak Dalgın, TBMM’de bugün basın toplantısı düzenleyerek hükümetin ekonomi politikasını eleştirdi. Dalgın, “Hükümet kendisi kemer sıkmamak için vatandaşımızın boğazını sıkıyor. Unutmayalım, devletin parası yoktur. Para, milletin parasıdır. Vergi salarak vatandaşın cebini yakmak ve borç alarak yarınlarımızın üzerine yük bindirmek, en son uygulanması gereken çözümlerdir. Belli ki, lüks makam araçlarına binmeye devam etmek, vatandaşın aracına vergi koymaktan daha cazip gelmiş” dedi.

“HÜKÜMET VATANDAŞIMIZIN BOĞAZINI SIKIYOR”

Dalgın’ın açıklamaları özetle şöyle:

“Hükümet kendisi kemer sıkmamak için vatandaşımızın boğazını sıkıyor. Unutmayalım, devletin parası yoktur. Para, milletin parasıdır. Vergi salarak vatandaşın cebini yakmak ve borç alarak yarınlarımızın üzerine yük bindirmek, en son uygulanması gereken çözümlerdir. İlk adım, kamuda tasarruftur. Ancak hükümetin bu yönde hiçbir adımı bulunmuyor. Belli ki, lüks makam araçlarına binmeye devam etmek, vatandaşın aracına vergi koymaktan daha cazip gelmiş. Milletimizin temsil makamı olan TBMM’nin böyle bir tasarruf seferberliğine örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’a daha önce yaptığım çağrıyı tekrarlıyorum: Biz milletin vekilleri olarak hangi harcamaları keselim, nelerden vazgeçelim, nasıl tasarruf edelim?

TOGG’a zam üstüne zam

“ORTA DİREĞE CEZA VAR”

Külfet orta direğin sırtına yükleniyor. İmkanları, fırsatları ve hürriyetleri zaten daraldı. Şimdi ilave vergiler de onun sırtına biniyor. 2022 vergi tahsilatından bir örnek vereyim. Devletimiz tahakkuk eden 100 liralık verginin sadece 81 lirasını topluyor. Kayıt dışında olanlar, vergi matrahını düşük gösterenler veya istisnalardan yararlananlar bu 100 lirada yok. Bunların bir kısmı ‘Nasıl olsa af gelir’ diye, bir kısmı cazip şartlarda borçlarını öteletebildiği için vergisini ödemiyor. 81 lirayı, gelir vergisi maaşının kaynağında kesilen, orta direk ödüyor. Yani işini bilene ödül; orta direğe ceza var. Nitekim 2023 ek bütçesindeki ilave vergilerin de yarısı KDV ve ÖTV’den kaynaklanıyor.

Maalesef bugün karşımıza gelen bütçe, kurumlar vergisini yükselterek, katma değer vergisini artırarak, damga vergisi ve harçları yükselterek iş yapmayı daha maliyetli hale getiriyor. Çalışan Türkiye’nin ayağına çelmeyi takıyor.

Alkole bir zam daha!

“BİRİLERİNİN TAAHHÜT EDİP ÖDEMEDİĞİ PARA MTV OLARAK VATANDAŞA YÜKLENDİ”

Bir depremi de ekonomide yaşadık. Ek bütçeyle öngörülen faiz harcamaları, 556 milyar lira. Bunun içinde Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) masrafı yok. Halbuki Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız depremle ilgili harcamalar 527 milyar lira. 15 Şubat’ta TV’lerde 115 milyar lira bir kaynak toplandığı ifade edilmişti. Paranın yüzde 80’i kamu kurumlarından kamu kurumlarına bağıştı. Sağ cepten, sol cebe para transferi… Bugün baktığımızda 115 milyar liranın 30 milyar lirasının ödenmediğini öğreniyoruz. Peki bu deprem için kullanılması gereken 30 milyar lira nereden bulunuyor? MTV’yi ikiye katlayarak elde edilecek gelir tam bu kadar. Yani birilerinin taahhüt edip ödemediği meblağ, bizim vatandaşlarımızın sırtına vergi olarak salınıyor.

Motorine zam üstüne zam…

“HÜKÜMETİN BENİMSEDİĞİ YAKLAŞIMIN SONUCU, FAKİRLEŞME VE OTORİTERLEŞME”

Türkiye, giderek bir komuta-kontrol ekonomisi haline geliyor. Tecrübesinden, eğitiminden, yetkinliğinden, çalışkanlığından bağımsız olarak herkes dar bir bantta aynı marja sıkıştırılıyor. Devletimiz bakkallık, TV işletmeciliği gibi işlerle meşgul oluyor. Bütün bu komuta-kontrol ekonomisi tablosuna bakınca, ben rahmetli Celal Bayar’ın ‘Bu kış komünizm gelecek’ lafını hatırlıyorum. Açık söyleyeyim. Hükümetin benimsediği bu yaklaşımın iki tane kaçınılmaz sonucu olur: Ekonomide fakirleşme ve siyasette otoriterleşme. Unutmayalım: siyasi, iktisadi ve toplumsal hürriyetler bir bütündür ve parçalanamaz.

Köprü ve otoyol ücretlerine zam!

Ekonomik sıkıntıların sayıdan ibaret bir konu olmadığının altını çizmek istiyorum. Yetersiz beslenen çocuklar; tahammülsüzlük sonucu yıkılan yuvalar ve yaşanan psikolojik sorunlar; artan hırsızlık ve uyuşturucu gibi vakalarla yükselen asayiş riskleri; ertelenen bakım-onarım ve yatırım çalışmalarıyla alınan riskler; borç sarmalına düşen vatandaşlar… Bütün bunlar ekonomik sıkıntıların mağdurlarıdır. Bu çerçevede Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’e de özel bir çağrım var: Bilhassa bütçe açığının büyüklüğü ve enflasyon verileri konusunda Sayın Bakanı görevi devralırken ortaya koyduğu şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik prensiplerini uygulamaya davet ediyorum”