Deprem bölgesinin sağlıkçı kadınları sahada!

Yayın tarihi: 8 Mart 2023 Çarşamba 11:39 am - Güncelleme: 8 Mart 2023 Çarşamba 1:21 pm

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Hatay’da kurduğu Afet Koordinasyon Merkezi’nde depremzedelere sağlık hizmeti veren kadınlar çalışmalarına devam ediyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Hatay’da kurduğu Afet Koordinasyon Merkezi’nde depremzedelere hizmet devam ediyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde burada gönüllü olarak hizmet veren kadın sağlıkçılar yaşadıkları süreci anlattı.

 

ANKA’nın haberine göre, depremzedeler için Hatay’a gönüllü olarak gelen Doktor Ayben Arslan, şunları söyledi:

“Şimdi ben buraya geldikten sonra gördüğüm tabloda bütün bu şeylerin bir yerde birçok insan, ‘acaba erkek işi mi’ diye düşünüyor. Yani eril bir çalışma mı? Evet, eril bir çalışma ama kadının o kadar odak ve o kadar yapıcı, o kadar böyle detaylı çalışması var ki onlar olmasa hiçbir şey olmaz bence. Örneğin bugün gelen hastam vardı. Anne, kız, bebek ve baba birlikte gelmişler ve onların muayenesi yapıldı. Bunlardan kızın durumu; depremde doğum yapmış ve doğum yaptıktan sonra 25 güne yakın bebeği var ve onun çekmiş olduğu acıları anlatıyor. O yaşamındaki kırılmaları anlatıyor kadının. Ben, kadın olarak bunu anlıyorum. Yani burada kadınların kadınları anlama anlamında yeri çok çok önemli ve orada hemen ne yaptık? Psikologlarımız var, şurada çadırdalar, onlara yönlendirdim ve onlarla uzun bir süre içindeki şeyi, ne hissettiğini, onu anlatması bile onun için bir parça aslında tedavinin yüzde 60-70’ini oluşturuyor bence. Yani burada muayene ediyoruz, tamam ilaç veriyoruz ama ‘ne yaşıyorsun sen, sen ne yaşadın ne oldu?’ Onu bir kadın, ancak bir kadın anlar diye düşünüyorum ben ve kadın psikologlarımıza teslim ettik, çok da güzel bir sonuç elde ettik oradan.

“SÜREKLİ TRAVMAYLA KARŞI KARŞIYASINIZ”

Ben daha önce de gönüllü olarak çalışmıştım 2,5 ay kadar Güney Afrika’da, oradan döndüğüm zaman şöyle düşünmüştüm; ‘yani anlatılmaz yaşanır ancak’ ve aslında hemen hemen hiçbir şey anlatmamıştım onunla ilgili. Burada tabi şartlar çok farklı, çok çok büyük bir yıkım olmuş gerçekten. Bulunduğumuz yerden baktığımız zaman, çok farklı olduğunu içine girince anlıyorsunuz. Siz de anlıyorsunuz, siz de içindesiniz. Televizyonda, haberlerde izliyoruz ama nasıl izliyoruz onu? Böyle bölük bölük izliyoruz. O sırada izliyoruz ama o sırada gidip başka bir işimizi yapıyoruz ve bitiyor ama siz buradayken sürekli o ambiyansın içerisindesiniz. Sürekli birisi geliyor, bir hikâye anlatıyor; diğeri geliyor, başka bir şey söylüyor. Sürekli içinizde bir üzüntü kabarıyor kabarıyor, iniyor. Yani böyle bir sürekli travmayla karşı karşıyasınız. Güçlü olmak gerekiyor ve bunun çok uzun bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bunun için ayakları yere basan dengeli bir çalışmanın olması gerektiğini düşünüyorum. Deneyimlerimde, bu bölgede, gelen hastalardan kadınların bu konuda daha travmatik olduğunu hissediyorum. Çünkü onların duygusal özellikleri, koruyuculuk özellikleri, yapıları daha hassas bu konuda. Çocukları var; çocuğun açlığını tokluğunu, ayakkabısını, üstünü düşünüyor. Yemeği düşünüyor. ‘Ne yapacağım, ne edeceğim’ diye düşünüyor. Çünkü bunlar, hep ona öğretilmiş olan şeyler. Koru, güven altında tut çevrendeki sevdiğin insanları ve onların hiçbirini yapamıyor. Çünkü onda yok şu anda bu. Önce kendisinde olacak ki verebilsin. Kendisinde yoksa nasıl verebilsin bunu diye düşünüyorum.”

“HER ANLAMDA BİZ BURADAYIZ”

Hemşire Cemre Korkmaz ise yaşadığı sürece ilişkin şöyle konuştu:

“Öncelikle benim için gurur verici. Zaten buraya kendi isteğimle gönüllü bir şekilde geldim. Yani herkese yardım etmek amaç, en başta amacımız bu zaten. İlk geldiğimiz günden beri, ‘hemşire bunu yapar, doktor bunu yapar, depocu bunu yapar’ diye hiçbir şekilde bunu düşünmedik. Tek amacımız insanlara hizmet vermek. Yani inanın, ilk geldiğimiz günde de bir çadır meselemiz oldu. Bir ailemize yardım ettik. İşte onlara depodan eşya taşıdık, geri kalan eksik eşyaları oldu, onları temin ettik. Yani her anlamda biz buradayız, sadece hemşire olarak, doktor olarak değil. Tabii ki de üzgünüz, böyle olmasını istemezdik ama yapacak bir şey yok. Bütün kadınlarımızın, bütün erkeklerimizin, bütün çocuklarımızın yanındayız. Onlar için buradayız. Elimizden gelen desteği de veriyoruz zaten. Herkesin de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum buradan. Şartlar biraz zor tabii, İstanbul’da yaşıyorum kendim. Yani çok fazla da diyecek bir şey olmuyor aslında biliyor musunuz? Yani sadece, dediğim gibi, amacımız insanlara hizmet vermek, yardımcı olmak. Başka diyecek bir şeyimiz olmuyor.”

“BİR KADIN OLARAK BURADA BULUNMAK ZOR DEĞİL”

İstanbul Eczacı Odası’ndan gönüllü olarak deprem bölgesi Hatay’a gelen Eczacı Öznur Ayas ise şunları söyledi:

“İstanbul Eczacı Odası’ndan gönüllü eczacı olarak geldik buraya, çalışmak için sahra eczanemizde. Burada, ilaçların tasnifi, dizimi, gruplara ayrılması endikasyonlarına göre, sonrasında da hastaya en efektif olacak şekilde ulaştırılmasını sağlamak için bulunuyoruz. Burada çok fazlasıyla ihtiyaç var. Özellikle havaların soğuk olması nedeniyle hastalıklar artmaya başladı. Antibiyotikler, ağrı kesiciler özellikle başta olmak üzere, öksürük şurupları, boğaz enfeksiyonları, bunlara yönelik elimizden geldiğince halkımıza yardımcı olmak için buradayız. Bir eczacı olarak çok önemli bir görev üstlendik bu deprem sürecinde, doğal afet sürecinde. O yüzden de İstanbul Eczacı Odamız, Hatay bölgesinde aktif bir şekilde rol almakta. Eczacılık fakültesi genelde yüzde 80 kadınlardan oluşmaktadır, o nedenle de kadın eczacılarımızı sahra eczanelerimizde bol bol görebilirsiniz. Birkaç erkek gücünde çalışıyoruz diyebilirim gönül rahatlığıyla. Biz, eczacı olarak direkt halkla temasta olduğumuz için hem psikolojik anlamda hem sağlık anlamında her türlü desteği veriyoruz. Yani sadece bir ilacı alıp, raftan alıp hastaya teslim etmiyoruz. Onun yaşadığı travmayı da atlatabilmesi için elimizden geldiğince diyaloğa girmeye çalışıyoruz. Bir kadın olarak burada bulunmak zor değil. Çünkü her şartta çalışır kadın. Kadın, her şeye alışıktır, her şartta da çalışır. Zor gelmiyor acıkası, hiçbir zorluğu da yok. Halkımızın buralardan elini ve desteğini çekmemesi… Her zaman diyoruz ya unutmamamız gerekiyor, ders çıkarmamız gerekiyor. Bu noktada da toplum örgütlenmeleri olarak, özellikle sivil toplum kuruluşları, biz de Türk Eczacılar Birliği olarak yardımlarımızı devam ettiriyoruz. Aktif bir şekilde rol aldık ve bundan sonra da rol alacağız. Sahada bizleri bol bol göreceksiniz.”

Türkiye’de 8 Mart! İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından 603 kadın öldürüldü