Deniz Zeyrek’ten, Altaylı, Özkök ve Ahmet Hakan’a ‘kaz yemeği’ yanıtı

Yayın tarihi: 4 Aralık 2019 Çarşamba 9:02 am - Güncelleme: 4 Aralık 2019 Çarşamba 9:02 am

Kars kazının tanıtımı amacıyla, önceki gün bir restoranda düzenlenen yemek ses getirmişti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve gazetecilerin bir araya geldiği yemekle ilgili, yemekte bulunan Sözcü yazarı Deniz Zeyrek’ten iddialara tek tek yanıt geldi.

Zeyrek, “Yemekte kaz varsa masada yalan yoktur, riya yoktur.” dedi.

İşte Deniz Zeyrek’in yazısı

İstanbul/Ümraniye’de organize ettiğimiz kaz gecesi büyük fırtına kopardı.

Sosyal medya trolleri, hükümet yanlısı gazeteciler/televizyoncular mal bulmuş mağribi gibi öyle bir saldırdılar ki “kaz meselesini” ülke gündeminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve ciddi diplomatik/askeri konularının önüne geçirdiler. Sırf politik rakiplerini kötülemek için, ülkeyi yönetenleri ve memleket meselelerini kaz gündeminin gerisine attılar.

Gökçek, İmamoğlu ve Kaftancıoğlu’nu hedef gösterdi, gazeteci Zeyrek gerçeği açıkladı!

Türk medyasına yön veren ünlü gazeteciler dahi topa girdi.

Madem sıradan bir kaz yemeği bu kadar büyütüldü, kaz meselesini ve bizim için neden önemli olduğunu biraz daha açmak isterim.

Benim doğduğum topraklarda büyüyüp de kaz çobanlığı yapmamış insan yoktur. Bir çocuk için sorumluluk duygusunun başladığı yerdir kaz çobanlığı. Sorumsuzca davrananlara söylenen “iki kaz güdemez” sözü de oradan gelir.

Hindistan’da yollarda inekler ne kadar serbest gezerse, bizim oralarda kazlar öyle gezer.

Yani o kadar değerlidir ki kazayla yoldan geçen bir kazı ezseniz, “parasını vereyim” diyerek kurtulamazsınız. Arabanızı bırakıp gitmek zorunda dahi kalabilirsiniz.

Kazlar, Cumhuriyet Bayramı’ndan sonra imece usulü kesilir, imece usulü temizlenir. Bir gün sonra Kars’ın kurtuluş günüdür. Adeta Cumhuriyet Bayramı ve Kars’ın kurtuluşunu kutlama etkinliklerinin bir parçasıdır kaz kesimi.

Her yanı ayrı kıymetlidir.

Yemek tartışmasında Nevşin Mengü’den yandaşlara ‘İmamoğlu’ cevabı

Baş/ayakları dahi bulunmaz nimettir.

Tüyleri özenle temizlenir ve uzunluğu bir metreden fazla olan yastıklara doldurulur. Kars’ta Ardahan’da “bir yastıkta kocayın” dendiğinde herkesin aklına o tek parça uzun yastık gelir.

Kazı kıymetli yapan başka özellikleri de vardır:

Kaz hırsızlık yapmaz, haram yemez. Sadece ait olduğu ailenin hayatında (bahçesinde) beslenir.

Çok temiz hayvandır.

Sadece buğday ve arpa yer. İsrafı sevmez, hasadı kaldırılan buğday ve arpa tarlalarında güdülür ve tek bir tahıl tanesi bırakmaz.

Kazı köyün kadınları besler. Hem aileye ayırırlar, hem satarlar.

Kazın geliri de doğrudan kadınındır ve çocukların, özellikle de kızların öğrenim masrafları için kullanılır. Kars’ta Ardahan’da kız çocukları bu kadar fazla okuyorsa, anaların yetiştirdiği o kazların katkısı büyüktür.

Gurbette üniversite okuyan gençlere gönderilen sürpriz harçlıkların önemli bir kaynağıdır kaz parası.

Büyük şehirlerde yaşayıp, Kars’taki köyden kaz satın almak, aynı zamanda bir sosyal dayanışma faaliyetidir. Kars’tan il dışına her yıl 50-60 bin kaz gönderilir.

29 Ekim’den sonra İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin otogarlarına gidin, Kars ve Ardahan’dan gelen otobüslere bakın. Çuvallar dolusu kaz görürsünüz.

Kaz yemeği, israf edilemeyecek kadar kıymetlidir. Bir tikesi bile çöpe gitmez.

Kaz yemeği, öyle Boğaziçi’nde ya da Boğaziçi manzaralı ünlü restoranlarda yenen yemekler gibi şatafatlı değildir ama onlardan daha görkemlidir.

Kaz yemeği, erişilebilirdir. Menüsünde, sadece bulgur pilavı (ya da patates), tandır ekmeği, göyermiş peynir ve kuru kayısı hoşafı vardır. Sofrada pelverde de (erik ezmesi) varsa bilin ki sofra sahibi biraz daha varlıklıdır.

Kaz yemeği birleştiricidir. Yeni yıl sofraları gibi, en büyük, en neşeli sofralarda kaz vardır.

Yemekte kaz varsa masada yalan yoktur, riya yoktur.

Kaz yemeği lezzetlidir, rakıyla da şarapla da çok güzel gider.

Şimdi gelelim yemekle ilgili yazılanlara yanıtlarıma:

Fatih Altaylı’ya: “Kimin ne içtiğinden kime ne” diyen biri olarak “su içtiler” yanıtım “savunma” değil “yalanı düzeltme” idi.

Akif Beki’ye: Borcum olsun.

Ahmet Hakan’a: Kaz, bulgur pilavı ve hoşafa “şatafatlı” diyeceksek badem sütü, ejder meyvesi, kornişona sarılı dana rozbif, tartalet içinde humus, susamlı levrek olan yemekler için hangi başlığı seçeceğiz?

Ertuğrul Özkök’e: Masanın kuruluğu, menünün sadeliğinden, bizim köylülüğümüzdendi.

Küfürlü, hakarete varan yorumlar yapanlara: Nazarımda kazın ayağı kadar kıymetiniz yok ki yanıt vereyim.