Dayıcılık

Yayın tarihi: 13 Temmuz 2021 Salı 5:47 pm - Güncelleme: 13 Temmuz 2021 Salı 5:47 pm

Hasan Güneş

Dayıcılık; yeterli ve yetenekli olup olmadıklarına bakmadan insanın yakınlarını kayırma. Çağdaş toplumlarda bunu görmek mümkün değildir. Ancak ülkemizde dayıcılık oldukça yaygındır. Bazen bu durum medyaya bir şekilde yansımaktadır. Ülkemizde her iktidar döneminde siyasi partiler yakınlarını kayırarak atamaları yapabilmektedirler.

Yine, bazı iktidarlar kendi yandaşlarını devlet kurumlarında yönetim kurullarına atamakta olup onların büyük maaşlar almaların sağlamaktadırlar. Başka bir ifadeyle, atamalarda siyasi iktidarlar liyakat ölçütüne uymamaktadırlar. Böyle bir anlayış ile kurumların hedeflerini gerçekleştirmeleri mümkün değildir. Çünkü, her kurumun hedeflerine ulaşabilmeleri için uzman yöneticilere ihtiyaç vardır.

Liyakat ölçütüne göre atanmayan yöneticiler uygun örgütsel kültür ve iklimi yaratmada çok uzaktır. Bu tür kurumlar şu niteliklere sahiptir:

  1. Kurumsal çatışmalar had safhadadır.
  2. Çalışanlar stres ve tükenmişlik yaşamaktadırlar.
  3. Çalışanlara duygu ve düşüncelerini ifade etme şansı tanınmamaktadır.
  4. Çalışanlar kurumca alınan kararlara katılamamaktadır.

Yöneticiler örgütlerde uygun örgütsel iklimi yaratmak için şu niteliklere sahip olmak zorundadırlar:

  1. Her çalışmanın temel gereksinmeler dikkate almalıdır.
  2. Her çalışanın kendilerini ifade etmelerine olanak tanımalıdır.
  3. Çalışanlar arasında adalet, eşitlik ilkesine dikkat edilmelidir.
  4. Her çalışmanın gizil güçleri gerçekleştirmelerine dikkat edilmelidir.

Sonuç olarak; dayıcılık nedeniyle atanan yöneticilerin toplumsal gerçeklikle ve sorunların çözülmesi ile hiç bir ilgisi olamaz. Yine, dayıcılığın sonucu atanan yöneticiler örgütsel etkililiği sağlayabilecek kültür ve iklimi yaratmadan çok uzak kalmaları ihtimal dahilindedir.

Dayıcılık kurumlarda etik ilkelerinin erozyona uğratılması anlamına da gelebilir. Ülkemizde kanayan bu yaranın sarılması önem taşımaktadır. Bu bakış açısının değişmesi için siyasi erkinde çaba göstermesi zorunludur.

Ayrıca devletin adalet, eşitlik ilkelerinden vazgeçişi de dayıcılığa yaygınlaştırabilir.

Sonuç olarak sağlıklı toplum hakkaniyet ölçütünde yönetilmesi bir ölçüde dayıcılığa son verimesiyle mümkündür.