Ahmet Davutoğlu “ Ortak cumhurbaşkanı adayı için mutabakat kesinlikle var. Tek aday çıkaracağız. Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, 6 genel başkan doğrudan karar süreçlerinin içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Biri diğerinden bir adım önde olmayacak. Cumhurbaşkanı bir anlamda eşitler arasında bir ilk olacak. Mutlak yetki sahibi olmayacak. Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak.” dedi.
Cumartesi günü T24’e konuşan DEVA Genel Başkanı Ali Babacan aynı konuya değinerek “Cumhurbaşkanı önemli kararlarda 6 parti ile istişareler yapacak, 6 partinin rızasını alacak ve o 6 partinin rızasından sonra kendi yetkisini kullanacak.” dedi.
Ali Babacan gibi konuşmasıyla ilgili tartışmalara ve kendisine yönelik eleştirilere HaberTürk’de yanıt veren Davutoğlu “Buradan bir vesayet çıkaranlar zihnen tek kişinin tek akılla tüm yetkiye sahip olduğu Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi mantığına zihnen teslim olanlardır. Geçmişte çarpık da olsa uygulanan parlamenter sistemde dahi Bakanlar Kurulu kararlarına bütün bakanlar imza atarlardı ve imzalar tamamlanmamışsa Bakanlar Kurulu kararı yürürlüğe giremezdi. Ayrıca üçlü kararnameler de vardı. Koalisyon hükümetlerinde de durum buydu. Bu durumda bakanlar başbakana vesayet mi kurmuş oluyordu? Ayrıca tek başına tüm yetkiyi kullanmak isteyen bir aday kimseye ihtiyaç hissetmeden tek başına seçime girer ve yetkileri kullanır. Ama altı genel başkanın onayı ve desteği ile seçime giren bir aday, genel başkanların yürütme erkinin kullanımında etkin konuma sahip olmalarını da kabul etmiş demektir. Burada bir vesayet ilişkisi değil ortak akıl-ortak sorumluluk ilişkisi vardır” dedi.
Dedi ama üç gün sonra yeni dün gece yine HaberTürk’e çıktı ve gergin ve sert bir yüz ifadesiyle “Cumhurbaşkanı, Altılı Masa Mutabakatının dışına çıkarsa kriz çıkar, Meclis desteğini kaybeder ve seçime gidilir” diyerek dolaylı da olsa Altılı Masa’yı dağıtma tehdidinde bulundu. Davutoğlu ‘ Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve en az bir bakanlık istemeyi’ de unutmadı.
Notlar ;
1- Henüz aday bile açıklanmamışken Davutoğlu neden bu açıklamaları yapıyor ve seçim kampanyasında AKP’nin en çok üzerinde duracağı konuda söylemediğini bırakmadığı eski lideri Erdoğan’a malzeme veriyor?
2- Bu açıklamalar neden peş peşe AKP kökenli iki parti liderinden geliyor?.
3-İkinci açıklamasında ‘vesayet’ eleştirilerine yanıt veren Davutoğlu, Erdoğan’ın Başbakan olduğu hükümetlerde ve daha sonra kendisi Başbakan olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediklerini yapmış sonra da Erdoğan’ın hışmına uğrayarak görevinden alınmış ya da istifaya zorlanmıştır. Konumları farklı olmasına rağmen Babacan’ın durumu Davutoğlu’dan farklı değildi.
4- Her ikisi AKP kökenli olmasına ve aynı hükümetlerde görev almalarına rağmen ‘Davutoğlu ve Babacan’ın neden ayrı ayrı iki parti kurdukları’ sorusu ayrı bir konu.
5- Benzer açıklamaları yapan her iki lider bilmediğimiz başka bir hesapları yoksa büyük olasılıklı kendi seçmenlerinden gelebilecek ‘ Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olursa bizi rahatsız edebilecek kararlar alabilir’ türünden eleştirilere peşinen önlem almak istemiş olabilirler. Oysa her iki liderin açıklamasında ‘altı’ vurgusu olduğuna göre belki da ortak adayın ‘Masa’nın dışından olmasını istiyorlardır. Peygamber sabrı olan Kılıçdaroğlu’nun işi hiç de kolay değil.
6- Gelecek ve DEVA’ya karşı olan CHP’li, HDP’li ve sol çevrelere göre ; oy oranları %1 civarında olan iki liderin Cumhurbaşkanı olacak olan kişinin kararlarını ipotek altına almaya çalışıyorlar . Bir tek örnekle yeni dönemde yeni Cumhurbaşkanı; Suriye ile barışmak , atlayıp Şam’a gitmek, Türkiye’deki göçmenler sorununu çözmek için hızlı adımlar atmak ister ve Suriye sorununda büyük rolü olan Davutoğlu buna karşı çıkarsa ne olacak?
Unutulmamalıdır ki İslamcı söylem, tutum ve davranışlarıyla Suriye ve genel olarak Kanlı Arap Baharı’nda etkin çaba harcayanların başında Davutoğlu bulunuyordu ve bu misyonunu Hillary Clinton ve Katar ile Suudi Arabistan’ın dışişleri bakanlarıyla birlikte yerine getiriyordu ve Suriye konusunda değiştiğini sanmıyorum.
Alanı farklı ama benzer durum ekonomi ile ilgili konularda da yaşanabilir. Örneğin Cumhurbaşkanı beşli çete ile ilgili acil bir karar almak istediğinde AKP’li eski Bakan Ali Babacan herhangi bir nedenden dolayı onay vermezse ne olacak?
7- Böyle devam ederse Altılı Masa’nın adayına oy verecek olan seçmenlerin güveni sarsılır ve işler daha da karışır.
8- Tam da yeni iktidar döneminde hükümetin oluşumu, bakanlıkların paylaşımı ve CHP’nin dört küçük partiye (toplam oyları % 5 civarında) 40-45 vekillik vereceğinin konuşulduğu sırada.
9- Seçime 3-4 ay kalmışken Altılı Masa’da tartışmalara bir an önce son verilmez ve seçmen karşısında kararlı, net ve tüm soru işaretlerini giderecek ortak bir tutum hemen sergilenmezse bu seçimin kazanılma olasılığı azalır ve Erdoğan’ın şansı artar. Unutulmamalıdır ki; Erdoğan henüz devletin tüm olanaklarını kullanarak meydanlara inmedi ve Altılı Masa’ya ve onlara destek verecek muhalif medyaya ve hatta kişilere yönelik saldırılarına tam anlamıyla başlamadı.
Konumuzla ilgisi olmayabilir ama seçimi kaybederek ABD’ye kaçan ve seçimden önce ‘Tanrıdan başka hiç kimse beni görevden alamaz’ diyen eski Cumhurbaşkanı faşist Bolsonaro’nun destekçileri Kongre, Başkanlık Sarayı ve Yüksek Mahkeme'yi basarak seçilen solcu Cumhurbaşkanı Lula’ya karşı ilk ayaklanma ve iç savaş girişiminde bulundular. Kısa sürede durum kontrol altına alındı ve Cumhurbaşkanı Lula “ Kim olursa olsun ülkesine ihanet eden Bolsonara artıklarından hesap soracağız’ dedi.