Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'yi dünyada ekonomi alanında ilk 10'un arasına sokacağı vaadi ile ilgili açıklamasına, "Milletimizin gözlerinin içerisine bakarak bu denli açık palavraların ve doğru olmayan bilgilerin söylenmesini hayretle izliyoruz' yorumunda bulundu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, haftalık değerlendirme toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dindar nesil tartışmaları için sert sözler sarf eden Davutoğlu 'Bugün gençlerin, deizme ve ateizme yönelmelerinin en önemli sebebi her gün hamasi ve sloganik düzeyde dindarlık yapanların sergiledikleri örnekliklerdir' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, YouTube programında yaşanan 'dislike sansürü' için de Davutoğlu "Gençlerimiz bu iktidara bakınca ahlaktan emeğe, liyakatten dürüstlüğe, adaletten özgürlüğe hiçbir başlıkta örnek alacak bir tek nokta göremiyorlar. Gördükleri tek nokta gençlerin fikirlerini, yorumlarını, ifadelerini, kimliklerini sosyal medyada kendileri aleyhine yorumları bir tıkla kapattıkları gibi yok sayabileceğini zanneden bir iktidar. Gençler! Daha geçen haftalarda yeşil topla ahlak arayan bu iktidarı fazlaca ciddiye almayın" ifadelerini kullandı. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'yi dünyada ekonomi alanında ilk 10'un arasına sokacağı vaadi için de 'Palavra' yorumunda bulundu. Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle: "Böylesi bir Türkiye’yi gençlere sunmak için de öncelikle iktidarda olanların örnek olması gerekmektedir. Bugün gençler iktidara baktıklarında nasıl bir örneklik görmekteler? İfade hürriyetinin tam anlamıyla olduğu bir Türkiye mi görmekteler? Adaletin büyük ölçüde tesis edildiği, hukuk devletinin sorunsuz bir şekilde işlediği bir ülke mi görmekteler? Ayırımcılığın, adam kayırmacılığın, nepotizmin olmadığı bir iktidar mı görmekteler? Liyakatli olanın önünün açıldığı, fırsat eşitliğinin sağlandığı, torpil ve iltimasın olmadığı bir Türkiye mi görmekteler? Bütün vatandaşların eşit bir şekilde muamele gördüğü bir ülke mi görmekteler? Okullarını bitirirken sorunsuz bir şekilde iş bulabilecekleri bir Türkiye mi görmekteler? Maalesef gençlerimiz bütün bu temel başlıklarda bambaşka bir ülke görmektedirler. Onun için de 'dislike' demektedirler!

"GENÇLER ADAM KAYIRMACILIĞI 'DİSLİKE' EDİYORLAR!"

'Dislike' ne peki? Hani artık hepimiz sosyal medya ile haşır neşiriz ama en yalın haliyle 'beğenmiyorum' demek. Peki, Gençlerimizin beğenmediği nedir? Gençlerimiz seslerinin boğulmaya çalışılmasını, fikirlerinin bastırılmaya çalışılmasını, farklılıkların ezilmeye çalışılmasını, çalışmak istediklerinde bir iş bulamamalarını, bir iş bulduklarında torpil ve adam kayırmacılığın önlerini kesmesini 'dislike' ediyorlar. Gençlerimiz haysiyetlerinin, kimliklerinin ve emeklerinin çiğnenmesine itiraz ediyorlar. Gençlerimiz bu iktidara bakınca ahlaktan emeğe, liyakatten dürüstlüğe, adaletten özgürlüğe hiçbir başlıkta örnek alacak bir tek nokta göremiyorlar. Gördükleri tek nokta gençlerin fikirlerini, yorumlarını, ifadelerini, kimliklerini sosyal medyada kendileri aleyhine yorumları bir tıkla kapattıkları gibi yok sayabileceğini zanneden bir iktidar. Gençler! Ülkemize, milletimize, değerlerimize, toprağımıza her tarafından dikiş atmış, trajikomik, kalitesiz, çirkin ve tek tip bir elbise biçen bu iktidarı ciddiye almayın… Gençler! Daha geçen haftalarda yeşil topla ahlak arayan bu iktidarı fazlaca ciddiye almayın.

"GENÇLERİMİZ İŞ ARAMAKTAN VAZGEÇİYORLAR"

Bu iktidar genç işsizliğin rekorlar kırmasına yol açmaktadır. 1990’lardan beri en yüksek genç işsizliğini son dört yıldır bu iktidar eliyle görüyoruz. Bu iktidar yüzünden liyakatin yerini adam kayırmacılığına, alın terinin yerini akraba kayırmacılığına bıraktığından beri gençlerimiz iş bulamamaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinden beri her dört gencimizden birisi işsiz durumda. Daha da kötüsü hızla iş bulmaktan, hayata atılmaktan, ekmeğini kazanmaktan ümidini kesen kız-erkek ev gençlerimizin sayısı artıyor. En verimli çağlarında hayatın içerisinde olması gereken gençler evlerinde oturuyorlar. Gençlerimiz iş aramaz duruma geliyorlar.

"İŞSİZLİK SOSYAL BARIŞI DA TEHDİT EDİYOR"

Genç işsizliğimiz ise yüzde 25’e yakındır. 15-29 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan "ev genci" sayımız 5,7 milyon kişiye ulaşmıştır. Hükümetten ve ülkeden umudunu kesen bu gençlerimizin iş aramaktan vazgeçmesi nedeniyle işsizlik oranı 1 yıldır artmıyor görünmektedir. Bunu bir başarı hikayesi olarak görenlerin 1 milyona yakın işsiz üniversite mezunumuzu da göz ardı ettiği ortadadır. Rakamların ortaya koyduğu gerçek şudur. Artık ülkemizdeki işsizlik 'sosyal barışı ve istikrarı tehdit eder' düzeylere varmıştır. Hatırlanacağı üzere kısa süre önce kamuoyu ile paylaştığımız 'Ekonomide Gelecek Modeli' çalışmamızda istihdama ilişkin sorunları ve önerilerimizi sıraladık.

"BEŞİNCİ SINIF BİR OTORİTER REJİMDEYMİŞİZ GİBİ..."

Bir diğer konu biliyorsunuz birkaç haftadır iktidarın barolarda seçimlerle ilgili yeni bir düzenleme yapma girişimini görüyorsunuz. Öncelikle yine her zaman yaptıkları gibi "biz yaptık oldu" kafasıyla tartışmayı başlattılar. Bu bağlamda baro başkanlarını bulundukları yerde ziyaret ederek dayanışma göstermek isteyen genel başkan yardımcılarımız da engellendi. En temel anayasal hak olan seyahat özgürlüğü, toplantı yapma özgürlüğü beşinci sınıf bir otoriter rejimdeymişiz gibi ihlal edildi. Avukatları otobanlarda kovalanan, şehir girişlerinde itilip kalkılan bir ülkenin demokrasi olduğunu kim söyleyebilir? Avukatlar bile, baro başkanları bile ifade hürriyetini kullanamazsa sıradan vatandaş, gençler, kadınlar, emekçiler…

"FETÖ'NÜN YAPMAK İSTEDİĞİNİ BUGÜN İKTİDAR ZİHNİYETİ İSTİYOR"

Bu insanlar nasıl konuşsunlar? İktidar hakaret etmeden, tehdit etmeden, aşağılamadan, düşmanlaştırmadan cümle kuramıyor… İktidar söylemek istediği ne varsa sonuna kadar söyleyebilme hakkına sahip… Tüm televizyonlar emirlerinde… Ama aynı hak avukatlar için geçerli değil. Bakınız, barolarla veya başka bir alanla ilgili yapılacak her türlü düzenleme öncelikle katılımcı olmalı. İlgili bütün paydaşların fikirlerinden faydalanılması gerekiyor. Ben yaptım oldu zihniyetinin bugün değiştirmek istediği barolardan bir farkı yok. Dün FETÖ’nün AK Parti’ye yaptığını bugün hükümet başkalarına yapmak istiyor. Dün HSYK’yı tekeline almak isteyen FETÖ’nün yapmak istediğini bugün iktidar zihniyeti istiyor.

"MADALYONUN DİĞER TARAFI ÇOK MU PARLAK?"

En fazla demokrasiden, çoğulculuktan ve farklı fikirlerin hakkıyla temsilinden yana olması gereken baro ise en fazla şikayetçi olduğu çoğunlukçuluktan yana... Yani bir oy fazla alan herşeyi alsın, başka kimseye hayat, söz hakkı tanımasın. En fazla FETÖ’den, bölücülükten, farklı gruplaşmalardan ve çok başlılıktan şikayet eden hükümet ise çoklu barodan yana… İktidar bu yaptığı ile hukuk sisteminin en temel ayaklarından savunmanın mezheplere, etnik kimliklere göre bölünmesi ihtimalinin farkında bile değil. Ya da daha kötüsü çok iyi farkında ve bizzat bu bölünmeyi istiyor. Siz Alevi baro, Sünni baro, ulusalcı baro, Kürtçü baro, sağcı baro, solcu baro, AK Partili baro CHPli baro mu kurmak istiyorsunuz?

"ATEİZME YÖNELMELERİN SEBEBİ HAMASİ DİNDARLIK YAPANLAR"

Bu kıskaç toplumu boğmadan ses vermek gerekmektedir. Bu tablo açık bir şekilde ortada iken "nasıl olsa bize dokunmazlar" diyerek haksızlıklar ve baskılar karşısında susan sivil toplum kuruluşları bilsinler ki sıra onlara geldiğinde seslerini haykırabilecekleri bir duvar dahi bulamayacaklardır. Kaybettiklerimizi görmeden kazanımlarımızı koruma kaygısı ile hala Cumhurbaşkanını ve AK Parti’yi bir sığınak gibi görenler bilsinler ki mesele artık bir kişi ya da parti meselesi değil zihniyet meselesidir. Cumhurbaşkanı ve AK Parti yönetimi kendilerini korumaya çalışmaktan değerlerimizi korumaya mecal bırakmamaktadırlar. Koltuklarını korumak adına araçsallaştırmadıkları, yıpratmadıkları, toplum nezdinde itibarsızlaştırmadıkları değerimiz kalmadı. Değerlerimizi korumayı bırakın değerlerimiz üzerinde gölge etmesinler yeter! Bugün gençlerin deizme ve ateizme yönelmelerinin en önemli sebebi her gün hamasi ve sloganik düzeyde dindarlık yapanların sergiledikleri örnekliklerdir.

"BU AÇIK BİR AKIL TUTULMASI VE SORUMSUZLUKTUR"

Bu ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye’nin ilk 20 ekonomi arasında kalması bile tartışmalı hale gelmiştir. Kimsenin aklında ülkenin bir uçuruma doğru sürüklendiği konusunda maalesef soru işareti kalmamıştır. Bırakın Sn. Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz hafta söylediği gibi 'ülkemizin dünya milli gelir sıralamasında 2023 hedefi olan ilk 10 ülke arasına girme hedefine en yakın olduğu dönemden geçmekte olduğu' iddiasını, ilk 20’de kalabilmesi dahi gören gözler için artık ciddi bir risk halini almıştır. Bakın bu açık bir akıl tutulması ve sorumsuzluktur.

"AÇIK PALAVRALARI HAYRETLE İZLİYORUZ"

Ülkenin Cumhurbaşkanı çok rahat bir şekilde Türkiye’nin üç yıl sonra dünyanın ilk on ekonomisi arasına gireceğini ve bu hedefe en yakın noktada olduğumuzu iddialı bir şekilde söylemektedir. Ülkemizin elbette dünyadaki ilk on ekonomiden birisi olmasını herkesten fazla biz isteriz. Ancak milletimizin gözlerinin içerisine bakarak bu denli açık palavraların ve doğru olmayan bilgilerin söylenmesini hayretle izliyoruz. Ülkemizin ekonomisi bu liyakatsız iktidarın elinde her geçen gün biraz daha küçülürken ilk on ekonomi arasına girmesi söz konusu değildir."
Muhabir: Barış Önal