Cumhuriyet gazetesinde 'Çikolata kutusunda 50 bin lira' iddiasıyla başlayan kriz sürüyor. Gazetede Prof. Dr. Barış Doster'in yazılarına son verildi, iddiaların odağındaki Alev Çoşkun'dan açıklama geldi.
Haber yapılması karşılığında bir e-ticaret şirketinden çikolata kutusu içinde para alındığı iddiasıyla gündeme gelen ve başsavcılıkça takipsizlik kararı alan Cumhuriyet gazetesinde kriz sürüyor. Olaya tepki gösteren Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu’nun yazısı sansüre uğramış, ardından da görevden alınmıştı. Şimdi de Prof. Dr. Barış Doster’in yazısı Cumhuriyet’te yayımlanmadı. Gazeteyi yöneten Cumhuriyet Vakfı’nın yöneticisi de olan Doster, para olma olayının üzerinin örtülmesine tepki göstermişti. Dün vakfın diğer yönetim kurulu üyeleri Turan Karakaş ve Birol Başaran ile birlikte bir açıklama yapan Doster, Vakıf Başkanı Alev Coşkun, İrfan Hüseyin Yıldız ve Işık Kansu’yu istifaya çağırmıştı. https://tele1.com.tr/cumhuriyet-gazetesi-genel-yayin-yonetmeni-tuncay-mollaveisoglu-gorevden-alindi-862537/ Doster sansürlenen yazısında Cumhuriyet gazetesinin adını hiç anmamış, “Gazetecilik nedir ne değildir?” diye sormuştu. İşte Doster’in yayımlanmayan yazısı:GAZETECİLİK NEDİR? NE DEĞİLDİR?
"İster alaylı olsun ister mektepli, tüm gazeteciler bilirler mesleğin en temel kurallarından birinin haber kaynağıyla ilişkilerdeki temas-mesafe kuralı olduğunu. Çünkü bu temel ilke gözetilmeyince, bu kurala uyulmayınca, mesafe ortadan kalkınca, yapılan iş gazetecilik olmaktan çıkar. Tetikçiliğe kadar uzanır. Örnekleri çoktur maalesef. Gazetecilik; siyasi veya iktisadi herhangi bir güç odağının, kurumun, kuruluşun, örgütün, şirketin halkla ilişkiler ve tanıtım danışmanlığı değildir. Metin yazarlığı değildir. Propaganda başkanlığı değildir. Sözcülüğü değildir. Kampanya yöneticiliği değildir. Basın danışmanlığı değildir. Eğer bu temel kural ihmal edilirse savrulma kaçınılmazdır. Bunun da örnekleri yaygındır ne yazık ki. Gazetecilik; toplumun, kamunun, halkın, emekçilerin, kimsesizlerin, geniş kitlelerin, sesini duyurma olanağı bulamayanların yanında olmayı gerektirir öncelikle, hem mesleki hem ahlaki hem de siyasi olarak. Bu nedenle mesleki çerçevesi çok net, etik kodları çok kesindir. Gazeteci, kamu adına, halk adına, gerçeğe ulaşmak adına soru sorarken, araştırma yaparken, haber kovalarken, bir konunun izini sürerken, onu güçlü kılan da budur zaten. Kurumlarla birlikte kişilerin de hızla yozlaştığı günümüzde, gazeteci; bir konunun, bir sorunun, bir olayın, bir haberin, bir bilginin kamuoyuyla paylaşılması, kamuoyunda yayılması, bu sayede kamuoyu oluşturulması için herhangi maddi ya da manevi bir çıkar elde edemez. Meslek ilkelerinden ödün veremez. Çalıştığı kuruma reklam verenlere, ilan verenlere, haber yapma taahhüdünde bulunamaz. Bu kişi ve kurumlardan talimat, tavsiye, telkin alamaz. Eğer bu temel kurallar yok sayılırsa hukuki, siyasi, ahlaki ve mesleki anlamda savrulma, çürüme, yozlaşma kaçınılmaz olur. Bunu da gizleyebilecek hiçbir gerekçe, saklayabilecek hiçbir ideoloji, örtebilecek hiçbir mazeret yoktur."DOSTER'İN YAZILARINA SON VERİLDİ
Gazete daha sonra Doster’in yazılarına son verildiğini açıkladı. Açıklamada "Prof. Dr. Barış Doster’in Cumhuriyet’te yayımlanan yazılarına bugünden başlayarak son verilmiştir. Bu karar; Doster’in, gazetenin yayımlanmasından sorumlu Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nda alınan kimi kararlara da uymayarak, Yönetim Kurulu üyesi olduğu vakıf aleyhine Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvurular üzerine verilmiştir. Okurlarımıza saygıyla duyurulur" denildi.ALEV COŞKUN’DAN CEVAP YAZISI
Öte yandan tartışmaların odağındaki isim Alev Coşkun ise ilk kez iddialara yanıt verdi. "Cumhuriyet gazetesi son günlerde sürdürülen yoğun saldırıların odak noktası durumundadır” diyen Coşkun, “İşin temeli, gazetenin tüm birimlerine egemen olmak istemiyle başladı. Bunlara engel oldum” dedi. Yazısının devamında Coşkun, şu ifadeleri kullandı: Üsküdar Üniversitesi’ne, partili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanan bir kişiyle yapılan söyleşinin yayımlanmasını engelledim. Said Nursi platformu ve Said Nursi kürsüsüne sahip olan bir üniversitenin rektörü kim olursa olsun onun söyleşisi Cumhuriyet gazetesinde yer alamazdı. ADD tarafından 2022 yılının Atatürkçüsü seçilen, Atatürk hakkında 20’ye yakın kitap yazan Alev Coşkun zaten buna izin veremezdi. Ancak bu hareket bana karşı yapılan girişimlerin bir anda üst düzeye taşınmasının nedeni oldu. Düğmeye basıldı. Yazısında söz konusu paranın alınıp alınmadığına dair bir ifade kullanmayan Alev Coşkun, “Cumhuriyet gazetesi, iddia edildiği gibi, bu konuda hiçbir özel haber yapmamıştır” dedi. Hakkındaki istifa taleplerine olumlu yanıt vermeyeceğini ifade eden Coşkun, Tuncay Mollaveyisoğlu’nun görevinden alınmasına neden olan yazıya dair de şu ifadeleri kullandı: "Yazdığı son yazıda gazetenin saygınlığını yaralayıcı, vakıf yönetim kurulu üyelerinin onurlarını kırıcı cümleleri çıkarırsa yazının yayımlanacağını söyledim: Yoksa dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir gazetenin böylesi saldırılarla dolu bir yazıyı yayımlamasının mümkün olmadığını belirttim. Tuncay Mollaveisoğlu, istifa etme gerekçelerini raporlayan bu yazıda ısrar etti. Kavga etmeden ağabey-kardeş gibi ayrıldık. Basın yaşamında başarılarının devamını dilerim." Alev Coşkun, yazısının son bölümünde, şunları yazdı: "Tüm veriler ve gelişmeler öyle gösteriyor ki karşımızdaki olay, birtakım gerekçeler yaratılarak Cumhuriyet gazetesini ele geçirme olayıdır. Cumhuriyet gazetesi bir Kuvayı Milliye kurumudur. İşgal edilemez, satılamaz, satın alınamaz.” https://tele1.com.tr/cumhuriyet-gazetesinde-cikolata-kutusunda-500-bin-lira-icin-suc-duyurusu-858366/ https://tele1.com.tr/cumhuriyette-cikolata-kutusunda-500-bin-lira-iddiasina-takipsizlik-859611/
Muhabir: Bişar Arslan