Cumhuriyetin 100. yılında romanımız-2

Yayın tarihi: 26 Eylül 2023 Salı 9:29 am - Güncelleme: 26 Eylül 2023 Salı 9:29 am

Sayıl Cengiz Gündoğdu

Türk aydını ..özgürlükçü…. eşitlikçi….demokrat bir yönetim özledi. Ama Türk aydınına acımasızca düş kırıklığı yaşatıldı.
Benim bildiğim ilk düş kırıklığı 1950-60 arasında yaşandı. Ben 7 yaşındaydım. Evde seviniyordu herkes. Demokrat Parti’yle demokrasi gelecekti. Ama yıllar sonra demokrasinin gelmediğini sezdim. 1958’de evimiz aranıyordu polislerce. Nazım Hikmet’in şiirleri için. Kim ele verdiyse doğruydu, evde gizlice Nazım Hikmet şiirleri okunurdu.Şiirleri bulamadılar ama arama sırasında, annemin yüzünün kasıldığını 1959’da anladım. Demokrat Parti’nin demokrasiyle ilişkisi yoktu. 27 Mayıs 1960’ta Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu.

Demokrat Parti, 1950-60 Arası Yazın

Demokrat Parti dönemi, gerçekçi yapıtların susturulduğu dönem. Öldürme uyarısıyla yaşayan Nazım Hikmet Demokrat Parti döneminde yurt dışına çıktı. Ayrıca 1950’de Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu. Kurucuları, Fethi Tevetoğlu, İlhan Egemen Darendelioğlu, Nur Cemaatı kurucusu Bekir Berk. Komünizmle Mücadele Derneği devlet destekliydi..
1951 yılında birçok aydın komünist suçlamasıyla mahkemeye verildi. Demirtaş Ceyhun, Demokrat döneminde yazını şöyle anlatır; “1950’den itibaren artık salt gerçekçi yazarları tutuklamak kimi gerçekçi kitapları yasamakla da yetinmeyip aydınlarımızın yüz yılda oluşturduğu yeni Türk edebiyatına, Avrupa kültürü yerine Amerikan görgüsüzlüğün bir an önce egemen hale getirilebilmesi için bir saldırı başlatmışlardı sanki.” (Demirtaş Ceyhun, Edebiyatımı Geri İstiyorum, Sis Çanı Yayınları, İstanbul,2005, Y-48)

Gerçekçi şiirin önünü kesen, anlamsız şiir akımı, İkinci Yeni denen yoz şiir akımıdır. Yine bu dönemde, Melih Cevdet Anday’ın, Rıfat Ilgaz’ın, Orhan Kemal’in yapıtları toplatıldı, söz konusu yazarlar yargılandılar. Bunlardan ayrı. Aziz Nesin de komünistlik suçlamasıyla yargılandı.

Kırım Kültürü

Türk haklı, Osmanlı devletinde yüzyıllarca kırım kültürünü yaşadı. Fetihler bir anlamda kırımla sonuçlanıyordu. Buna karşılık, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, barışçı kültürün insanıdır. Kemalist Cumhuriyet bu kültürü benimsemiştir. Demokrat Parti, halkın kırım kültürünü ateşledi.
Londra’da Kıbrıs görüşülürken Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, “Birşeyler yapın, elimiz güçlensin” dedikte, Selanik’te Atatürk’ün evine bomba attılar. Olaylar başladı. 6-7 Eylül 1955. Rumların, Ermenilerin, musevilerin evleri, işyerleri, kiliseleri yağmalandı, azgın kalabalık, İstanbulu’un altını üstüne getirdi. Bu işi komünistler yapmıştı. Aziz Nesin, Asım Bezirci, Nihat Sargın, Hasan İzzettin Dinamo hemen tutuklandılar. Yıllar sonra 6-7 Eylül’ü devlete bağlı Özel Harp Dairesi’nin hazırladığı ortaya çıktı. Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu, şöyle dedi, “6-7 Eylül, muhteşem bir örgütlenmeydi.”
6-7 Eylül’de yağma birçok çulsuzu varsıllaştırıdı.

1961-1971

1961 anayasasıyla özgür bir dönem başladı. Gerçekçi yazarlar, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Hasan İzzettin Dinamo yapıtlarıyla okuru bilinçlendirdiler.
Doğan Avcıoğlu’nun yönetimince yayınlanan Yön dergisi, sol kültürü gösterdi. Ayrıca gerçekçi bir yayınla ülkede sorunlara çözümler aradı. 1965 seöimlerinde Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekiliğiyle Meclis’e girdi.
Türkiye 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’yi erke getirdi. Demokrat Parti, toprak ağalarıyla kültürsüz, gerici kapitalistlerin partisiydi. Bu parti demokrasi deneyimine bile girişmedi. 27 Mayıs’ta devrildi ama 27 Mayıs söylendiği gibi devrim değildi. Türkiye toprak ağalarıyla gerici kapitalist sınıfın demir çemberindeydi. İslam diliyle uyuşturulan halk da bu yapının destekçesiydi. İslam diliyle uyuştulan halk da bu yapının destekçisiydi… Demokrasiyi savunan sol güçler, sınıfsızdı, zayıftı. Buna karşın 1961 anayasasına dayanan demokrat güçlerin uğraşıyla toplumsal uyanış kabarmıştı. Bu kabarış sonucu gençlik olayları başladı. Gençliğin karşısına, komando denen silahlı gençler çıkarıldı.
Süleyman Demirel’in de demokrasiye yakından uzaktan ilgisi yoktu. Şili Cumhurbaşkanı Allende faşist Pinochet’in uçaklarıyla bombalandı. Süleyman Demirel, Allende’nin katledilmesine, “İyi oldu… iyi oldu” dedi.
Türkiye hızla 12 Mart’a gidiyordu.