Gerçek dünya ile yapay dünyanın iç içe geçtiği eşsiz bir kurguya açılan Atatürk’le Bir Gün; bir cep saati, ejderha ayaklı bir sehpa, bir radyo, bir panama şapka, bir kara tahta ve birkaç bastonun dile gelip kendi kişisel anılarından yola çıkarak Atatürk'ü anlatan belgesel bir roman.

Tudem Yayınları’ndan çıkan kitap, şimdiki çocukların ve gençlerin Ulu Önder'i nasıl yorumladıklarına kafa yoran öncü bir eser.

Yerli ve milli teknoloji şirketi Opinnate, NSPM çözümünün yeni versiyonunu tanıttı Yerli ve milli teknoloji şirketi Opinnate, NSPM çözümünün yeni versiyonunu tanıttı

YAPAY ZEKÂNIN GÜCÜYLE YENİ NESİL BİR SERÜVEN

“Bakın, Atatürk orada işte. Sizinle tanışmak için can atıyor. Hadi, bekletmeyin daha fazla.”
Ulu Önder'in dünya görüşünü ve düşünce sistemini daha iyi aktarabilmek adına yapay zekâyı kurgusunun merkezine taşıyan Mehmet Atilla bu romanıyla; akılcılık ve bilimsellik yolunda Atatürk ile 21. yüzyıl çocukları arasında sağlam bir köprü kuruyor. Yaşattığı benzersiz karma gerçeklik deneyimi sayesinde hâlihazırda raflarda bulunan tüm Atatürk temalı yapıtlardan ayrışan kitap, Büyük Kurtarıcı ile ilgili farklı okumalara ve incelemelere de kapı açıyor.

SÖZ YAZARDA

Ödüllü yazar Mehmet Atilla, kısa sürede dikkatleri üzerine çeken yeni kitabı hakkında “Atatürk kuşkusuz ki çok yönlü bir önder. Başarılı bir asker olduğu kadar aydınlanmacı bir devlet adamı da. Ancak ülkemizde belli bir kesim, O'nun yalnızca asker kimliğini öne çıkarmakla yetinip çağdaşlığa yönelik atılımlarını görmezden geliyor. Bu büyük bir haksızlık ve tarihsel bir çarpıklık. Atatürk'le Bir Gün'ün ana eksenini işte tam da bu çarpıklığa itirazın oluşturduğunu söyleyebilirim.” şeklinde konuştu.

Açıklamalarına “Atatürk'ün yaşamını baştan sona anlatan bir eser değil bu.” ifadesiyle devam eden yazar, kitabı kaleme alma hedefini ise şu sözlerle özetledi: “Asıl amacım Atatürk'ün düşünsel anlamda bu ülkeye kattıklarını bir roman kurgusu içinde düzenlemek ve çocuklarla paylaşmaktı. Bunu özgün kılmak ve metni kuru bir anlatımdan uzaklaştırabilmek için de olay örgüsüne yeni bir bakış açısı kazandırmaya çalıştım. Böylelikle geçmişin bilgisi ile geleceğin bilinci, aydınlık bir düzlemde buluşmuş oldu, hedefim de buydu zaten.”