Cumhuriyetimizin 100. yılında yazınımız- IV
Büyük Düş Kırıklığı
Önce Silahlı Kuvvetler’in radyoda okunan 12 Mart Muhtırası,
1-Meclis ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluk içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini yitirmiş ve anayasının öngördüğü reformları tahakkuk ettirmemiş olup Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.
2- Türk Milleti ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri’nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin partiler üstü bir anlayışıyla meclislerimize değerlendirilecek mevcut anayasamızın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.
3-Bu husus suretle tahakkuk ettirilmediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. (Sevim Kahraman, Avcıların Üç Günü, Destek Yayınları, 2023, İstanbul, Y-265,266)
Sevim Kahraman, muhtıradan sonra olanları şöyle anlatır; “12 Mart 1971 günü öğle vakti ordu muhtarası radyodan okunurken, her kesimde farklı duygular ve düşünceler uyanıyordu. Önce bu muhtıranın beklenen devrimin bildirisi olduğu sanıldı. Öyle ki, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Mahir Çayan ve Yusuf Küpeli gibi hareketin iki önderine ulaşamayınca, Yönetim Kurulu’nu toplayarak destek bildirisi yayınladı. Ancak durum kısa sürede anlaşılacak, olayın bir karşı darbe olduğu ortaya çıkacaktı.” (Kahraman, age, Y-268)
Sevim Kahraman’ın söylediği gibi, 12 Mart’ın bir gerici, karşı devrim olduğu kısa sürede ortaya çıktı. İlericiler, solcular, sosyalistler bir kez daha düş kırıklığına uğradılar. Karşı devrim, harekete geçti, ilericiler, solcular, Kemalistler tutuklanmaya başlandı. Ziverbey Köşkü işkence evi oldu. Düş gücü kırıklığının, yanılgının bir nedeni, gerçeklik kategorisiyle düşsel kategorinin karıştırılmasıydı. Ancak yanılgının bir nedeni muhtıranın diline bakarsak şunu görürüz,
-Atatürk’ün hedef verdiği uygarlık
-Anayasanın öngördüğü reformlar
-Atatürkçü görüş-inkılap kanunları
Yalan bir dille yazılmış bir bildiriydi, bütün bu karmaşa içinde Türkiye İşçi Partisi, muhtarıya karşı çıktı. Ama geç kalınmıştı. Faşizm ölüm çanlarını çalmaya başladı.
12 Mart faşizmi, bütün devrimci-gerçekçi güçleri susturdu. Kapitalistler için bu yeterli değildi. Kültürel yaşamı, bütünüyle değiştirmek gerekiyordu. Sanatta star sistemi bu noktada devreye girdi.
Sanatta Star Sistemi
-Gerçekçi yöneteme karşı, gerçeksiz akımlarla insan kuşatıldı, yoğun bir etkileşim süreciyle insan bilinci dumura uğratıldı. Etkilişim süresince şu gerçeksiz akımlar devreye sokuldu. Yeni Roman, Yenilikçi Akım, Yapısalcılık, Postmodern, Kavramsal Sanat, Göstergebilim..
-Tarih bitti. Kapitalizmin Yeni Dünya Düzeni kavramıyla gizlendi. Ütopyalar dönemi kapandı. Varolan sistem içinde anı yaşamaya bak.
-Açık toplam ve düşmanları.. Yazarı Popper(1902-1994) bu kitabında Herakleitos’u, Platon’u, Hegel’i, sonunda, temel amacı Marks’ı sıfırlamak ister.
-Sanatta Star Sistemi’nde yapıt, gerçekliği yansıtan bir nesne değildir.
-Sanatta Star Sistemi’nde yapıt, sistemin isteklerini estetize eder.
- Sanatta Star Sistemi’nde roman ya da bir sanat yapıtı, bir metadır. Bu metanın değişim değeri önemldir.
-Sanatta Star Sistemi’nde baş yapıt diye gündemde tutulur.
-Sanatta Star Sistemi’nde meta-kitabın satışı ölüm perendesidir. Marks, bu konuda şöyle der; “Değerin, metanın bedeninden çıkıp altının bedenine sıçraması, başka bir yerde de söylediğim gibi metanın salto mortalesi’dir. (ölüm perendesi) Bu iyi beceremedi mi, metaya bir şey olmaz, ama sahibi (kapitalist, SCG) hapı yutar” Karl Marx, Kapital. Birinci Cilt, Çev. Alaattin Bilgi, Sol yayınlar, Ankara 1997, Y-114)
-Meta satışlarının durması, metanın paraya dönüşmemesi kapitalizmin ölümü demektir.
-Sanatta Star Sistemi’nde kitabın, metanın satışı için bir yapı harekete geçer. Yayıncı... eleştirmen ordusu... gazetelerin kitap ekleri... o eklerin yayın yönetmenleri... kütüphaneler, dernekler, üniversiteler, ödül kurumları.
-Sanatta Star Sistemi’nde yapıt estetik bir değer değil, sistemin güdümlü yazarının zavallı çığlıdır.
-Sanatta Star Sistemi, Cumhuriyet’in gerçekçi mirasını yadsımasıdır.
-Sanatta Star Sistemi, Cumhuriyet’in aydınlanma felsefesine karşıdır.
Burjuvazi, sömürücü, adaletsiz, özgürlükten yoksun düzeni, sorguyla baskıyla yürütemez. Halkın onayı zorunludur. Bunun için üç alanda savaşım verir.
-İslam dinini kullanır.
-İdeolojik savaşım. Gerçeklik öldü. Post truth dönemi başladı.
-Estetikte savaşım. Sanatta Star Sistemi, yazınsal değil, toplumsal bir kavgadır.
-sürecek