Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, 25 kişinin öldüğü 328 kişinin yaralandığı tren faciasıyla ilgili açılan davanın dördüncü celsesi, Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde görüldü. Faciada hayatını kaybeden 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel'in dedesi bugün görülen duruşmanın ardından yaşananlara ilişkin,''Cumhurbaşkanım torununu kucağına alıp seviyorsun, benim torunum iki parçaydı.'' diyerek tepki gösterdi.

Duruşma sonunda savcılık mütalaasını verirken duruşma 21 Nisan 2020’ye ertelendi.

“ÇEKİN PİS ELLERİNİZİ ADALETİN ÜSTÜNDEN”

Erteleme kararı sonrası facia sonucunda hayatını kaybeden Oğuz Arda Sel’in dedesi yargı sürecine isyan etti. Sel’in dedesi 9 yaşındaki torununun ölümüyle ilgili, “Türk halkının itibarı ne olacak? Benim torunum iki parça, çuval gibi diktiler” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi. Beni alın zindana atın diyerek tepkisini sürdüren yaşlı adam “Yeter, çekin pis ellerinizi adaletin üstünden” dedi.

GAZETECİLERE ENGEL

Duruşma, kimlik tespitiyle başladı. Sosyal Hukuk Derneği'nin aktardığı duruşmada; Mahkeme, gazetecilerin haber yapmak için ihtiyaç duydukları bilgisayarlarının duruşma salonuna alınmayacağına karar verdi. Duruşmanın açık yapılması nedeniyle bu kararın hukuka aykırı olduğuna dair itiraz da mahkeme tarafından reddedildi. Duruşmada söz alan Avukat Can Atalay: "İTÜ, ulaştırma alanında bilirkişi olarak görevlendirecek kimsenin olmadığı yönünde yanıt vermiştir. Bu şekilde kamu görevinden kaçınılması kabul edilemez. Yıldız Teknik ise, müzekkereye yanıt dahi vermemiştir" dedi. Müşteki Ceyhan Kahveci olay günü yoğun bir yağmurun olmadığının altını çizerek, "Kaburgalarım ezildi burnum kırıldı. Kaza anında basketbol topunun sektiği gibi tavana çarptığımı hatırlıyorum" dedi. Kahveci, şikayetçi olduğunu yineledi. Duruşma müşteki beyanlarıyla devam ediyor. Müşteki Ersan Ceylan da kaza anında yoğun bir yağmur olmadığının altını çizdi.

AMBULANSLAR 2 SAAT SONRA GELDİ

Müşteki Nihan Akçakan da, ambulansların olay anından yaklaşık 1,5-2 saat sonra geldiğini belirtti.

'YANDIK İŞTE BİZ DE, KAVRULDUK GİTTİK'

Katliamda iki kızını ve iki torununu kaybeden Remzi Güvenç ise şöyle seslendi: "Sayın hakim ben dört evladımı kaybettim. İki kızımı, iki torunumu. Dört tane... Ne anlatayım ben... Dört tane... Yandık işte biz de. Kavrulduk gittik... Hepsini toprağın altına bıraktık geldik. Şikayetçiyim." Sevin Doğrul: "Trene binerken yağmur yoktu. Çocuğum eşim ve yeğenim Sude ile birlikteydik. Bahattin Doğrul (eşim) ayakta kalanlara yer verdi, yanımda ayakta duruyordu. O anda trende havaya hopladık. Trenin içi zindan karanlıktı, duman kaplıydı." "Ailemi bulamıyordum. Çocuğumu koltukların arasında kafası patlamış şekilde buldum. Eşimi ayakkabılarından tanıdım. Herkes ya koltukların altına sıkışmış ya camlardan fırlamışlardı. Bizi kurtarmaya gelen kimse yoktu.Eşimi kurtarmaya çalıştım. Eşim sakat kaldı."

'BOMBA GİBİ BİR SES DUYDUK'

20 dakika ara verilen duruşma daha sonra müştekilerin beyanlarıyla devam etti. Müşteki Süleyman Doğrul: "Sarılar mevkiine geldiğimizde yağmur yoktu ama yerler ıslaktı. Bomba gibi bir ses duyduk. Tren iki sefer zıpladı. Kendimi valizlerin orada buldum. Kolumda sinir yaralanması yırtıklar ve omuz çıkığı oldu. Kimseye yardım edemedim. 15 ay tedavi gördüm." Müşteki Yasin Kızıltepe de ambulansın geç geldiğinin altını çizdi. Kızıltepe, "Ortalık savaş alanı gibiydi. Ambulans geç geldi. Ambulanstan önce Sarılardan traktörlerle köylüler yardıma geldi. Doktorun söylediğine göre hayatım boyunca 1-2 kilogramdan fazla ağırlık kaldıramayacağım. Felç geçirme riskim varmış. Şikayetçiyim" dedi.

'DÖRT KİŞİYLE BU İŞ OLMAZ'

Müştekilerden Remziye Sel ise, "Acımız çok büyük hakim bey. İki cenazemiz var. Kabullenemiyorum. Bakanından müteahhitine hepsinden şikayetçiyim. Böyle dört kişiyle bu iş olmaz. Asıl suçlular da gelsin. Bunun hesabını siz sorun hakim bey" diye seslendi. Kazada babasını kaybeden Hatice Karatay da, katliamın sebebinin yağmur olmadığını dile getirdi. Karatay, "Babam işini çok iyi yapan bir insandı ve bir ihmaller zincirine kurban gitti. Bu olayın sebebi yağmur değil, bunu hiçbirimiz kabul etmiyoruz" dedi.

'BENİM BABAMI KİM ÖLDÜRDÜ?'

Katliamda babasını kaybeden bir başka müşteki Gölgen Gürsün Erbil de "Babam beni köye bıraktı. Dönerken işe gidecekti.Beni de götür dedim, götürmedi. Yolda kaza olmuş. Benim bir sorum var: 25 insanı kim öldürdü? Sizin bu yaşta babanız öldü mü? Ölmedi. Benim babamı kim öldürdü?"diye sordu. Kazada kızını ve iki yeğenini kaybeden Aysun Köse de ihmallere dikkat çekti. Köse, "Yasalar, teferruatlar beni ilgilendirmiyor. Önceki gün ablam aynı trenle aynı yolu gidiyor ve o menfezden tren yavaşlayarak geçiyor. Kaza günüyse hiç yavaşlamadan geçiyor. Makinistler, görevliler, bakan.. kim varsa buraya gelsin" diye seslendi. Duruşmaya bir saat aralık aranın ardından avukatların beyanlarıyla devam ediyor. Avukat Gökmen Yeşil, tanıkların talimatla dinlenmesine kararına tepki göstererek, "Tanıkların talimatla dinlenmesi için ara karar oluşturulmuştu. İki tane makinist ve tren şefi. Daha önce verdikleri ifade birer paragraftan ibaret. Dosyayı aydınlatıcı nitelikte değil. Tanıkların talimatla dinlenmesi soru sorma hakkımızı da elimizden alıyor" dedi. Avukat  Mehmet Ektaş: “Biz demiryolu kazalarında en alt düzeydekileri yargılarken gerçek sorumlular yargılanmıyor. Aynı sorumsuzlukla görevlerine devam ediyorlar" şeklinde konuştu. 'BENİM TORUNUM İKİ PARÇAYDI' Kazada yaşamını yitiren 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel'in dedesi mahkeme çıkışında isyan etti. Oğuz'un dedesi şunları söyledi: "9 yaşındaki bir çocuğun ikiye bölünmüş halini görsünler ondan sonra karar versinler. Biz yaşamıyoruz. Nerde adalet? Orta sahadan top çevirdiler. Taa İstanbul'dan geliyoruz aynı şeyler tekrarlandı. Hadi güle güle. Diyoruz ki bilirkişiler bilen kişiler olsun. Bilirkişiler kimin elinde? Rektörün elinde. Rektör kimin elinde? Siyasilerin. Bilirkişilr ne oldu? Kimse bu davaya bakmak istemiyor. Bu neyin davası ya? 25 kişi öldü bu neyin davası. Bu ülkede adalet mekanizması işlemiyor. İnsanlar adalet diyor, insanlar ölüyor. Kimse bakmıyor, herkes önüne bakıyor işine bakıyor. Türk halkının itibarı ne olacak beyler, insanlar ölüyor... Cumhurbaşkanım torununu kucağına alıp seviyorsun. Benim torunum iki parçaydı, çuval gibi diktiler! Beni alın zindana atın. Çekin şu pis ellerinizi adaletin üstünden."