Çorlu tren faciası sanığından isyan ettiren ifade!

Yayın tarihi: 10 Eylül 2019 Salı 11:19 am - Güncelleme: 10 Eylül 2019 Salı 5:25 pm

8 Temmuz 2018’de Çorlu’nun Sarılar Mahallesi mevkiinde 25 kişinin hayatını yitirdiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren katliamının ikinci duruşması bugün Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Sanık Kurt, “Yol bekçileri hattın hafızalarıdır. Onlar nerede ne olacağını çok iyi bilirler. Bir sorun olduğunda hemen sorumluları ikaz ederlerdi. 2001 yılında bu kadrodan vazgeçildi. Bu kadro yıllardır boş duruyor. Ben yıllarca yazı yazdım ancak bilirsiniz bizde bu konularla ilgili yazı yazmak hoş karşılanmaz. Yol bekçisi olsaydı o kaza olur muydu olmaz mıydı bilemiyorum” dedi.

Tekirdağ Çorlu’da 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı faciaya ilişkin açılan davanın ikinci duruşması bugün görülüyor. Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ikinci duruşma öncesi hayatını kaybedenlerin aileleriyle bir yürüyüş düzenlendi.

‘İÇERİ ALMIYORUZ’

Duruşmanın yapılacağı Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralıların kimlik kontrolü ile alınmak istenmesi üzerine avukatlar müştekilerin bir kısmının adının iddianamede yer almadığını belirterek itiraz etti. Mahkeme başkanının müştekilere yönelik “İçeri almıyoruz, girmeyen kendi bilir” dediği öğrenilirken, avukatların itirazları sonucu müştekiler duruşma salonuna alınmaya başladı.
TCDD çalışanı sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Celaleddin Çabuk ve Çetin Yıldırım da duruşma salonunda yer aldı. İddianamenin kabul edilmesinin ardından baroların davaya müdahillik talepleri kabul edildi.

MAHKEME TALEPLERİ REDDETTİ

Avukat Can Atalay, Çorlu Emniyet Müdürü başta olmak üzere ilk duruşmada ailelere saldıran polisler hakkında işlem yapılmadığını belirtti. Avukat Mürsel Çoban, katliamdaki ihmaller, soruşturma sürecindeki aksaklıklar, bilirkişilerin kanuna aykırı atanması, sanıklara yöneltilen suç isnadı, yargılanmayan üst düzey bürokratlar gibi nedenlerle iddianamenin iade edilmesi gerektiğini söyledi.

Mahkeme heyeti, avukatların iddianamede ismi yazılmayan müştekilerin kimlik tespitinin yapılmasına yönelik talebi tarafların çokluğu gerekçe göstererek reddetti.
İlk duruşmadaki olaylarla ilgili suç duyurusu da celse önü olması gerekçesiyle reddedildi.
Duruşmanın SEGBİS ile kayıt altına alınma talebi altyapı yetersizliği gerekçesiyle reddedildi.
Mahkeme heyeti tarafından iddianamenin iadesine yönelik talep hakkında, iddianamelerin mahkemece daha önce kabul edilmiş olması ve 15 günlük iade hakkının geçmesi nedeniyle karar verilmesine gerek olmadığı aktarıldı.

‘YOL BEKÇİSİ OLSA KAZA ENGELLENEBİLİRDİ’

Çorlu tren faciasının meydana geldiği dönemde Demiryolu Bakım Müdürü olan ve Halkalı-Muratlı arasında görevli olduğunu belirten sanık Turgut Kurt savunmasında, kendisine yağışla ilgili bir ihbar yapılmadığını iddia ederek suçlamaları reddetti.
Kurt şunları söyledi:
“Görevim 7 bakım onarım şefliğindeki koordinatı sağlamaktır. Olay günü evimdeydim. Olay yeriyle aramızda 130 km vardı. Haydarpaşa lojmanlarında oturuyorum. Yağışla ilgili bana bir ihbar yapılmadı. Ben de bir işlem yapamazdım, olay sırasında Haydarpaşa gar lojmanındaydım. Yol bakım ve onarım şefimiz Çerkezköy’de görev başındaydı. Onlara bir yağış ihbarı yapıldığında benden habersiz müdahale hakları vardır. Ancak onlara da bir yağış ihbarı gelmemiştir. Bana yöneltilen tüm suçlamaları reddediyorum, görevimi yaptım. Bölgemizde görev yapması gereken kontrol memuru sayısı ikidir ancak bu kadrolar boştur. Ben bir yazı yazdım 2016’da bu konuyla ilgili. Pek hoş karşılanmaz kurumda bu. Kanımca yol bekçisi olsaydı kaza engellenebilirdi. Teknolojik kontrol sistemleri uygulanmamıştır. Bunu yapacak olan genel müdürlüktür.”
Kurt, kazadan sonra kontrol ekibi talep ettiği zaman Bakım Daire Başkanı Fahrettin Yıldırım’ın “Nasıl böyle bir şey istersiniz” diye yanıt verdiğini, bu talebinin üzerine TCDD 1. Bölge Müdürlüğü (Haydarpaşa) Demiryolu Bakım Servis Müdürlüğü’nde Servis Müdürü Vekili olarak görev yapan Mümin Karasu’dan, sonra da Fahrettin Yıldırım tarafından azarlandığını öne sürdü.
Kurt, savunmasında ayrıca “Yeni yapılan menfezler eskilerden daha dayanıksız ve bunlara danışmanlık yapan Mustafa Karaşahin bilirkişilik yapıyor” dedi.

‘KAZA YERİNDE SORUN GÖRMEDİM’

Her ay kontroller yaptığını söyleyen Kurt, sorun olduğunda anında müdahale edildiğini, o tarihe kadar herhangi bir problem görmediğini iddia ederek, “Gördüklerimizi onarıyoruz. Yol ölçüm aletlerimiz var. Bölge müdürlüğünün emri ile sene de 2 defa gelir elektrik ölçüm yaparlar. Kaza yerindeki son kontrolü yaptığımızda herhangi bir sorun görmedim” beraatini talep etti.

HATTIN ERKEN AÇILDIĞINI KABUL ETTİ

Savunmasına başlayan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat da kazadan 2 gün önce kontrollerini yaptıkları menfezde bir sorun olmadığını iddia etti. Kaza günü ise menfez kontrolü yapılmadığını söyleyen Polat, hattın hızlı açıldığını kabul ederek, “Türkiye’de bulunan yabancı vagonlar ülkede kaldığı sürece TCDD ödeme yapmak zorundadır. Bu nedenle hattın açılması gerekiyordu” diye konuştu. Polat ayrıca kazanın olduğu menfezdeki dolgunun genişletilmesi gerektiğini de kabul ederek, “Basit tutucu duvar yapılsaydı kaza gerçekleşmeyebilirdi” dedi.

Ne olmuştu?

Davanın 3 Temmuz günü Çorlu Adalet Sarayı Konferans Salonu’nda yapılan ilk duruşmasında kazazedelerin aileleri yer olmadığı gerekçesiyle salona alınmadı, aileler ve avukatlar darp edildi. Avukatlar, darp edilme talimatını kimin verdiğinin belirlenmesi için suç duyusunda bulundu. Mahkeme savcısı da suç duyurusunda bulunulması kararını destekleyip, mahkemeden talimatı kimin verdiğinin belirlenmesini istedi. Suç duyurusu ve dilekçe üzerine mahkeme heyeti davadan çekildiğini açıklayarak, dosyayı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi, heyetin davadan çekilme kararını reddetti.