Çocuklarının aşklarını da ‘betonlar ve damatlar’ için feda ediyorlar…

Yayın tarihi: 15 Nisan 2019 Pazartesi 12:32 pm - Güncelleme: 15 Nisan 2019 Pazartesi 12:32 pm

Demirören ve Kalyoncu ailesinin düğünü için ‘Çırağan Sarayı’na özel yapı kondurulmuş, lüks düğünde Kuran okutulmuştu. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “Hiçbir aşk yoktur ki şehir tanığı olmasın. Şehri öldürürken, aşklarımızı ve çocuklarımızı da mı öldürüyoruz?” diye sordu.

“Çocuklar boşanın, boşanın çocuklar” başlıklı yazı kaleme alan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “Şehirlerimizden sonra çocuklarının aşklarını da “betonlar ve damatlar düzeni”ne feda etmeleri. İktidar üzerinden zenginleşmelerini, İstanbul’a karşı düğün günü bile işledikleri suçlarla sürdürüyorlar” dedi. Demirören ve Kalyoncu 

https://www.abcgazetesi.com/demirorenlerin-kalyoncularin-dugunu-icin-ciragan-sarayina-ozel-yapi-konduruldu-8664

Terkoğlu’nun ilgili yazısı şu şekilde:

ŞEHRİ ÖLDÜRÜRKEN, ÇOCUKLARIMIZI DA ÖLDÜRÜYORUZ?

Bir insanı seversin ve dünya bunun farkındadır. Çığlık atmak istersin yine de fısıldarsın, herkes duyar. Dirseğin dirseğine değdiğinde uzaklara giden trenler kalkar. Göz göze geldiğinde ambulanslar siren çalar. 
Bir insanı sevmek, gayrıyı sevmektir. Damların saçağını, apartman boşluklarını, ıssız sokaklarını sevmektir. 
Hiçbir aşk yoktur ki şehir tanığı olmasın. Şehri öldürürken, aşklarımızı ve çocuklarımızı da mı öldürüyoruz? 
Cumartesi akşamı Sabah’ın sahibi Kalyonlar ile Hürriyet’in patronu Demirörenler dünür oldu. Fotoğraflardan kolanın su gibi aktığının görüldüğü gece, daha 24 yaşındaki Yelda Demirören, Kalyoncular’ın gelini oldu. İşin aslı “evet” derken bile şehre karşı suç işlendi. Sultan Abdülaziz’in ve Mimar Balyan’ın mirası olan Çırağan Sarayı’na, bütün İstanbul’un göreceği şekilde, nargile kafeleri aratmayacak bir çirkin bina günler içinde eklendi. 

Mimarlarla konuştum. Birinci grup eski eser olan yapının siluetini kapatacak böyle bir inşa mümkün değildi. Bunun için İstanbul 3 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Tabiat Komisyonu’ndan yıllar sürebilecek izin prosedürü gerekiyordu. Konu, nikâh ağlarıyla örülen sermaye olunca, hukuk düzeni yine ayaklar altına alındı. 
Kaçak bina hakkında suç duyurusunda bulunması gerekenler ya da dozerlerle yıkacaklar, düğün davetlisi, nikâhın kıyıcısı ya da şahidiydi.Öyle ya mazbatası verilse “Kabul ediyor musun” diye soracak kişi Ekrem İmamoğlu olacaktı. Oylar “sayılamayınca” nikâhı uzatmalı başkan kıydı. Böylece medya patronları her gün aleyhinde kara propaganda yaptıkları İmamoğlu’na “evet” demekten kurtuldu.

SERMAYELER NİKAHLA BAĞLANIYOR 

Sahi nasıl oluyor? Fırsat olsa da sermaye evliliklerinin kitabını yazsak. 
Taksim’e gidin. Elinize Ülker’in gofretini alıp meydanda durun. Sırtınızın baktığı AKM inşaatını eski FETÖ destekçisi Tamince yapıyor. İkisinin çocukları geçen hafta evlendi. Üzerinden geçtiğiniz Taksim’i betonlaştıran yayalaştırma projesinde Kalyon İnşaat var. Az ileride ise Demirören’in dev AVM’sini görüyorsunuz. Onların çocukları da artık evli. 
Sabah’ın oğlunun Hürriyet’in kızına tesadüfen “Bir kahve içelim mi” deme ihtimali nedir? Okul sıralarında mı tanıştılar, arkadaş çevrelerinde mi buluştular; bilmiyoruz. Herkesin söylediği, patron babaların ve iktidar sahiplerinin bu evliliği “çok uygun” bulduğu. Bildiğimiz; çocuklar değil, holdingler evleniyor. İki sermayeyi nikâh bir araya getiriyor. 
Öyle ki, cumartesi günkü nikâhtan sonra Türkiye’nin bir zamanlar “merkez medya” dediği gazete ve televizyonların neredeyse tamamı tek bir ailenin oldu. 
Sadece medya mı? 
Pelikan hikâyesinde Kalyonlar’ın İstanbul bağımlılığını anlatmıştım. Ya Demirörenler? Keşke mesele yalnız Çırağan’dan ibaret olsaydı.

DEMİRÖREN’İN İSTANBUL İŞLERİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin arşivlerine girince CNN Türk’ün ya da Hürriyet’in parti bülteni gibi çıkmasının sırrı anlaşılıyor. 
2004’te 19 bin metrekare inşaat izni verilen Demirören AVM, 7 yılda 50 bin metrekarelik inşaat alanına ulaştı. Teftiş Kurulu raporuna göre hem son iki katı, hem yeraltındaki kısımlarının bir bölümü, hem de arkaya uzanan blokların bir parçası kaçaktı. Yetmedi, tarihi Beyoğlu’nun göbeğinde 30 metre yeraltına inen inşaat, yanı başındaki 16. yüzyıldan kalma Ağa Camii’ni tahrip etti, camii ibadete kapatıldı. İnşaatın yakınında birçok tarihi bina hasar gördü. Her gün binlerce insanın girdiği Demirören AVM iskânsız, yetmedi yangın yönetmeliklerine aykırı şekilde açıldı. Binanın yasalara aykırı şekilde yapıldığını anlatan rapor, Belediye’nin arşivinde duruyor. “Yangın çıkarsa sorumluluk kimin olacak” çığlığı da tutanaklarda. Ancak bütün tespitlere, suç duyurularına, soruşturmalara rağmen binaya dokunmaya kimsenin gücü yetmedi. Tıpkı düğündeki gibi… Yıkması beklenen Kadir Topbaş’ın muhallebicisi AVM’de dükkân bile açmıştı. Sanki Milliyet ve Vatan gazetelerini alarak yandaşlaştıran Demirören’e bir el, hediye olarak “devam et” demişti. 
Bitmedi… 

Aralarında Hürriyet ve Kanal D’nin de olduğu medyayı tam bir yıl önce satın alan Demirören’e bir hediye daha verildi. İstanbul’un ciğeri Belgrad Ormanları’nın dibindeki golf sahasına 306 tane villa yapmasına geçen eylül ayında onay çıktı. Demirören’in medya parası, yine İstanbul’un yıkımından çıkarılmıştı. 
Demirören’in İstanbul işleri, holdingin inşaat şirketinin konut projelerine kadar uzanıyor. Levent’te çocuk parkı olarak görünen bölgedeki tek yeşil alana bile inşaat yapmak için türlü girişimde bulundular.

BETONLAR VE DAMATLAR DÜZENİ

Günlerdir tartıştığımız İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’nun “gün gelir isimlerini bile anmam” dediği Demirörenler bir anda “tehdit ediliyoruz” diye ayağa kalktı ya. Aslında tehdit altında olan; nişan yüzüklerini de nikâh şahitliğini de Cumhurbaşkanı’nın yaptığı, sonunda hep İstanbul’un kaybettiği düzen. Kaybetmemek için medyalarıyla, holdingleriyle, pelikanlarıyla İstanbul’a tırnaklarını geçiriyorlar.

Daha kötüsü, şehirlerimizden sonra çocuklarının aşklarını da “betonlar ve damatlar düzeni”ne feda etmeleri. İktidar üzerinden zenginleşmelerini, İstanbul’a karşı düğün günü bile işledikleri suçlarla sürdürüyorlar. 
Dostça bir temenni: Çocuklar boşanın, boşanın çocuklar… 
Gerçek aşkınız, babanızın sermayesinde değil, şehrin kaldırımlarında ayakkabılarını eskitmiş hülyalı insanların yüreğindedir.