CHP’den İzmir deprem raporu

Yayın tarihi: 6 Kasım 2020 Cuma 2:26 pm - Güncelleme: 6 Kasım 2020 Cuma 2:26 pm

CHP, 30 Ekim İzmir depremi ile ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, İzmir’in imar barışından en fazla faydalanan 2. il olduğu belirtilirken, Fay Kanunu’nun bir an önce çıkması gerektiğini vurguladı.

İzmir depremiyle ilgili rapor hazırlayan CHP heyeti, AKP hükümetini ‘yıkılan binalarla ilgili raporları dikkate almayarak dönüşüm kararı vermemesi’ nedeniyle sorumlu tuttu.

Deprem raporu hazırlayan CHP heyeti, acil yapılması gerekenler için 11 maddelik çözüm önerisini de getirdi.

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, Ali Öztunç ve Ahmet Akın, İzmir’de yaptıkları incelemelerin sonucunda bir rapor hazırladı.

“GÖNÜLLÜ MÜDAHALE TİMLERİ OLUŞTURULMALI”

Afetlere müdahalenin can ve mal kaybını azaltmada önemine vurgu yapan CHP heyeti, İzmir’de müdahalelerde arama ve kurtarma personellerinin temel ihtiyaçlarını gidermelerinde aksaklıklar yaşandığını, güvencesiz çalıştırıldıklarına işaret etti. Raporda, “Özellikle deprem riski yüksek olan kentlerde daha hızlı biçimde müdahale edilmesini sağlayacak personel istihdam edilmeli, ekipman bulundurulmalıdır. Deprem anında müdahalede, toplumsal dayanışma ve sivil toplum örgütlerinin katılımı da önem taşımaktadır. Bu nedenle, gönüllü müdahale timleri oluşturulması buna ilişkin eğitimlere ağırlık verilmesi müdahalenin güvenliği ve verimliliği açısından önem taşımaktadır” denildi.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM ‘SOYLULAŞTIRMA’ MERKEZLİ DÜŞÜNÜLÜYOR”

Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi’nin depremde yıkılan Rıza Bey apartmanı için 2012’de, Doğanlar Apartmanı için 2018’de hazırladığı raporlarla binaların riskli olduğunun belirlendiğini hatırlatan CHP heyeti, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, depremden iki gün sonra yaptığı, Rıza Bey ve Doğanlar Apartmanlarına ilişkin herhangi bir riskli bina başvurusu yapılmadığı yönündeki açıklamasını şu şekilde eleştirdi:

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uygulamada ekseriyetle ‘soylulaştırma’ amaçlı kentsel dönüşüm uygulamaları üzerine yoğunlaşmaktadır. Şahısların başvurusu üzerine riskli yapı ilanı yapılabileceği gibi Cumhurbaşkanlığının riskli alan ilanı yapabilmesi de hukuken mümkündür. Cumhurbaşkanı’nın zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanı riskli alan olarak ilan etme yetkisi bulunmaktadır.”

“BAKANLIĞIN ÖNLEYİCİ TEDBİRLERE BAŞVURMAMASI İHMALDİR”

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanuna göre, Bakanlığın riskli binalarda resen dönüşüm yapma yetkisi bulunduğuna vurgu yapan CHP heyetinin raporundaki bazı değerlendirmeler şöyle:

“Rıza Bey, Doğanlar ve Karagül Apartmanları hakkında Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi tarafından hazırlanan raporlarda, bu binaların çürük oldukları, güçlendirilmeleri gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir. Söz konusu binaların zemin yapısındaki sorunlara da işaret edilmiştir. Bu binaların riski yapı statüsüne kavuşabilmeleri için illaki yurttaşlar tarafından bir başvuru yapılmasını beklemek ihmalleri ortaya koymaktadır. Uygulamada, yapı denetimin özelleştirilmiş olması da denetimsizliğin boyutunu arttırmaktadır. Son yıllarda sık sık deprem yaşayan İzmir’de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca resen araştırma yapılmamış olması, önleyici tedbirlere başvurulmaması ihmaldir.”

YASAL KILIF GİBİ KULLANILIYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve Belediyelerin, riskli alan, riskli yapı gibi kavramları, kentsel dönüşüm projelerine bir yasal kılıf gibi kullanılmaktadır. Afet riski altında olmayan kırsal ve kentsel alanlar da kentsel dönüşüm uygulama alanları haline dönüştürülmektedir.

İZMİR İMAR BARIŞINDAN EN FAZLA FAYDALANAN 2. İL

İzmir’de 672 bin 211 bağımsız birimin imar barışından faydalandı, imar barışından en fazla faydalanan 2. il İzmir oldu. Mevzuata göre, imar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi verilen yapılarda, afete karşı dayanıklı olmadığı konusunda bir inceleme yapılmamakta, imar barışından faydalanan yapı sahibinin beyanları esas alınarak kayıt altına alma işlemi yapılmaktadır.”

CHP’DEN ÇÖZÜM İÇİN 11 ÖNERİ

Raporda yer alan çözüm önerileri de şöyle sıralandı:

– Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalıdır.

– Bağımsız bir Deprem Kurulu oluşturulmalıdır.

– Toplanan deprem vergileri depremin zararlarını azaltacak tedbirler ve deprem sonrasındaki normale dönüş ile rehabilitasyon çalışmaları için harcanmalıdır.

– Öntedbirlilik ilkesi gereğince, Afet Riskini Azaltma politikaları belirlenmeli, imar uygulamaları gibi öncelikli uygulamalarda Afet Riskini Azaltma politikalarına göre hareket edilmelidir.

– Büyükşehir Belediyeleri bünyesinde Deprem ve Aşırı Doğa Olayları ile Mücadele Daire Başkanlıkları, il ve ilçe belediyeleri bünyesinde Deprem ve Aşırı Doğa Olayları İle Mücadele Müdürlükleri kurulmalıdır. Bu birimler tarafından deprem çalıştayları yapılmalıdır.

– Afetlere karşı dayanıksız yapı stokunun iyileştirilmesi ve kentsel dönüşüm uygulamaları yapılırken, soylulaştırma, zorla tahliye, mülkiyet hakkı ihlali, borçlandırma gibi davranışlardan kaçınılmalı; yurttaşların sağlık ve konut haklarını tesis edecek adil uygulamalar geliştirilmelidir.

– Afet riski tespitlerinin bilimsel ve objektif verilere göre hazırlanan raporlarla yapılması; bu raporların neticelerine göre iyileştirme ya da kentsel dönüşüm uygulamalarının yapılıp yapılmamasına karar verilmelidir. Bu kapsamda fay hattı üzerindeki tüm yerleşim birimlerinde bulunan yapı stokunun risk analizi bir an evvel yapılmalıdır.

– Kamusal müşterek alanlar, afet durumlarında kullanılabilecek mekanlar olarak kurgulanmalıdır. Arama-kurtarma, ilkyardım ve diğer temel ihtiyaç malzemelerinin bulunduğu üniteleri taşıması gereken, yurttaşların kolayca erişebileceği konuma sahip toplama alanlarının sayıları arttırılmalıdır.

– Arama kurtarma ekiplerinin personel sayıları arttırılmalı, afetle mücadele sırasındaki temel ihtiyaçlarını gidermeye yönelik koşullar iyileştirilmelidir.

– İzmir Seferihisar Merkezli deprem nedeniyle oluşan mağduriyetlerin giderilmesi zarar gören yerleşim alanları ve yurttaşlara herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit hizmet sunulmalı, mağduriyetleri oranında eşit koşullarda kamu hizmetlerinden yararlandırılmaları sağlanmalıdır.

– Deprem sonrasında evleri “oturulmaz” hale gelen mülkiyet sahibi ve kiracı yurttaşlara barınma imkânları sunulmalı; zararları tazmin edilmeli, eşya ve kira yardımı yapılmalıdır.