Faik Öztrak: Cumhuriyet tarihinin en büyük fiyaskosudur

Yayın tarihi: 9 Mart 2020 Pazartesi 3:29 pm - Güncelleme: 9 Mart 2020 Pazartesi 6:43 pm

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Sözcüsü Faik Öztrak, basın açıklaması düzenledi. Öztrak yaptığı açıklama Moskova zirvesi öncesi iktidarı uyardıklarını söyledi. Öte yandan bekleme görüntülerine de değinen Öztrak ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük fiyaskosu’ yorumunda bulundu. Öztrak, “Putin’in kapısında ‘two minutes’ bekletilen Erdoğan, Putin’e bir ‘one minutes’ çekemedi. Salona boş boş baktı” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün MYK gündemine dair Genel Merkez’deki basın toplantısında şunları söyledi:

Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Bugün MYK’da Moskova’da imzalanan İdlib mutabakatını, yurttaşlarımızın artan ekonomik sıkıntılarını, Türkiye’yi yönetme ehliyetini kaybettiği görülen iktidarın içeride artan tehdit dili ve baskılarını, bunlara karşı hangi önlemlerin alınabileceğini değerlendiriyoruz.

TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK DAHA ZOR

Dün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ydü. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk: “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyor. Hayat veren, yaşamı dönüştürüp anlamlı kılan, dünya üzerindeki her güzellikte emeği olan tüm kadınlara bir kez daha minnetlerimizi, şükranlarımızı ifade ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak zor ama bu ülkede, Türkiye’de kadın olmak daha da zor. Kadın olmanın zorluğuna ekonomik, sosyal, siyasal yani yaşamın her alanında yakından şahitlik ediyoruz.

DEVLET, KADINA ŞİDDETTE ERKEKLERDEN GERİ KALMIYOR

Resmi istatistiklere göre 2019 Kasım döneminde, kadın işsizlik oranı yüzde 16,6. Ama kadınlarda gerçek işsizliğe baktığımız zaman bunun yüzde 30’a yaklaştığını görüyoruz. Dahası, bu rakamlara ev işleriyle meşgul olduğu için çalışma hayatına dahil olamayan 11,7 milyon yani 12 milyon kadın da dahil değil. Diğer taraftan, Dünya Ekonomik Forumu’nun, “küresel cinsiyet uçurumu” Raporu’na göre Türkiye; Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’nde 153 ülke içerisinde maalesef 130. sırada. Türkiye’nin bu ligdeki rakipleri Burkina Faso, Papua Yeni Gine gibi ülkeler. Yine, ülkemizde kadına yönelik şiddet de ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Sivil toplum kuruluşları tarafından yayımlanan verilere göre 2019’da 474 kadın, cinayete kurban gitti. 2020’nin ilk 2 ayında erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı 49. Bu arada devlet de kadına şiddet uygulama konusunda maalesef erkeklerden geri kalmıyor. Dün, Taksim Meydanı’nda yürümek isteyen kadınlarımıza yapılan sert polis müdahalesini buradan kınıyoruz.

VİCDANI KURUYANLAR, KALBİ TİTREMEYENLER

İdlib’de son bir ayda 59 Mehmetçiğimizi şehit verdik. Vicdanı kuruyanlar, şehitlerimizi “birkaç tane” diye sayabilir. Kalbi titremeyenler için şehitlerimiz sıradan rakamlar gibi görülebilir. Ama her bir şehidimiz; babalarının aslan parçaları, analarının kınalı kuzuları, Yavukluların eşleri, nişanlıları, sevgilileri, evlatların babaları, yeğenlerin dayıları, amcaları. Her biri ailesinin bir tanesi, her biri milletimizin bir tanesi, her biri ayrı bir can, her biri ayrı bir insan. Son bir ayda 59 gencecik hayat; ülkesine, ailesine çok şeyler verebilecek kahramanlarımızı, sınırlarımızın dışında, İdlib topraklarında kaybettik.

KÜFÜR ETMEDEN CEVAP VERİN

Ülkeyi yönetenlere sorduk soruyoruz: Neden? Nasıl? Niçin? Ne uğruna 59 Mehmetçiğimizi İdlib’de kaybettik? Milletimiz adına bu sorularımıza makul, mantıklı bir cevap bekliyoruz. Ama lütfen terbiye sınırlarını aşmadan, küfür etmeden, bağırmadan, çağırmadan. Milletimize söyleyecek makul bir söz bulamadığınızda da partimize yalan yanlış yüklenmeden. “Mehmetçiğimizin tek bir tırnağı; İdlib’den, Suriye’den, Libya’dan daha değerlidir” dedik. “Millet İttifakının iktidarında şehitler tepesi boş kalacak” dedik. Dün, bunu dedik diye partimize, Genel Başkanımıza etmedik hakaretleri bırakmayanlar, bugün, Moskova dönüşünde “Ateşkese en çok CHP üzülecek” diyebildiler. Ülkeyi yönetenler, yalanı gerçek gibi anlatan müflis bezirgân siyasetine kendilerini öyle bir kaptırdı ki, vatandaşımız bu ikiyüzlülüğü görmez sanıyor.

AKP KREMLİN’DE SINIFTA KALDI

Bu arada, Erdoğan’ın konuşmasında defalarca tekrarladığı “ateşkes” sözünü, biz mutabakat metninde göremedik. Biz “askerimizin ayağına taş değmesin” dedik. Onlar “yansın Suriye, yıkılsın İdlib” diye nutuk attılar. Putin çağırınca da koşa koşa Moskova’ya gittiler. Putin’in kapısında dakikalarca bekletildiler. Rus haber ajanslarına eğlence malzemesi oldular. Sonra da adama, kendilerini kabul ettiği için bin bir teşekkür ettiler. Osmanlı toprağı Kırım’ı ilhak eden Çariçe II. Katerina’nın heykeli altında, heyet olarak kıyama durdular. AK Parti heyeti, Kremlin Sarayı’nda ülkemizi temsilde sınıfta kalmıştır. Bu bir değildir, bu iki değildir. Bu yönetime “Dış politikada bize yaşattığınız zilletin sorumluluğunu yerine getirin” diyeceğiz ama oralı dahi olmayacaklarını da biliyoruz.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK FİYASKOSU

5 Mart 2020’de Kremlin Sarayı’na kadar giden süreç cumhuriyet tarihinin en büyük fiyaskosudur. Bu fiyaskoda sevinilecek tek şey, daha fazla şehit vermemek adına, sahada askeri faaliyetlerin durdurulmasıdır. Silahlar patlarken, sözler duyulmaz. Bir an evvel kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, silahların susmasını ve askerlerimizin sağ salim evlerine kavuşmalarını gönülden diliyoruz.

ERDOĞAN BU SORULARI PUTİN’E SORAMADI

Moskova’ya giderken, Erdoğan’ın Putin’in gözlerinin içine bakarak dört soru sormasını istemiştik:

1-Askerlerimizin bulunduğu noktalar Rus yetkililere bildirilmesine rağmen, neden hava saldırısı gerçekleştirdiniz?

2-İlk saldırıdan sonra Rusya’yı bir kez daha uyarmamıza rağmen, saldırıya neden devam ettiniz?

3-Yaralı askerlerimizin tahliyesi için İdlib hava sahasını helikopterlerimize neden açmadınız?

4-Savaş hukukunda olmamasına rağmen, yaralılarımızı almaya gelen ambulanslarımızı bile neden vurdunuz?

Biz bu soruları sorarken, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 28 Şubat tarihindeki beyanatını esas aldık. Erdoğan bu dört soruyu Putin’e soramadı.

KAPIDA “TWO MINUTES” BEKLEDİ, “ONE MİNUTES” DİYEMEDİ

Ama Putin kameralar önünde “askerlerinizin nerede olduğunu bilmiyorduk” dedi. Putin’in kapısında “two minutes” bekletilen Erdoğan, Putin’e bir “one minutes” çekemedi. Salona boş boş baktı. Putin’in önünde kıyama duran tüm heyet ise “dut yemiş bülbül” gibi sustu. Biz Putin’den özür beklerken, AK Parti heyeti Putin’in bir taziyesine bayram etti.

AKAR HAKKINDA HANGİ İŞLEM YAPILDI?

Şimdi soruyoruz: Kim yalancı? Eğer Putin, kameraların önünde, Erdoğan’ın gözünün içine baka baka yalan söylediyse, milletimizin hukukunu korumak için Erdoğan bu yalana neden bir cevap veremedi? Yok eğer millete doğru söylemeyen Savunma Bakanı Hulusi Akar ise, Erdoğan, Akar hakkında hangi işlemi yaptı? 36 askerimizin, 36 şehidimizin canı bu kadar mı ucuz? Bu hesap verilecek. Kimse milleti kör, alemi sersem sanmasın.

GÖZLEM NOKTALARIMIZ ETRAFINDAKİ KUŞATMA AĞIRLAŞTI

Her askeri operasyonun mutlaka bir stratejik hedefi olur. Erdoğan Şubat’ın başından itibaren yaptığı konuşmalarda dört kere, “Şubat sonuna kadar rejimi gözlem noktalarının dışına çıkarmakta kararlıyız” dedi durdu. Peki, İdlib’de 59 şehit verdikten sonra, Suriye Arap Cumhuriyeti ordusu gözlem noktalarımızın olduğu bölgenin dışına çıkarıldı mı, çıkarılmadı mı? Çıkarılmadı. İdlib’de Soçi ve Astana süreçlerinde belirlenen 6 bin kilometrekarelik çatışmasızlık bölgesinin 2 bin kilometrekaresi, artık Suriye Arap Cumhuriyeti’nin kontrolüne geçti. 59 şehit ve onlarca yaralıdan sonra, 9 gözlem noktamız etrafındaki kuşatma hafiflemedi tersine daha da ağırlaştı.

ANLAMANIZ İÇİN PUTİN’İN Mİ SÖYLEMESİ LAZIM

Peki, bu durumda: Askerimiz ne için ve ne uğruna şehit oldu? Askere bile gitmemiş havuz medyası kalemşorları, bedelli askerlik yapmış maaşlı troller, “Yansın Suriye, yıkılsın İdlib” naraları atıyorlardı, şimdi baktık aynı naraları atanlar ateşkes oldu diye bayram ediyorlar. Erdoğan da mikrofonu kapıp, cami avlusunda cuma namazı kılmaya gelen yurttaşlarımıza hitap ediyor, “Müslüman’ın Müslüman ile böyle bir savaşı yapması da bitmiş oldu” diyor. Böyle bir vaaz veriyor. Peki, Müslüman’ın Müslüman’la savaşmaması gerektiğini biz size defalarca söyledik. Sizin bunu anlamanız için illa Putin’in huzuruna kabul edilmek mi gerekiyordu?

YALANCI ÇOBAN

Biz “barışa giden en kestirme yol Ankara ile Şam arasındadır” dediğimizde ne dediniz, “Esad’la siz konuşun, ben konuşmam” dediniz. Ama Kremlin Sarayında Çavuşoğlu ve Lavrov’a dönüp, “Şu anda Esad ile konuşuldu değil mi?” diyen de yine sizsiniz. Böylece kapalı kapılar ardında, Rusya aracılığıyla Esad’la konuştuğunuzu dünya aleme beyan eden de siz oldunuz. Saray iktidarının ikircikli tavırları, içeriye başka dışarıya başka sözleri; iktidarı maalesef sözüne güvenilmeyen yalancı çoban durumuna düşürüyor. Bu da ülkemizin itibarına Ortadoğu’da çekinilen şanlı ordumuzun caydırıcılığına büyük zararlar veriyor.

BİZ SORMAYALIM DA KİM SORSUN

Oysa biz bunlar olmasın diye iktidarı defalarca uyardık. 4 Şubat’ta, 59 şehit vermeden önce, kendilerine beş maddelik bir yol haritası verdik. O gün bizim söylediklerimize küfürle cevap veren Erdoğan, geçtiğimiz hafta Moskova’da, Putin bizim dediklerimizi söyleyince beş maddenin çoğunu kabul etti. Şimdi “59 kahraman askerimiz İdlib’de neden şehit oldu?” diye biz sormayalım da kim sorsun? Biz bu önerileri getirince ağız dolusu hakaretle karşılık verenlere tekrar soruyoruz; İdlib’de hava kontrol ve üstünlüğü sağlanmadan veya Putin’in dediği doğruysa, hava sahasını kontrol eden Rus yetkililere askerlerimizin koordinatlarını vermeden, Mehmetçiklerimizi sahaya neden sürdünüz, kim sürdü? Onlarca yiğidimizin göz göre göre şehit olmasına neden göz yumdunuz?

ANKARA’DA ORTAK DEVRİYE ATIYORUZ DİYE CAKA SATARLARDI

Devletimizin kurucu harcı Lozan’ı beğenmeyen bu kifayetsiz muhteris zihniyet ve bunların maaşlı klavye amigoları, İdlib üzerinden kendilerince yeni bir Kurtuluş Savaşı destanı yazacaklarını zannediyorlardı. Kurtuluş Savaşı vermek kim, bunlar kim? Bir de Büyük Önderimiz Atatürk’ün adını ağızlarına alıp, “O da böyle yapardı” deme cüretinde bulundular. Büyük Atatürk, böyle ehliyetsiz, liyakatsiz bir kadroyu, Kurtuluş Savaşı’nda elbette hiçbir zaman yanında tutmaz ve hele Lozan’a hiç göndermezdi. Çünkü bilirdi ki bunları Lozan’a gönderse, bunlar başkentimizi Kayseri’ye taşır; bir de utanmadan “Ankara’da Yunan ve İngiliz ordularıyla ortak devriye atıyoruz” diye millete caka satarlardı.

SAHADA DENGELER KIRILGAN

Konuşmamın başında da söyledim. İdlib’de silahların şimdilik susmasını olumlu buluyor ve önemsiyoruz. Ancak sahadaki dengelerin son derece kırılgan olduğunu da görüyoruz. Defalarca tekrarladık, bir kez daha tekrarlıyoruz: Mehmetçiğimizin kesip attığı tek bir tırnak, İdlib’den, Suriye’den, Libya’dan çok daha değerlidir. Suriye Arap Cumhuriyeti unsurlarının gerisinde kalan 9 gözlem noktamız, vakit geçmeden, lojistik desteğin rahat yapılacağı daha güvenli yerlere çekilmelidir.

İkinci olarak Türkiye, Moskova’da imzaladığı metinle, Birleşmiş Milletler’in terörist saydığı silahlı unsurlarla savaşma yükümlülüğünü teyit etmiştir. Bu teröristler, tamamen kırılıncaya kadar; Rusya’nın da mücadelede ısrarcı olduğu görülmüştür. Askerlerimizin sahadaki konumunu tehlikeye düşürmeden, teröristlerle mücadele Rusya ve Suriye Arap Cumhuriyeti güçlerine bırakılmalıdır. 7 günlük süre 15 Mart’ta bitiyor. Heyetlerin yapacağı ve müzakereler sonunda varılacak mutabakatı göreceğiz.

ANLAŞMANIN ÖMRÜ KISA OLABİLİR

Biz uyarılarımızı şimdiden yapalım. Önce Cahar Dudayev’in sözlerini iktidara hatırlatalım: “Rus ile yaptığın anlaşmanın ömrü, mürekkebi kuruyana kadardır.” Bu anlaşmanın ömrünün de kısa olabileceğini düşünerek; “askerlerimizin güvenliğini sağlayacak tedbirleri hızla alın” diyoruz. Beştepe’ye yerleşenlerin, Suudi Kralına Sevda Tepesi’ni tahsis edenlerin, damad

Erdoğan 4 soruyu Putin’e soramadı. “2 minute” bekletilen Erdoğan Putin’e bir one minute çekemedi. Biz Putin’den özür beklerken AK Parti heyeti Putin’in bir taziyesine bayram etti.

Rusların ‘Putin Erdoğan’ı bekletti’ haberinin tam metni yayınlandı