HDP infaz düzenlemesine şerh koydu: Cezaevleri boşaltılarak muhaliflere yer yapılıyor

Yayın tarihi: 6 Nisan 2020 Pazartesi 5:26 pm - Güncelleme: 7 Nisan 2020 Salı 7:33 pm

HDP, AKP ve MHP’nin getirdiği infaz kanunu teklifine muhalefet şerhi düştü.

AKP ve MHP’nin 11 kanunda değişiklik öngören 70 maddelik infaz kanunu teklifine HDP muhalefet şerhi düştü. Teklifin eşitlik ilkesine ve suç tiplerine göre ayrım içerdiği için anayasaya aykırı olduğu belirtilen şerhte, “Cinsel suçlar, uyuşturucu, rüşvet, irtikap, kaçakçılık ve benzeri suçlardan cezaevinde olanlar tahliye edilerek muhaliflerin en ufak bir eleştirileri gerekçe gösterilerek cezaevine girmelerine yer yapılmaktadır” denildi.

AKP ve MHP’nin infaz düzenlemesi Meclis’ten geçti! İşte 70 maddelik paketin detayları

Teklifin eşitlik ilkesine ve suç tiplerine göre ayrım içerdiği için anayasaya aykırı olduğu belirtilen şerhte Covid-19 salgını dikkate alınarak, ceza kanunlarında değişiklik öngören geniş kapsamlı bir kanun yerine hükümlü ve tutukluların adli kontrol, denetimli serbestlik ve benzeri seçenek yaptırımlarla derhal salıverilmesinin sağlanması istendi.

Yeni infaz paketinden ‘düşünceye hapis’ çıktı

“MAHPUSLAR İDAM CEZASININ BİRER ÖZNESİ OLACAK”

HDP’nin muhalefet şerhinde tüm dünyayı etkisi altına alan küresel bir salgın söz konusu iken “mücbir sebep” durumuna bakılmadan bir yasa değişikliği yapılmasının “manidar” olduğu belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilan edilen pandemi ile ülkeler bazında çok çeşitli önlemler alındığı İtalya ile İran’ın cezaevlerini suç ayrımı yapmaksızın tahliye ettiği belirtilen şerhte, “İvedi bir çözüm üretilmez ise telafi edilemeyecek zararların meydana gelmesi an meselesidir. Mevcut salgının yayılma algoritması ve etkisi nazara alındığında cezaevinde kalanlar kadar aileleri de derin bir endişe içerisindedir. Acilen bir önlem alınmaz ve tahliyeler sağlanmazsa toplumda umulmadık yeni yaralar açılacak ve cezaevindeki mahpuslar, kaldırıldığı düşünülen idam cezasının birer öznesi olacaklardır” denildi.

“Ceza kanunlarında değişiklik öngören geniş kapsamlı bir kanunun yapılması yerine hükümlü ve tutukluların adli kontrol, denetimli serbestlik ve benzeri seçenek yaptırımlarla derhal salıverilmesi sağlanmalı; kalıcı düzenlemelerin yapılması için uygun koşullar beklenerek ortak mutabakat oluşturulmalıdır” çağrısı yapılan muhalefet şerhinde şu görüşlere yer verildi:

Tutuklu gazetecilerin eşleri infaz düzenlemesine isyan etti

HIRSIZLIĞA İNDİRİM VAR, DÜŞÜNCE AÇIKLAMAYA YOK

Bu kanun teklifi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve suç tiplerine göre ayrım içeren bir düzenleme olduğu için Anayasaya aykırıdır. Kanun teklifinde her zaman, her yerde ve herkes için suç oluşturan yağma, hırsızlık, kasten yaralama gibi suçlar ile örgüt kurmak ve yönetme suçunun infazına indirim getirilirken; şiddet unsuru olmayan veya düşünce özgürlüğü ihlali niteliğindeki TMK kapsamındaki suçlar kapsam dışı bırakılmaktadır. Terör tanımının oldukça geniş tutularak düşünceyi ifade hallerinin hepsinin terör suçu kapsamında değerlendiriliyor olması bakımından da söz konusu infaz rejimi, açık ve ağır bir insan hakkı ihlalidir. Bu kanun teklifi bu haliyle Anayasa’ya tam aykırılık halini göstermektedir.

İNFAZDA İKİLİK KALDIRILMALI

Türkiye’deki mevcut ceza rejimi içinde barındırdığı eşitsizlik ve adaletsizliklerden dolayı kapsamlı bir yenilemeyi gerektirmektedir. İnfazda ikilik yaratan düzenlemelerin ortadan kaldırılması, mahkûmların umut etme koşullarının saklı kalması için infaz için öngörülen sürelerin kısaltılması, hasta mahpuslar için kalıcı ve gerçek düzenlemelerin yapılması, hamile ve 0-6 yaş gibi son derece kritik yaş aralığında çocuğu bulunan mahpuslar için farklı cezai tedbirlerin gündeme getirilmesi toplumun yıllardır beklenti içerisinde olduğu hususlardır. Fakat mevcut kanun teklifi, toplumun gerçek beklentilerinin yerine getirilmesine yönelik değil, sadece muhaliflerin baskı altına alınması amacıyla kapasitenin aştığı cezaevlerinin bir biçimde boşaltılmasına yöneliktir. İnfazda eşitlik gibi en temel meseleye olan yaklaşım, yalnızca “terör” suçları adı verilen ve bireyin demokratik hakkı olan ifade hürriyetini hedef alan suçlar kapsamından indirim öngörmediği müddetçe toplumsal barış ortamından söz etmek de mümkün değildir.

CEZAEVLERİ BOŞALTILARAK MUHALİFLERE YER YAPILMAKTADIR

Kanun teklifi ile denetim süreleri 1 yıldan 3 yıla çıkartılmış; suç tarihi de 30.03.2020 olarak düzenlenmiştir. Yine iktidarın bir yargı klasiği olarak örgütlü suçlar olarak tanımlanan siyasi suçlar kapsam dışı bırakılmıştır. Fakat burada dikkat çeken ayrıntı; kapsama alınan suçlar bakımından pek çok kişinin ceza infaz sürelerinin yar oranında uygulanmasından kaynaklı olarak hiç cezaevine girmeksizin denetimli serbestlik kapsamında cezalarının çektirilmesi amaçlanmaktadır. Bu düzenleme tıpkı OHAL dönemi KHK’leri ile cezaevlerini boşaltmak için yapılan düzenlemeyi çağrıştırmaktadır. Daha da vahimi, o dönem 38 bin kişi tahliye edilerek cezaevlerinde yeni yerler açılmış FETÖ operasyonlarından tutuklananlar boşalan cezaevlerine yerleştirilmiştir. Şimdi ise iktidar ve küçük ortağı tarafından bu kanun teklifine dair yapılan basın açıklamasında toplamda 90 bin kişinin tahliye edilmesinin beklendiği dillendirilmişti. Bunun anlamı ise hiç kuşku yok ki ülkenin ve hatta dünyanın içinde bulunduğu olağanüstü şartlardan yararlanarak rejimin daha otoriter bir yapıya dönüştürülmesi çabasıdır. Cinsel suçlar, uyuşturucu, rüşvet, irtikap, kaçakçılık ve benzeri suçlardan cezaevinde olanlar tahliye edilerek muhaliflerin en ufak bir eleştirileri gerekçe gösterilerek cezaevine girmelerine yer yapılmaktadır. İş bu kanun teklifi güdülen amaç bakımından da büyük tehlike barındırmaktadır.

65 YAŞ ÜSTÜ VE HASTALAR TAHLİYE EDİLMELİ

Cezaevinde risk grupları arasında ağır hasta mahpuslar, belirli bir yaşın üzerinde olan ve risk grubu içerisinde yer alan 65 yaş üstü mahpuslar, hamile mahpuslar ile anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocuklar mevcuttur. Bu nedenle cezaevlerinde alınacak acil önlemler kapsamında hasta mahpuslar ile 65 yaş üstü, hamile, çocuğu ile cezaevinde kalan mahpusların derhal tahliyesi ve kendilerine isnat edilen suçlar bağlamında denetimli serbestlik hükümleri ile seçenek yaptırımların gündeme alınması gerekmektedir. Aksi halde telafisi imkânsız zararlardan doğacak olan tüm sorumluluk devlete ait olacak ve bu ağır vebal önlemini almayan idarenin olacaktır.

ENSAR VAKFI HALA HAFIZALARDA

Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların kapsam dışına çıkarılması kabul edilemez. Kadınların, çocukların maruz kaldığı bu suç son derece vahim ve artan eğrisiyle ülkenin en yakıcı gündemleri arasındadır. Ensar Vakfı’nda meydana gelen olaylar hâlâ ülkenin hafızasındadır. Yine pek çok küçük çocuk okullarda, yurtlarda bu suçun mağduru olurken kadınların maruz bırakıldığı şiddeti de körükleyen bir duruma yol açmaktadır. Cinsel istismar verilerinin giderek artış gösterdiği günümüzde bu suçla mücadele yolu cezaların azaltılmasından geçmemektedir. Cinsel dokunulmazlık kapsamında suç işleyenlerin cezalarında yapılacak olan indirim ve denetimli serbestlik kapsamında cezaevinden çıkışları, açık cezaevine ayrılma hususunda sahip olacakları kolaylık ve Covid-19 nedeniyle cezaevlerinden tahliyelerine imkan sağlayan düzenleme son derece tehlikelidir.

PAKET MEVCUT SORUNLARA GERÇEK ÇÖZÜMLER ÜRETMİYOR

İnfazda eşitlik ilkesinin yer almadığı, mevcut hukuk sisteminin yol açtığı hak ihlallerinin ve mağduriyetlerin giderilmediği, suç ve ceza arasında bir dengenin asla gözetilmediği, mevcut sorunlara gerçek çözümler üreten düzenlemelerin söz konusu olmadığı, yıllardır dile getirdiğimiz hukuksuz ve eşitsiz düzenin devam ettirileceğine delalet eden bu yargı paketinin kabulü mümkün değildir. Bu paketin sadece uyuşturucu, çetecilik, kaçakçılık gibi suçluların daha az cezaevinde kalmalarından başka bir sonuç doğurmayacağı açıktır.