Şule Çet davasında gerçekler gün yüzüne çıkıyor! ‘İntihar tablosu yok’

Yayın tarihi: 21 Mayıs 2019 Salı 12:10 pm - Güncelleme: 21 Mayıs 2019 Salı 2:12 pm

Ankara’da, 29 Mayıs 2018 tarihinde bir plazanın 20. katından şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybeden 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Şule Çet’in ölümüne ilişkin dava sürüyor. Adli Tıp, intihara ilişkin bir tablo olmadığını söyledi. Ayrıca ‘Çet’in boynunda kırık var, bu canlıyken saldırıda meydana gelmiş de olabilir’ dedi.

Adli Tıp Kurumu, 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu, Ankara 31.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13 Şubat tarihli yazısıyla Şule Çet ile ilgili bilgi talebini değerlendirdi, yaklaşık 3 ay sonra mahkemeye 25 sayfalık bir mütalaa sundu. Çağatay Aksu ile Berk Akand’ın üst sınırdan ceza almasını sağlayacak kritik noktalara dikkat çekildi: “Şule Çet intihar etmedi, boynunda kırık var bu saldırı sonucu meydana gelmiş olabilir. ”

Ankara’da, 29 Mayıs 2018 tarihinde bir plazanın 20. katından şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybeden 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Şule Çet’in ölümüne ilişkin dava sürüyor. Birgün’den Erk Acarer’in haberine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın ayrı ayrı “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”, “nitelikli cinsel saldırı” ve “kasten cinayet suçlarından” cezalandırılması isteniyor.

‘İNTİHAR TABLOSU YOK’

Çet davasında ilk duruşma, 6 Şubat tarihinde görüldü. 10 Temmuz tarihine ertelenen, 15 Mayıs’taki 2’inci duruşmanın hemen ardından ise Adli Tıp Kurumu, 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu, Ankara 31.Ağır Ceza Mahkemesi’ne ek mütalaa göndererek, olayın bir intihar olmaktan uzak olduğuna şu ifadelerle dikkat çekti:
Şule Çet’in, intihar için risk etmeni olan yoğun bir ümitsizlik duygusu içinde olmadığı ve sorun çözme becerisinin olduğu görülmektedir.
Ölümünden önceki dönemde, yakın çevresi tarafından farkedilen ciddi intihar planının eşlik ettiği aktif bir depresif tablo içinde olmadığı kanaati oluşmaktadır.
Bir kişinin olaydan yaklaşık 1.5 yıl önce aldığı depresyon tanısından yola çıkarak olay anındaki ruhsal durumunu tahmin etmenin tıbben çok mümkün olmadığı bilinmektedir.
İdrarında tespit edilen ilaç etken maddesi, kişinin intihar ettiğini gösteren somut bir tıbbi kanıt niteliğinde değildir.

‘HAYATTAYKEN BOYNUNUN KIRILMASI İHTİMAL DAHİLİNDE’

Adli Tıp Kurumu, 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu, Ankara 31.Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği ek mütalaada ayrıca, daha önceki 3 raporda belirtilmeyen bir notaya vurgu yaptı: “Boyun bölgesinde kırık var. Travmaya maruz kalmış olması ihtimaller dahilinde.”

Kurumun raporunda söz konusu konu ile ilgili olarak şu ifadelere yer verildi: “Şule Çet’in otopsisinde tespit edilen ‘hyoid kemik sağ boynuz orta bölümde ekimozlu kırık’ bulgusu, kişi canlı iken boyun bölgesinin travmaya maruz kaldığının göstergesi. Bu, boyna bası sonucu oluşabileceği gibi, yüksekten düşme sonucunda da oluşabilir.”
Zanlılar son mahkeme öncesi yine intihar vurgusu yapmıştı.
Son dava öncesi, katil zanlısı Çağatay Aksu’nun avukatı Levent Erkmen, Şule Çet’in, “babasından para alıp almadığının” incelenmesini istemiş ve böylece bir kez daha intihar vurgusu yapmıştı: “Babası para yollamıyordu, bu yüzden psikolojisi bozulmuş olabillir.”

Çet ailesi avukatı Umur Yıldırım ise talebe tepki göstermişti: “Cinayete, intihar süsü verebilmek için gerçeğe aykırı bir çok beyanda bulundular. Zaman zaman Şule’nin annesinin 2 yıl önce vefat ettiğini, zaman zaman da erkek arkadaşıyla problemleri olduğunu söyleyerek bu nedenlerle psikolojisinin bozuk olduğuna ifade ettiler. Hepsini çürüttük. Gelinen noktada faillerin yeni savunması Şule’ye babasının para göndermediği için intihar ettiği gibi izahtan yoksun bir beyan. Şule zaten faillerin yanında günlüğü 120 TL’den çalışıyor, devletten öğrenci kredisi alıyordu. Üstelik babası da para gönderiyordu. Yani Aylık 3.000 TL’ye ye yakın bir geliri vardı. Bu bir öğrenci için muazzam bir rakamdır. Kaldı ki hangi birimiz babamız para göndermediği için intihar ettik? Katil zanlılarının suçtan kurtulmaya yönelik beyanları bizleri şaşırtıyor.”