Haber

Cem Garipoğlu'nun otopsisine giren Savcı İbrahim Öcalan konuştu

Münevver Karabulut'u katleden Cem Garipoğlu'nun otopsisine giren dönemin Savcısı İbrahim Öcalan, otopsi ve ölü muayene işleminin ayrıntısını açıkladı.

Münevver Karabulut'u 3 Mart 2009'da vahşice öldüren ve 10 yıl önce cezaevinde intihar eden Cem Garipoğlu'nun ölümün şüpheli olduğu tartışmalarının ardından mezarı 3 Ekim'de açıldı. Garipoğlu'nun cesedi tabuta alınarak fethi kabir yapıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan inceleme sonucunda mezardan alınan kemiklerde yapılan DNA incelemesinin, Cem Garipoğlu’nun anne ve babasıyla doğrudan uyumlu olduğunu açıklandı.

Garipoğlu'nun ölümü sonrasında otopsi işlemine giren dönemin Cumhuriyet Savcısı İbrahim Öcalan TELE1'de konuştu. Mezardaki kişinin Cem Garipoğlu olduğuna dair şüphesinin söz konusu olmadığını söyleyen İbrahim Öcalan, otopsi ve ölü muayene işleminin ayrıntısını açıkladı. 

Poşetin sırrı çözüldü mü? Mezardan çıkan örnekler Cem Garipoğlu'nun ailesi ile uyuştu Poşetin sırrı çözüldü mü? Mezardan çıkan örnekler Cem Garipoğlu'nun ailesi ile uyuştu

İbrahim Öcalan, "İlgilinin cezasının infaz edildiği Silivri yerleşkesi şimdiki adıyla Marmara Cezaevi, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın  yargısal sınırları içerisinde kalmakla birlikte cezaevi idaresi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı. Bu itibarla Cem Garipoğlu'nun sabah yapılan kontrolde tek kişi olarak odasında ölü bulunması üzerine cezaevi savcısı o zaman görevli Metin Arda Bey, anımsadığım kadar yanlış anımsamıyorsan bir hanım Cumhuriyet Savcısı ölü muayene işlemini gerçekleştiriyor. Koğuşta kendi gözlemi altında gerekli kayıtları, kamera kayıtlarını gerçekleştiriyor. Akabinde kesin ölüm nedeninin saptanması için ceset Yenibosna'da bulunan Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Daire Başkanlığına getiriliyor." dedi.

'BİZZAT KENDİ GÖZLERİMLE GÖRDÜM'

"O gün otopsi işlemini yapmakla görevli Cumhuriyet Savcısı bendim" diyen İbrahim Öcalan, "Bizzat kendim ölünün getirildiği alanda bizzat gözlemledim. Kendisini daha önce tanımadığım için yazılı ve görsel basındaki fotoğrafları itibariyle söylüyorum; fiziksel olarak tıpa tıp benzerlik arz ediyordu. Ancak konu kamuoyunda bir takım spekülasyonlara konu olabileceği için diğer rutin otopsi işlemlerinden farklı olarak, kimi şeylerin olumsuzlukların önünü almak amacıyla kamera kaydı, DNA incelemesi, ilgilinin fotoğrafları bütünüyle çekildi. Ben hepsinde nezaret ettim gözlemledim. Bizzat kendi gözlerimle gördüm" ifadelerini kullandı. 

'İDDİALAR OLDUKÇA İNCİTİCİ GERÇEK DIŞI'

İbrahim Öcalan, sözlerine şöyle devam etti:

"Aslında ceset teşhis edilebilecek durumdaysa, ben rutin otopsi işlemini söylüyorum; ailesi çağrılır. Ailesinden bir ferdine ceset gösterilir, 'Evet bu şudur' dedikten sonra fotoğrafı çekilir, ölümü kaydı alınır ve akabinde de defin ruhsatı düzenlenir. Burada olay kamuoyunun yakından takip ettiği, duyarlılık sergilediği ve üzerinde spekülasyon yapmaya elverişli olduğu için biz bu rutin otopsi işlemi dışında ölünün her türlü kimlik tespitine esas verileri tespit ettik yıllar geçti ama anımsıyorum. Üzerinde DNA alınan DNA profilleri ailesiyle karşılaştırıldı, eşleştirildi. Ölenin maktule ait olduğu kesinlikle tespit edildi. Akabinde de defin ruhsatı verilerek ailesine teslim edildi. Bu itibarla ilgilinin yani kamuoyundan edindiğim bilgiler doğrultusunda söylüyorum firar ettirildiği, yerine oldukça güvenlikli bir cezaevinde bir başkasının yerleştirildiği orada o şahsın öldürüldüğü ya da öldüğü, intihar ettiği bir başkasının ölü muayene için hazır ettirildiği şeklinde iddialar oldukça incitici, gerçek dışı. Aklın mantığın vicdanın kabul edemeyeceği soyut öyle söyleyeyim iddialar mahiyetindedir öyle değerlendiriyorum"