TÜSİAD’tan üç unsur uyarısı

Yayın tarihi: 19 Ekim 2021 Salı 10:44 am - Güncelleme: 19 Ekim 2021 Salı 6:03 pm

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı tartışma dışı olmalı” dedi, düşenin sadece TL’nin değeri olmadığına vurgu yaptı.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplandı. Toplantıda TÜSİAD’ın 50. Yılı projesi olarak, Türkiye’nin geleceğinin inşası için bir yol haritası önerisi içeren ‘Geleceği İnşa’ başlıklı çalışmanın tanıtımı yapıldı. TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, konuşmalarında gündeme dair gelişmeleri değerlendirirken laiklik, çoğulcu demokrasi ve hukuk vurgusu yaptı.

ÖZİLHAN: DÜŞEN SADECE TL’NİN DEĞERİ DEĞİL

Son günlerde dövizdeki yükselişe değinen Özilhan, “Düşen sadece TL’nin değeri değil” dedi, Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerektiğine dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Bereketsiz ve dengesiz ekonomik büyüme, mahşerin dört atlısı arasında yer alıyor. Dünyadaki jeopolitik riskler artıyor. Türkiye’nin yüzde 60’ı çölleşmeyle karşı karşıya. Su rezervleri tarihsel olarak en düşük seviyelerine iniyor. Kuraklık tarımı ve çiftçileri olumsuz etkiliyor. Şu anki ekonomik modeli tamamen değiştirmemiz, karbon nötr bir ekonomi olmayı hedeflememiz gerekiyor. Toplumsal adaleti tesis etmemiz gerekiyor. Başta Merkez Bankası olmamak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı tartışma dışı olmalı. Hukukun üstünlüğü, katılımcı demokrasi ve kuvvetler ayrılığı hayati önemde.

Cari açık ve bütçe açığına beceri açığı, bilgi açığı, liyakatlı kadro açığı ve yönetişim açığı da ekleniyor. Düşen sadece TL’nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor. Sadece makroekonomik dengesizlikleri değil, bölgesel kalkınma farklılıklarını ve gelir dağılımı bozukluklarını da gidermek istiyoruz. Faiz ve enflasyonun yanı sıra emisyonları, hava, su ve toprak kirliliğini de azaltmak gerekiyor. Üretimin, tüketimin, yatırımların artmasına ihtiyaç duyduğumuz kadar, hak ve özgürlük alanlarının genişlemesine de ihtiyaç duyuyoruz.

“DEMOKRASİ VE LAİKLİK İLERİ GİTMEMİZİ MÜMKÜN KILAN ZENGİNLİKLER”

Farklı dil, din, ırk, mehzep, etnisite, sosyo-ekonomik kökenden insanlardan oluşan milleti düşününce, herkesi harekete geçirmek, herkesin katkısını almak, kimseyi dışarıda bırakmamak ancak demokrasi ve laiklik ile mümkün olabilir. Demokrasi ve laiklik, farklılıklarımızın bizi bölen, ayıran fay hatlarına dönüşmek yerine kültürel ve düşünsel iklimimizi besleyen, bilimde, sanatta, teknolojide ileri gitmemizi mümkün kılan zenginlikler haline gelmesini sağlar. Tarihte de modern toplumun temelini oluşturan, ekonomik ve toplumsal gelişmenin önünde engel oluşturan sınıfların ayrıcalıklarını ortadan kaldıran bu ilkelerdir.

KASLOWSKİ: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASI KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ise ‘üç unsur’ uyarısı yaptı, “Kadınların birçok gelişmiş ülkeden daha önce siyasi haklarını elde ettiği Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kabul edilebilir değil” ifadelerini kullandı. Kaslowski şunları dedi:

Meclis’te kabul edilmesini memnuniyetle karşıladığımız Paris Anlaşması kriterilerine bir an önce uyum sağlamalıyız, aksi durumda çevresel tehditlerle baş edemeyiz. Kurumsuzlaşma, dış sermayenin gelmemesinin en önemli nedeni. Toplumların refahını belirleyen maddi olmayan kaynaklarıdır.

İleri ülkelerin gerisinde kalmamak için raporumuzda ısrarla altını çizdiğimiz şu üç unsurun yer aldığı seferberlik içine girmemiz lazım. Bu üç unsur insani gelişme yetkinleşme, bilim teknoloji ve inovasyon, siyasi ekonomik toplumsal kurum ve kurumlar. Bu üç unsur bir bütünlük arz eder. Kadınların birçok gelişmiş ülkeden daha önce siyasi haklarını elde ettiği Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kabul edilebilir değil.”

Dolar rekor üstüne rekor tazeliyor 10 liraya koşuyor