Genel seçimlerin ardından parti içindeki 'değişim' mesajlarıyla sık sık gündeme gelen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haliç Kongre Merkezi'nde açıklama yaptı. İmamoğlu, İstanbul İttifakı'nı kurmak için yola çıktığını belirterek, "İstanbul'u savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP'deki 'değişim' mesajlarının ardından bugün Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu'nda açıklama yaptı. Kararı merakla beklenen İmamoğlu, "İstanbul'u savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum" ifadesiyle İBB Başkanlığı'na aday olacağı sinyalini verdi.
İstanbul İttifakı'nı kuracağını belirterek destek isteyen İmamoğlu, "Ben Büyükşehir Belediye başkanı olduğumda tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözü tutmaya devam edeceğim. Bu anlayışla 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla, kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan İstanbul gönüllüleriyle tekrar İstanbul ittifakını kurmaya geliyorum." dedi.
İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle:
*14 Mayıs genel seçimlerinin üzerinden tam 3 ay geçti. Ne yazık ki bu yeni dönemde ekonomik krizden en derin haliyle etkilendi ve ekonomik krizden etkilenmeye devam ediyor. Fatura her zaman olduğu gibi yine vatandaşımıza çıktı. Ama Sayın Cumhurbaşkanı hala tek haneli enflasyon masalıyla halkımızı oyalamaya devam ediyor. TÜİK verilerine göre yıllık TÜFE oranı Temmuz itibarıyla yüzde 48. Gıda enflasyonu ise yüzde 60'ın üzerinde. Bırakın tek haneyi, bu gidişle üç haneli enflasyon endişesi hepimizi kaplamış durumda. Uzun zamandır insanlarımızın mutfaklarının üç haneli enflasyonu yaşadığı bir gerçek. Seçim sonrasında sadece Temmuz ayında 30 yılın en yüksek aylık enflasyonunu yaşattılar.
"İKTİDAR ENFLASYON CANAVARIYLA MÜCADELE EDEMİYOR"
*İktidar, enflasyonla, bu canavarla mücadele edemiyor. Bu enflasyon canavarını bu iktidar yarattı. 14 Mayıs'tan bu yana geçen 3 ayda iktidar, motorine tam yüzde 105 zam yaptı. Dana eti 7 ayda yüzde 107 arttı. Savaş halindeki ülkelere bakalım. Ukrayna'da enflasyon yüzde 11. Ama aylık değil yıllık yüzde 11. Rusya'da ise yıllık yüzde 4'ün biraz üzerinde. Türkiye'nin sadece temmuz enflasyonu yüzde 9.5. Yani savaştaki Rusya'nın yıllık enflasyonunun iki katından fazlasını milletimizle yaşamış olduk. Durumun vehameti için başka söze gerek yok.
*Hükümet yetkilileri vatandaşı sık sık tasarrufa davet ederken, iki kamu bankasının üç yılda reklam harcaması tam 2 milyar lira. Yeri gelmişken belirtelim: Kamu bankalarının İBB'ye dört buçuk yıldır tek bir kuruş krediyi vermediğinin altına çizelim. Tasarruf sadece vatandaştan mı istenir, hayır istenmez. 2023'te hedeflenen toplam vergi, ek vergilerle ülkemizde 4 trilyon 270 milyar liraya yükseltildi. Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada; açlık, yokluk ve yoksulluk olmamalıdır. Şayet oluyorsa, orada çok büyük bir israf, adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın, ekonomik tercihlerinin sonunda, toplumun en zengin yüzde 20'lik kısmı, toplam gelirden aldığı payın arttığını görüyoruz ve bu yıl, bu payın yüzde 48'e yükseldiğini tespit ediyoruz. En yoksul yüzde 20'nin aldığı pay ise ne yazık ki yüzde 6'ya gerilemiş durumda. Yani zengin ile yoksul arasındaki fark tam 8 katına çıkmış durumda. İktidar zenginin cebini tıka basa doldururken, halkımızı açlığa, çaresizliğe mahkum etmeye devam ediyor.
"EN ÖNEMLİ AMACIM VATANDAŞIMIZI ÇARESİZLİKTEN KURTARMAK"
*Siyasi hayatımın en önemli amacı, vatandaşımızın bu çaresizlikten kurtulmasını sağlamak, onlara yeni ufuklar sunmaktır. Bu mücadeleyi son 4.5 yılda İBB Başkanı olarak verdim. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi. Geçen dört yılda İBB, iktidarın baskılarına karşı direncin simgesi oldu. Saraçhane, hukuksuz seçim iptaline, ve içi boş 'ahmak' davası benzeri siyasi davalara karşı bir güçlü demokrasi meydanına dönüştü. Ama biz yılmadan, vazgeçmeden çalışmaya devam ettik.
*İstanbulluya hizmet ettik. Kadınların fırsat eşitliğine kavuşması, istihdamı, eğitimi, sağlığı ve toplumsal hayata katılması için daha önce olmayan mekanizmaları kurduk. Bugün kreşlerden kent lokantalarına, öğrenci yurtlarından istihdam ofislerine, halk süt desteğinden annekart uygulamasına kadar İBB'nin sosyal belediyeciliği, yoksulluk ve umutsuzluğa karşı verilen çabanın en önemli merkezi haline gelmiştir. Şehrimiz; açtığımız kütüphaneler, müzeler, meydanlar, desteklediğimiz festivaller ile ülkemizin kültürel çölleşmesine karşı, zengin tarihimizin ve sosyal hayatın yeniden yeşerdiği bir vaha halini aldı.
*Mayıs seçimlerinden sonra iktidarın, muhalefeti topyekun tasfiye çabalarına en güçlü karşı duruş, başta İBB olmak üzere ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek bunu unutmayalım. Öncelikle 31 Mart 2024 mahalli seçimlerinde tüm vatandaşlarımızı, demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize hep birlikte sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum. İBB Başkanı olarak, diğer başkanlarımız ile omuz omuza bu demokrasi mücadelesinin öncülüğünü tarihi bir sorumluluk olarak görüyorum.
"İSTANBUL'U KAZANAN TÜRKİYE'Yİ KAZANIR SÖZÜNÜ ÇOK ÖNEMSİYORUM"
*İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. Ben bu sözü çok önemsiyorum. Yerel seçimlerde İstanbul'u kazanmak büyük bir başarıdır, bunu biliyorum. İBB Başkanı dünyanın en önemli ve en güzel şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır. Eğer o kişi, milletin ona tanıdığı bu fırsatı iyi değerlendirir ve milletin takdirini kazanırsa, bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette çok önemli noktalara taşır. Buna şüphe yok. Ama ben 'İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır' sözünü sadece seçim galibiyeti olarak da anlamıyorum. Bu önemli başarıyı farklı bir anlayışla değerlendiriyorum. Benim düşünceme göre İstanbul, Türkiye'nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır. İstanbul'da 16 milyon vatandaşımızın şehirlerinin eşit hissedarı olduğu bir anlayışın hakim olması gerekmektedir. Bu eşit hissedarlık cumhuriyet fikrine dayanır. Yeniden biliniz ki İstanbul'da yeşermektedir.
*Türkiye'mizde gerçek toplumsal barış ve milli birlik, ancak cumhuriyetimizin asli amacını, yani yurttaşların hiçbir ayrım gözetmeksizin; ülkelerinin, şehirlerinin, ormanlarının, dağlarının, sularının, tarihi mirasın, geleceklerinin eşit hissedarı oldukları zaman gerçekleşecektir. Dört yıl boyunca İstanbul'u hep birlikte, dayanışmanın, refahın, demokratik katılımın, birbirini seven ve sayan yurttaşların bir arada mutlulukla yaşadığı bir şehir olması idealiyle hareket etti. İcraatlarımızla bunu başarıyla sağladık. Korunan doğası, tarihi ve canlı kültürel tarihiyle, zengin bir Türkiye hayalinin hayata geçtiği bir şehir oluşturmaya başladı. Yani dört yıl boyunca İstanbul, geleceğin ışıltılı Türkiye'sinin gerek taşıyıcısı, gerek ufku olmuştur.
"İSTANBUL İLE MÜHÜRLÜYÜM"
*İstanbul'un sorunlarını çözmek, Türkiye'nin sorunlarını çözmektir. İstanbul, uzun süre ihmal edilmiş, devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Şehrimizde tahammülü imkansız hale gelen bir nüfus yoğunlaşması vardır. Özellikle iktidarın teşvik ettiği sığınmacı ve mülteci akımı, trafik ve güvenlikten konut krizine kadar kentimizi boğmaktadır. İnsanlarımız yüksek şikayet içindedir. Halkımızın, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin ve kadınların dertlerini umursamayan, ekonomi politikaları sonucu yükselen yoksulluk ve hayat pahalılığı toplumsal düzeni tehdit eder hale geldi. Cumhur İttifakı'nın ekonomi anlayışı Mayıs 2023 seçimlerinden sonra iyice fütursuzlaştı. Yoksulluk hızlandı ve derinleşti. Tüm bunlardan dolayıdır ki yerel seçimler tam da bu fütursuzluğa dur deme seçimi olacaktır. İstanbul'un bu devasa sorunlarını çözmek, aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözüleceğinin de sınav yeridir. Tam da bu nedenle benim anladığım şekliyle 'İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmak'tır. İstanbul ve Türkiye'nin kaderi mühürlüdür. Ben de kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum.
* İstanbul'da oluşturduğumuz yeni yönetimde vatandaşlarımıza daha mutlu Türkiye olma ihtimalini burada kanıtlıyoruz. Bu şehre ihanet ederek hepimizin ortak evini gri beton yığınına çeviren, rantçı, yoksullaştırıcı yönetime bu büyük milletin mecbur olmadığını gösteriyoruz.
* Bizi çeşitli mecralardan izleyen vatandaşlarımın tam da burada özenle kulak kabartmasını rica ediyorum: Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye'nin yeni bir siyaset ve yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adaletin, bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi öncelikli hedefimdir.
'LİDERLİK' VURGUSU
*Vatandaşın hayat kalitesi için yerelden neşet eden kapsayıcı, adil ve paylaşımcı bir kalkınma; insanlarımızın hayat güvenliğinin sağlanması için çevre krizi ve depreme karşı ödünsüz ve etkin önlemler; gelecek nesiller için gerçek bir refah toplumu ve yaratıcı-girişimci bir teknoloji hamlesi siyasal vizyonumuzun ana kolonlarıdır. Bu hedefler doğrultusunda güçlü ama demokratik, aktif ama denetlenen, cesur ama şeffaf bir liderlik anlayışının altını çiziyorum.
*Zira biliyorum ki, cesur demokrasi; cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir. Ben hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece siyasal partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez ve önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak anladım. O nedenle geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır. Emekçiler ve güvencesizlerdir. Emekliler ve yaşlılardır. Engelliler ve keşfedilmeyi bekleyen girişimci ve yaratıcı zihinlerdir.
"KOLTUĞA DEĞİL, MİSYONA ADAY OLDUM"
*Hayatım boyunca bir koltuğa değil sürekli olarak bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye'nin yeni yönetim anlayışına kavuşmasıdır. Hukuk üstünlüğünün ve güçlü devletin yeniden tesisi öncelikli hedefimdir.
*İBB'yi hep birlikte korumalıyız. İBB'yi bu iktidarın eline geçmesinin maliyetini fark etmeliyiz. İBB'yi gayri hukuki yoldan elde etmek için denediler ve denemeye devam edecekler. Ama hep birlikte engelledik başaramadılar. İstanbul'u hep birlikte kazanmak için bir araya devam etmeliyiz. Aramızdaki tartışmaları bırakıp bu sürece odaklanmalıyız. Partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin bu şuurla hareket edeceğine yürekten inanıyorum.
"HALKIMIZDAN SEÇİM MAĞLUBİYETİ İÇİN ÖZÜR DİLİYORUM"
*Bu süreçte özellikle CHP'li yol arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Değerli yol arkadaşlarım Mayıs 2023 seçiminde yaşadığımız hayal kırıklığı beni çok derinden üzmüştür. Ben bunu birçok vesile ile dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diliyorum.
*Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de yenilginin sorumluluğunu üstlenme ve gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır partililerimizi ve seçmenlerimizi anlamak kaygısından çok uzaktır. Benim dünyamda asla umutsuzluğa yer yoktur.
"İSTANBUL'A İHANET EDİLEMEZ"
* İstanbul dünyanın merkezlerinden biridir. Üç İmparatorluğun başkentliğini yapmış, mukaddes bir şehirdir. Ecdadımız bize büyük bir kültürel ve doğal miras bırakmıştır. İstanbul'a hizmet dünyaya hizmettir. İstanbul'a ihanet E-Dİ-LE-MEZ! Çünkü bu sadece Türkiye'ye değil, insanlığa ihanet olur. Ben Büyükşehir Belediye başkanı olduğumda tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözü tutmaya devam edeceğim.
*Sözlerime son verirken şunu ifade etmek istiyorum: Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul'u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum.
*Yoksulluğu söküp atan refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum; Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak İÇİN, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ve gelişimine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum.
*Bu anlayışla 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla, kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan İstanbul gönüllüleriyle tekrar İstanbul ittifakını kurmaya geliyorum.
SORU-CEVAP: "DEĞİŞİM TEMENNİLERİMİ 4 KEZ GENEL BAŞKAN'A İLETTİM"
Ekrem İmamoğlu açıklamalarının ardından gazetecilerin sorusunu yanıtladı.
Değişim ve dönüşüm sürecine dair taleplerini dört kez Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na ilettiğini dile getiren İmamoğlu, "Değişim ve dönüşüm sürecinde temennilerim vardır. Bu temennilerimi dört kez sayın Genel Başkanımıza ilettim. Tekrar ifade edeyim bunu. Ben hala Genel Başkanı'n değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin tüm kadrolarıyla yenilenmesiyle geleceğe coşkulu şekilde ulaşmasını sağlayıcı bir süreci hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu talebimi tekrar ileteyim" diye konuştu.
"KOLTUK ÜZERİNDEN BİR TARTIŞMANIN PARÇASI OLMAM"
İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genel Başkanıma değişimin zaruri olduğunu söylerken kendimle ilgili hiçbir şart koymadan süreci ifade ettim. Bu süreci koordine edebilirim, en önde koşabilirim dediğimi ve sonra da benim sakın ha genel başkanlık şartım olmaz, olamaz, bunu ifade ettiğimi söyledim. Beni benden dinleyiniz ki makam üzerinden tayinim ve bir tarifim olmamıştır. Koltuk üzerinden bir tartışmanın parçası olmadım, olmam. 2019'da da olmadığımı partim de bilir bunu en yakın bilenlerden birisi kıymetli Genel Başkanımdır."
KURULTAY'DA ÖZEL'İ DESTEKLEYECEK Mİ?
İmamoğlu, "Kurultay'da kimi destekleyeceksiniz? Adayınız Özgür Özel mi olacak?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
*En üst düzeyde mücadelemi vereceğimi söyledim. Bugünden varsayımlar üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. CHP'nin kurultay tarihi belli değildir. Süreç olgunlaşacaktır. Şu anda kongreler sürüyor. Özellikle başta İstanbul'da kongrelerin nasıl bir dönüşüm içerisinde olduğunu gözlemliyorum. Bu kritik evrede yaptığım açıklamanın ne kadar sorumluluk bilincinde olduğunun da altını çizeyim. Dönüşüm sürecinde temennilerim vardır. Bunları kendi isteğim ve talebimle dört kez Sayın Genel Başkanımıza ilettim. Ben hala Sayın Genel Başkanın değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin tüm kadrolarıyla yenilenmesiyle süreci hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. CHP'nin tarihini bilen, geçmişi tertemiz evlatları vardır. Bunlardan ismi geçtiği için söylüyorum birisi Özgür Özel'dir. Bunlar zaman içerisinde konuşulur.
*120 gündür Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'a adaylığı konusundaki tartışmalar vesilesiyle yapılan açıklamaların doğru olmadığını ifade ediyorum. Siyasi tahmin ve içerik üretenleri saygıyla karşılıyorum. Sanki bir konuşma olmuş gibi bunu yayan insanların bakış açısını hayretle izliyorum. Lütfen beni benden izleyin. Sayın Genel Başkanımla 4 kez yaptığım buluşmada bir değişim ve dönüşüm sürecinin zaruri olduğunu ifade ederken kendimle ilgili hiçbir şart koşmadım. Sakın ha Genel Başkanlık gibi bir şartım olamaz. Partinin kurulları, kongreleri vardır. Ekrem İmamoğlu İstanbul'da kalmalı, İstanbul'a ne olacak gibi konuşmalar olsa da benim makam üzerinden ne bir tayinim ne bir tarifim asla olmamıştır. Benim misyonum ülkenin geleceği misyonudur.
DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN İÇİNDE NELER VAR?
İmamoğlu, genel seçimlerin ardından başlattığı 'değişim' çağrısının içeriğini de şu sözlerle açıkladı:
"Varsayımlarla bugünden konuşmanın doğru olmadığını ifade edeyim. Bugün Sayın Genel Başkanımızın kurultayda aday olup olmadığını bile bilmiyoruz. Genel Başkanımızla tabii ki farklı vesilelerle görüşüyoruz. Görüşüyoruz ve elbette mesajlaşıyoruz da. Mesajlarımız belediyemizin işleyişi üzerine olmuştur. Siyasi zeminde benimle bir irtibatı olmamıştır. Değişim ve dönüşüm meselesi bir kişinin dilinden ve zihninden çıkacak bir içerik olmaz, olamaz. Açtığımız web sitesine 200 binin üzerinde mail geldi. Partimizin değişim ve dönüşümü en kapsamlı şekilde şekillenecektir. Gelişime açık olmalıdır, inovatif olmalıdır, kapsayıcı olmalıdır. Yeni gelen fikirleri de içine katabilmelidir. Benim de fikirlerim var, katıyorum. Zaman zaman kamuoyuyla da paylaşıyorum."
https://tele1.com.tr/ekrem-imamoglundan-yerel-secim-mesaji-890752/