İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Biden'la görüşen Erdoğan'a seslenerek "O görüşme ülkemizin için kritik bir görüşmeyse milletimizin de Meclisi aracılığıyla ne olup bittiğini bilmeye hakkı var" dedi. Akşener, Erdoğan'ın "Aç olanları da buyurun siz doyuruverin" sözlerine ilişkin de, "Olur in oradan doyurmayan namerttir. Sen bostan korkuluğu musun" ifadesini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener Haziran ayı sonunda bitecek olan kısa çalışma ödeneğinin uzatılması çağrısında bulunarak, "Bu ödenekten, 1 milyon 300 bin çalışanımız faydalanıyor. Kısa çalışma ödeneği sonlandırılınca, işten çıkarma yasağı da son bulacak. Yani bugünün şartlarında bu insanlarımızın önemli bir bölümü, işsiz kalma riskiyle karşı karşıya. Mevcut şartlarda, devleti yönetenlerin yapması gereken çok açık. Yardımları da, kısa çalışma ödeneğinin süresini de, bir an önce uzatın. Bu hem çalışanlar için, hem de piyasalar için çok önemli. Atacağınız adımları açıklamayı da alışkanlık haline getirdiğiniz üzere, son dakikaya bırakmayın, insanlarımızın sırtına, bir de bunun stresini yüklemeyin. Ayıptır" dedi. Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle: Covid süreci iktidar tarafından yönetilemedi. Maddi, manevi çok ağır bedeller ödedik. Olmaması gereken can kayıpları yaşadık. Aşı tedariği ise bu dönemin en büyük fiyaskosu oldu. Çin aşısını zamanında getirip insanlarımızı aşılayamadıkları gibi en etkili aşı olarak bilinen BioNTech aşısını son günlere kadar temin edemediler. BioNTech aşısını zamanında alabilir, nüfusumuzun yüzde 70’ini aşılamış, çok sayıda insanımızın hayatlarını kurtarmış olabilirdik. İktidarın becerikli ellerinde bunu başaramadık. Bugün geldiğimiz noktada ise Uğur ve Özlem hocalarımızın aldıkları inisiyatif sayesinde nihayet Türk milleti aşısızlıktan kurtuldu. İYİ Parti grubu olarak TBMM’nin, Türklerin gururu olan iki hocamızı insanlığa ve bilim dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı Meclis olarak Nobel’e aday göstermesini talep edeceğiz. Uğur Şahin ve Özlem Türeci ebediyen gururla anacağımız milletimizin vefaları evlatlarıdır.

ERDOĞAN'A BİDEN TEPKİSİ: ŞU YÜZSSÜZLÜĞE BAKAR MISINIZ?

İktidarın savrulmasından artık bıktık usandık. Sayın Erdoğan geçtiğimiz pazartesi NATO zirvesine katıldı. Daha düne kadar verip veriştirdiği NATO, bir anda değerli oldu. Daha pazar akşamına kadar bu arkadaşların tamamı muhalefetin dostu Biden, hain Biden diyorlardı. Sonra pazartesi günü, sayın Erdoğan ‘Dostum Biden’ dedi. İşte size sayın Erdoğan’ın bipolar dış politika anlayışının son örneği. Arkadaş oraya had bildirmeye, hesap sormaya gidiyordu. Soramadı. Bir de ‘Hamdolsun 24 Nisan konusu gündeme gelmedi’ dedi. Beni en çok vuran bunu dedikten sonra sayın Erdoğan’ın yüzündeki gülümsemeydi. Şu ezikliğe bir bakar mısınız? Büyük düşman Biden’dan, dostum Biden’a savrulan şu yüzsüzlüğe bakar mısın? Bu arkadaşların garip zihniyetleri doğrultusunda iç politikada siyasi rant devşirmek için ilişkileri gerip sonra ‘Sözde Soykırım’ açıklamasını yutma pahasına yaptıkları geri vitesinden sonra olacakları gerçekten merak ediyorum. Geçtiğimiz hafta ABD’yi Türkiye’nin en büyük güvenlik sorunu olarak ilan eden havuz medyası bu yakınlaşmayı nasıl yorumlayacak merak ediyorum. S-400’lerin bir şekilde kullanım dışı bırakılması durumunda yıllardır Rusya’nın amigoluğunu yapan siyasetçilerin nasıl tepki vereceğini merak ediyorum. 15 Temmuz’un arkasında ABD var diyen İçişleri Bakanı ne diyecek merak ediyorum. Küçük ortak siyasi kıvraklıkta sayın Erdoğan’a uyum sağlamış görünüyor. Kendisinin daha önce sineye çektiklerini göz önünde bulundurunca ‘Sözde soykırım’ı sineye çekmesini yadırgamıyoruz ama minik minik ortak bu işlere ne diyecek gerçekten merak ediyorum.

'ORTAKLARINI HER SEFERİNDE TERS KÖŞE YAPIYORSUN'

Sayın Erdoğan, ortaklarını her seferinde ters köşe yapıyorsun, senden korktukları, seninle iyi geçinme mecburiyetinde hissettikleri için bana ve partime sarıyorlar lütfen onlara hakim ol kardeşim. ABD Başkanı ile yapılan görüşmenin sonuçlarını zaman içinde daha iyi analiz edebileceğiz. Bu arkadaşlar devlet geleneğimizi alt üst ettikleri için, elçiliklerden ya da dışişleri bakanlığından tutanak tutma mecburiyetinde bulunan bir tercüman yok. Sayın Erdoğan ve Biden’ın görüşmesinde genç, sayın Merve Kavakçı’nın kızı olduğu söylenen bir hanımefendi var. Orada ne konuşulduğunun TBMM’ye getirilmesinin imkanı da ortadan kaldırılmış. Dolayısıyla sayın Erdoğan, milletin evi gazi meclisimizi bilgilendirmek aklından bile geçmiyor ama yapmalısın. Milletimizin ne olup bittiğini bilmeye hakkı var.

'SEN BOSTAN KORKULUĞU MUSUN?'

Bunu bırakın bir siyasinin Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmiş bir insanın, ekonomik durumu iyi olan bir vatandaşın dahi söylemesi ayıptır günahtır! Lafa gelince ellerinde imanmetre ile hepimizin imanını ölçerek gezenler, komşun açken sen tok yatamazsın. Olur in oradan doyurmayan namerttir. Sen bostan korkuluğu musun! Alıştılar ellerini yıkayıp gitmeye. Yok öyle yağma. Sen bostan korkuluğu musun! İn oradan gör bakalım nasıl doyuruluyormuş. Şu kadronun gözünün içine bak ve gör.

'MİLLETİMİZİN DERDİNİN VEBALİ DE UTANCI DA SANA AİTTİR'

Sayın Erdoğan ağzından çıkanı kulağın duysun. Sen bu ülkede iktidarın başısın. Vatandaşın dertlerini inkar edemezsin. Milletimizin zor durumu ile dalga geçemezsin. Türkiye'de tek bir vatandaşımız bile geçim sıkıntısından geceleri uyuyamıyorsa sen de uyuyamayacaksın. Emeklimiz, çiftçimiz memurumuz çalışanlarımız zor durumdaysa gerekeni yapacaksın. Yapamıyorsan gideceksin yerine yapacaklar gelecek. Sen işini yapmıyorsan, milletten aldığın yetkiyi sarayda sefa sürmeye kullanıyorsan milletimizin derdinin vebali de utancı da sana aittir.

'KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİ UZATIN'

Pandemi döneminde, vatandaşına sırtını dönmüş bir iktidarın, milletini nasıl yüz üstü bıraktığına hep birlikte şahit olduk. O nedenle en başından beri ısrarla dedik ki; ‘Milleti borçlandırmayı bırakın, hibe destekleri verin. Türkiye'nin bu gücü var.' Oralı olmadılar. Kredi verip milletimizi borçlandırmayı, devletin alacaklarını ertelemeyi, pandemi desteği diye pazarladılar. Sonunda OECD raporunda da, aynı gerçekle karşılaştık. Raporda deniyor ki; ‘Türkiye pandemi döneminde sadece borç verdi, ya da borçları erteledi. Doğrudan destek verilmeli. Yoksa Türkiye Ekonomisi büyük bir yıkım yaşayacak.' Bugün geldiğimiz noktada, çalışanlarımız ve işverenlerimiz zor durumda. Nitekim, kısa çalışma ödeneği de, ay sonunda bitiyor. Bu ödenekten, 1 milyon 300 bin çalışanımız faydalanıyor. Kısa çalışma ödeneği sonlandırılınca, işten çıkarma yasağı da son bulacak. Yani bugünün şartlarında bu insanlarımızın önemli bir bölümü, işsiz kalma riskiyle karşı karşıya” dedi. Mevcut şartlarda, devleti yönetenlerin yapması gereken çok açık. Yardımları da, kısa çalışma ödeneğinin süresini de, bir an önce uzatın. Bu hem çalışanlar için, hem de piyasalar için çok önemli. Atacağınız adımları açıklamayı da alışkanlık haline getirdiğiniz üzere, son dakikaya bırakmayın, insanlarımızın sırtına, bir de bunun stresini yüklemeyin. Ayıptır.

'BUYUR SANA ANAHTAR TESLİM ÇÖZÜM ÖNERİSİ'

İktidarın ülkenin gerçekleriyle bir an önce yüzleşmesi gerekiyor. Yaz aylarında havaların ısınması, ve aşılamanın artmasıyla birlikte, hayatın normale dönmesi bekleniyor. Ancak hayatın normale dönmesi, borca batmış olan işletmelerin de, normale döneceği anlamına, maalesef gelmiyor. Biriken kira borçlarını ödemek zorundalar. Biriken vergi ve sigorta borçlarını ödemek zorundalar. Biriken kredi borçlarını ödemek zorundalar. Bugün vaka sayısı sıfıra inse bile bu işletmelerin normale dönmesi, en az bir yıl alacak. Pandeminin etkisiyle sıkışan tüm işletmelerin, kapsamlı bir ‘Rehabilitasyon Programı'na' ihtiyacı var. Bu Rehabilitasyon Programı kapsamında mutlaka; kredi borçları yapılandırılmalı, bir yıl ödemesiz olmak üzere, 5 yıla yayılmalıdır. Vergi borçları yapılandırılmalı, bir yıl ödemesiz olmak üzere, 5 yıla yayılmalıdır. Toplu işten çıkarmaları engellemek için, bir yıl süreyle, vergi ve sigorta teşviği sağlanmalıdır. Yani tüm işletmelere bir yıllık, toparlanma ve nefes alma süresi verilmelidir. Ayrıca 2021 yılı için, sene başında dile getirdiğimiz asgari ücret teklifimizi yeniden hatırlatmak istiyorum. Biliyorsunuz biz, asgari ücretin net 3000 liraya çıkarılmasını, işverenin üzerindeki vergi ve sigorta yükünü de, devletin üstlenmesini önermiştik. Bu vesileyle, bu önerimizi, altını çize çize, bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Çünkü önerimiz yürürlüğe girerse, düşük ücretli nefes alır. Bu sayede istihdam artar, işsizlik azalır. İstihdamın artması, tüketimi arttırır ve ekonominin çarkları daha hızlı döner. Özellikle işgücü maliyetlerinden kaynaklanan enflasyon düşer. Enflasyonun düşmesi, ülkenin faiz yükünü azaltır. Enflasyonun düşmesi, kurlar üzerindeki baskıyı azaltır. Oluşan bu sinerjiden, çalışan da, işveren de, devletimiz de kârlı çıkar. Sayın Erdoğan; enflasyonun azalması, ve döviz kurunun 15 kuruş düşmesi bile bu önerimiz için gereken kaynağı karşılıyor. Buyur sana, anahtar teslim çözüm önerisi. Gel bizi dinle ve bir yıllık ‘Rehabilitasyon Programı' önerimizi devreye al. Bir kereliğine de olsa, zor durumdaki insanlarımız için iyi bir şey yap. Varsın sevabı sana yazılsın, ben razıyım. Yeter ki insanlarımız nefes alsın.

TRT'YE TEPKİ: BİR DEFALIĞINA O TALİMATA UYMAYIN

Zonguldak Şehit Aileleri Derneği Başkan Yardımcısı Cihan Köktürk Bey aramızda. Ancak bir uyarıda bulunmak istiyorum TRT ve Meclis televizyonunun sıra milletin kürsüsüne geldiğinde yayından çıkmasına alıştık. Bari bu sefer yapmayın. Vatanın gerçek sahibi şehidimizin babası konuşurken bu vefasızlığı yapmayın, yapmayın. Canlarımıza kıyan teröristin bile çıkıp konuşabildiği ekranlarınızı şehitlerimizden esirgemeyin. Orada görevli olan kardeşlerime sesleniyorum. Size yukarılardan talimat gelmiş olabilir. Bir defalığına o talimata uymayın. Bu sizin ülkenize ve aziz şehitlerinize olan borcunuzdur.